(Kapatılan)16. Hukuk Dairesi 2019/1518 E. , 2021/3769 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı Hazine, ... İlçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan ve kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın bir bölümüne davalı ... iki katlı ev yapmak suretiyle müdahale ettiğini ileri sürerek, müdahalenin men"i, taşınmaz üzerideki binanın kal" i ve tespit harici alanın Hazine adına tescili istemiyle; birleşen davanın davacısı ... ise, tespit harici bırakılan taşınmazın yaklaşık 550 metrekarelik kısmını satın aldığını ve 70-80 yılı aşan eklemeli zilyeliğinin bulunduğunu ileri sürerek, adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece, dava dosyaları birleştirilerek yapılan yargılama sonunda asıl dava bakımından davanın kabulüne, fen bilirkişisinin raporunda (1A) harfiyle gösterilen 456,51 metrekarelik kısmın Hazine adına tesciline, (T1) harfiyle gösterilen 82,53 metrekarelik kısmın kadastro yolu olan radar yoluna isabet etmesi nedeniyle tescil davasının reddine, davalı ... müdahalesinin men"ine ve (E1) harfi ile gösterilen 114,34 metrekarelik alana yapılan evin kal"ine; birleşen dosya bakımından davanın reddine karar verilmiş ve hüküm, Yargıtay denetiminden geçerek 02.03.2015 tarihinde kesinleşmiştir. Bilahare davacı Hazine, adına tescil edilen taşınmazın vasfının belirlenmemesi nedeni ile tescil işlemi yapılamadığını bildirerek, tescile konu taşınmazın vasfının tavzihen belirlenmesi isteminde bulunmuştur. Mahkemece, 15.01.2019 tarihli ek kararla, tavzih talebinin reddine karar verilmiş; iş bu ek karar, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Tavzih talep eden davacı Hazine, hüküm fıkrasında adına tescile karar verilen fen bilirkişi raporunda (1A) harfi ile gösterilen bölümün vasfının belirlenmemesi nedeniyle hükmün infaz edilemediğini, ileri sürerek, tavzih talebinde bulunmuştur. Mahkemece, tavzihle taraflara yüklenen yükümlülüklerin artırılamayacağı, dosyaya taraf eklenemeyeceği anılan eksikliğin yeniden yargılama yapılmasını gerektirdiği kabul edilerek, tavzih talebinin reddine karar verilmiş ise de, varılan sonuç yasal düzenlemelere uygun bulunmamaktadır.
Tavzih, 6100 sayılı HMK’nın 305 ve 306. maddelerinde düzenlenmiş olup buna göre; "Hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir." Somut olayda, tavzihe konu edilen Mahkeme hükmünde, fen bilirkişisi ... tarafından (1A) harfi ile gösterilen 456,51 metrekare taşınmaz bölümünün davacı Hazine adına tesciline karar verildiği anlaşılmaktadır. Ne var ki hükme esas alınan bilirkişi raporunda ve ziraat bilirkişi raporundan çekişmeli taşınmaz bölümünün vasfının "iki katlı ev ve bahçe" olduğu anlaşıldığı halde bu hususa hükümde yer verilmemiş olması nedeniyle hükmün infazında tereddüt oluştuğu anlaşılmaktadır. Açıklanan bu durum karşısında tavzih istemi ile taraflara yeni bir hak ve borç yüklenmesi söz konusu olmadığına göre Mahkemece, tavzih talebinin kabulü gerektiği halde, reddine karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,19.04.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.