Esas No: 2022/3995
Karar No: 2022/4923
Karar Tarihi: 20.04.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/3995 Esas 2022/4923 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Dava, alacak türünden bir iş davasıdır. Davacı kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti taleplerinde bulunmuştur. Mahkeme kararı bozulmuştur ve yeni kararda, davacının kıdem tazminatı talebi kısmen kabul edilmiş, net 23.380,40 TL'nin iş akdinin fesih tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Ayrıca davacının yıllık izin ücreti talebi de kısmen kabul edilerek, net 6.186,67 USD'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi geçmemek üzere döviz cinsinden açılmış mevduata uygulanan en yüksek faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Kanun maddeleri olarak ise, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297. maddesi ve geçici 3. maddesi ile Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 438/7. maddesi kararda açıklayıcı bir şekilde yer almaktadır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
1) Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2) 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297. maddesi uyannca, mahkeme kararlarının;
a) Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, Mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini,
b) Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini,
c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri,
ç) Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini,
d) Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını,
e) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi,
İçermesi, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunludur. Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetlerine sebebiyet verecek ve kamu düzeni ve barışını olumsuz yönde etkileyecektir (Hukuk Genel Kurulu - 2007/14-778 E, 2007/611 K).
Hükmün bir kısmının bozma kapsamı dışında bırakılması bu kısımların bağımsız bir şekilde onandığını göstermez, hükmün bir kısmının bozma kapsamı dışında bırakılmasının amacı bu kısımların doğru olduğunu belirlemek, bozmanın sınırlarını çizmek ve bu şekilde usulü kazanılmış hakları oluşturup, korumaktır.
Yargıtay'ca bozulan karar, sonraki kararın eki niteliğinde değildir. Bozma kararı üzerine önceki hüküm tamamen ortadan kalkarak hukukî geçerliliğini yitirir. Mahkemece bozulan karara atıf yapılarak yeni hüküm oluşturulamaz. Bu sebeple bozma kararından sonra da Mahkemece 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297. maddelerinde belirtilen unsurları taşıyacak şekilde yeni bir karar verilmek zorundadır. Hukuk Genel Kurulu’nun 05.10.2011 gün ve 2011/20-607 esas-604 karar ve Hukuk Genel Kurulu’nun 2012/9-851 esas 2012/705 karar 10.10.2012 sayılı kararlarında da bu ilkeler aynen kabul edilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta; bozma ilamı sonrasında Mahkemece “Davacının kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti alacağı talepleri bozmaya konu edilmediğinden, bu talepler konusunda karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde karar verilmiştir.
Mahkemece, yukarıdaki kanuni düzenlemeler ve ilkeler dikkate alınmaksızın, bozma sebebi yapılmayan alacak kalemleri hakkında “karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde hüküm oluşturulması hatalı olup bozma sebebidir. Ne var ki, davanın açıldığı tarih, yargılamanın geçirdiği safahat ve dosyanın geldiği aşama da nazara alındığında, hükmün 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 438/7. maddesi uyarınca aşağıda belirtilen şekilde düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur.
Sonuç:
Yukarıda yazılı sebeplerle, kararın hüküm fıkrasının 2. bendinde yer alan “Davacının kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti alacağı talepleri bozmaya konu edilmediğinden, bu talepler konusunda karar verilmesine yer olmadığına,” ilişkin sözcüklerin hükümden tamamen çıkartılarak, yerine;
“2-Davacının kıdem tazminatı talebinin kısmen kabulü ile, net 23.380,40 TL’nin iş akdinin fesih tarihinden (30.07.2008) itibaren işleyecek ve hesaplanacak en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya dair talebin reddine,
-Davacının yıllık izin ücreti alacağı talebinin kısmen kabulü ile, net 6.186,67 USD'nin dava tarihinden (16.04.2013) itibaren işleyecek ve hesaplanacak yasal faizi geçmemek üzere döviz cinsinden açılmış mevduata uygulanan en yüksek faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,” rakam ve sözcüklerinin yazılmasına ve hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 20/04/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.