5. Hukuk Dairesi 2020/5611 E. , 2021/3947 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi, davalılar vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir.
Mahkemece, uyulan bozma kararı gereğince inceleme ve işlem yapılarak hüküm kurulmuş, karar davalılar vekilince temyiz edilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulmasına karar verilmişsse de bozma kararının gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Şöyle ki;
1)Dava konusu Didim Mahallesi 589 ada 6 parsel sayılı taşınmaz arsa niteliğindedir. Kamulaştırma Kanunu"nun kıymet takdir esaslarını belirten 11. maddesinin 1. fıkrasının arsalara ilişkin (g) bendi uyarınca, arsaların bedelinin değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması zorunludur.
Bu itibarla, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak suretiyle değer biçilmesi gerekir.
Hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda; mahkemece getirtilen emsal satışların vergi ve harçtan kaçınmak için düşük gösterildiği açıklandıktan sonra, değerlendirme tarihinden sonra, rapor tarihi itibariyle dava konusu taşınmazın yakınında bulunan üç adet satılık taşınmaz ilanındaki m2 birim fiyatlarının ortalaması alınarak değer biçildiğinden, bu rapora göre hüküm kurulması doğru olmadığı gibi;
Davalı tarafça emsal olarak sunulan 589 ada 5 parsel sayılı taşınmaz satışı şahıslar arası satış olup, özel amaçlı olmadığı, satış tarihinde üzerinde yapı olduğundan bu yapının bedeli hesaplanıp düşüldükten sonra emsal olarak değerlendirilebileceği gözetilmeden soyut ifadelerle değerlendirme yapan bilirkişi kurulu raporu hüküm kurmaya elverişli değildir.
Bu durumda; taraflara dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde re"sen emsal celbi yoluna gidilmesi, dava konusu taşınmazın, değerlendirme tarihi itibariyle, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibariyle imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların re"sen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi,
2) Davacı idare dava dilekçesince dava konusu taşınmazın 33.96 m2’lik kısmının kamulaştırılmasını talep etmiş, hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda da bu alan üzerinden kamulaştırma bedeli hesaplandığı anlaşılmıştır.
Ancak fen bilirkişi raporunda taşınmazın 30.73 m2’lik kısmının kamulaştırıldığı tespit edilmiş olup, mahkemece 33.96 m2’lik kısmın bedeline hükmettiği halde, 30.73 m2’lik kısmın tapusunun iptaline karar verildiğinden, raporlar arasındaki çelişki giderilerek, idarenin talebi de gözetilerek taşınmazın ne kadarlık kısmının kamulaştırılmasına karar verildiği, çelişkiye mahal verilmeyecek şekilde tespit edilerek hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi,
3) 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine 6459 sayılı Yasa"nın 6. maddesi ile eklenen hüküm uyarınca, dava dört ay içerisinde sonuçlandırılamadığından, Anayasa Mahkemesinin 19.12.2013 tarih ve 2013/817 başvuru numaralı 1. bölüm kararı da göz önüne alınarak tespit edilen kamulaştırma bedeline yasal faiz işletilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
4) Avrupa İnsan Haklari Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 gün 30791 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan kararı da göz önüne alınarak davacı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi ve;
5) Anayasa Mahkemesinin 27/11/2020 gün 31317 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 16/07/2020 tarih 2018/104 Esas, 2020/39 Karar sayılı kararı ile 7139 sayılı Kanunla Değişik Kamulaştırma Kanunun 10/8. fıkrasının dördüncü cümlesi; “idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit edilen bedelden az olması durumunda hâkim tarafından tespit edilen bedel, fazla olması durumunda idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit ettiği bedel, peşin ve nakit olarak hak sahibi adına, kalanı ise bedele ilişkin kararın kesinleşmesine kadar üçer aylık vadeli hesapta nemalandırılmak ve kesinleşen karara göre hak sahibine verilmek üzere” bölümü ile yedinci cümlesinde yer alan “idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit ettiği bedelden fazla olması halinde fazla olan tutarın bloke edildiğine” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu ve iptal edildiğinden bozma sonrası artan fark bedel için bu durum nazara alınarak hüküm kurulması gerektiğinden,
Kabule göre de;
6) Bozma öncesi mahkemece, dava konusu taşınmazın metkekaresine 1.500,00 TL/m2 değer biçen bilirkişi kurulu raporu uyarınca hüküm kurulmuş, davalı vekilinin temyizi üzerine karar bozulmuştur.
Bu durumda; mahkemece, bozma öncesi hükme esas alınan 1.500,00 TL/m2"lik metrekare birim fiyatının davalı lehine usulü kazanılmış hak teşkil ettiği gözetilmeden, bozma sonrası alınan ve dava konusu taşınmazın metrekaresine 1.446,76 TL/m2 değer biçerek hesaplama yapan bilirkişi kurulu raporu hükme esas alınarak az bedele hükmedilmesi,
Doğru görülmemiştir.
Davalılar vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden, hükmün açıklanan nedenlerle HUMK"nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 23/03/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.