Esas No: 2020/22209
Karar No: 2022/4383
Karar Tarihi: 10.02.2022
Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2020/22209 Esas 2022/4383 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Asliye Ceza Mahkemesi tarafından verilen tehdit suçuyla ilgili beraat kararı temyiz edilmiştir. Temyiz isteği kabul edilmiş ve yapılan incelemede, sanığın eşine tehdit içeren bir mektup yazdığı kabul edilmiştir. Bunun sonucunda, tehdit suçunun oluştuğu gözetilmeden, sanığın suç kastının bulunmadığı, yazıların mağdurede tehdit düşüncesi yaratmadığı şeklinde kanuni olmayan gerekçeyle beraat kararı verilmesi yerinde görülmemiştir. Ayrıca, zincirleme suç hükümlerinin uygulanması koşullarının tartışılmaması da eksikliklerden biridir. Kararda aynı zamanda, uzlaştırma kapsamına alınan tehdit suçu için yeniden değerlendirme yapılması gerektiği belirtilmiştir. Kanun maddeleri açısından ise, TCK'nın 106. maddesi (tehdit suçu), CMK'nın 253/1. maddesi (uzlaştırma işlemleri), CMK'nın 254. maddesi (uzlaştırmanın sonucuna göre yeniden değerlendirme yapılması) ve CMK'nın 251. maddesi (basit yargılama usulü) belirtilmiştir. Ayrıca, Anayasa'nın 38. maddesi ve 5237 sayılı TCK'nın 7. maddesi de yeniden değerlendirme yapılması gerektiğini vurgulamaktadır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Tehdit
HÜKÜM : Beraat
KARAR
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü.
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1- Tehdit fiili, kişinin ruh dinginliğini bozan, iç huzurunu, bilinç ve irade özgürlüğünü ihlal eden bir olgudur. Fiilin mağdur üzerinde ciddi bir korku yaratabilmesi açısından sonuç almaya objektif olarak elverişli, yeterli ve uygun olması gerekir. Ayrıca tehdidin somut olayda muhatap üzerinde etkili olması şart değildir. Bu nedenle mağdurun korkup korkmadığının araştırılması gerekmez.
Tehdit suçunun manevi öğesi genel kasttan ibaret olup suçun yasal tanımındaki unsurlarının bilerek ve istenerek işlenmesini ifade eder. Olayda tasarlamanın varlığı aranmadığı gibi, saikin de önemi yoktur.
Kavga ve tartışma sırasında haksız bir fiilin kendisinde husule getirdiği şiddetli öfke ve elemin (gazabın) failin iradesini etkileyen bir etken olarak kusur yeteneğinde meydana getirdiği azalma nedeniyle koşulları varsa ancak yasal indirim nedeni olarak kabul edilebilmesi olanaklı ise de, önceden ilke boyutunda kastı kaldıran ve suçun oluşumunu engelleyen bir husus olarak kabulü mümkün değildir.
Bu açıklamalar doğrultusunda; sanığın eşi olan mağdureye yazdığı mektupta "Bu sana son uyarım, seni diri diri keserim... Benim sabrımı zorlama, beni senle ve çocuklarla sınama, o kazandığın parayı sana mezar parası yaparım, vallahi de billahi de beni bunalıma sokma... Seni son kez uyarıyorum, bu dediklerimin dışına çıkarsan ölüm sana çok yakındır ... Emin ol ki gözümü kırpmadan tek kalemde hepinizi harcarım" şeklinde tehdit ettiğinin kabul olunduğu olayda, söylenen sözlerin objektif olarak elverişli ve yeterli olması nedeniyle olayda tehdit suçunun oluştuğu gözetilmeden, sanığın suç kastının bulunmadığı, yazıların mağdurede tehdit düşüncesi yaratmadığı şeklinde kanuni olmayan ve yerinde görülmeyen gerekçeyle beraat kararı verilmesi,
2- Sanığın eşi olan mağdureye yazdığı mektup içeriği dikkate alınarak, TCK’nın 43.maddesinde düzenlenen zincirleme suç hükümlerinin uygulanması koşullarının oluşup oluşmadığının tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi,
3- (1) numaralı bozmaya uyulması hainde, 6763 sayılı Kanun'un 34. maddesiyle değişik CMK'nın 253/1. madde hükmü uyarınca, sanığa atılı TCK'nın 106. maddesinin 1. fıkrasının 1. cümlesinde düzenlenen tehdit suçunun uzlaştırma kapsamına alınmış olması karşısında; anılan Kanunun 35. maddesiyle değişik CMK'nın 254. maddesi uyarınca aynı Kanun'un 253. maddesinde belirtilen esas ve usûle göre uzlaştırma işlemleri yerine getirilip sonucuna göre sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
4- Uzlaşmanın sağlanamaması halinde, 17/10/2019 gün ve 7188 sayılı Kanunun 24. maddesiyle değişik CMK'nın 251. maddesinde Basit Yargılama Usulü düzenlenmiş olup, bu düzenlemenin uygulanmasıyla ilgili olarak, CMK'ya 7188 sayılı Kanunla eklenen geçici 5. maddenin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan “hükme bağlanmış” ibaresinin, Anayasa Mahkemesinin 14/01/2021 tarihli ve 2020/81 esas, 2021/4 sayılı kararıyla "basit yargılama usulü" yönünden Anayasa'nın 38. maddesine aykırı görülerek iptaline karar verilmesi karşısında, temyiz incelemesi yapılan ve CMK'nın 251/1. maddesi kapsamına giren suç yönünden; Anayasa'nın 38. maddesi ile 5237 sayılı TCK'nın 7 ve CMK'nın 251 vd. maddeleri gereğince yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş ve O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnameye uygun olarak, HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 10/02/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.