Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2014/1121
Karar No: 2016/635
Karar Tarihi: 25.05.2016

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/1121 Esas 2016/635 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2014/1121 E.  ,  2016/635 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

    Taraflar arasındaki “maddi ve manevi tazminat ile nafaka” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kayseri 4. Aile Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 13.11.2012 gün ve 2011/617 E. 2012/897 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 11.09.2013 gün ve 2013/7570 E. 2013/20502 K. sayılı ilamıyla;
    (...1-Mahkemece, davacı kadın ağır kusurlu kabul edilerek boşanmaya karar verilmiş ise de, yapılan tahkikat ve toplanan delillerden, davalı kocanın eşine şiddet uyguladığı, birlik görevlerini yerine getirmediği, eşini sürekli aşağıladığı ve ona ağır hakaretlerde bulunduğu; buna karşılık davacı kadının ise eşine hakaret ettiği ve eşinin önceki evliliğinden olan çocuklarına kötü muamelede bulunduğu anlaşılmaktadır. Davalı kadının 10-12 yıl önce başka bir erkekle ilişkisi olduğuna yönelik tanık beyanları sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibaret olup, hükme esas alınamaz. Gerçekleşen bu durum karşısında, boşanmaya neden olan olaylarda davalı kocanın ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Hal böyleyken, boşanmaya neden olan olaylarda davacı kadının daha ağır kusurlu kabul edilmesi doğru olmadığı gibi; daha ağır kusurlu eş manevi tazminat alamayacağı halde, bu talebinin reddi yerine davalı koca yararına manevi tazminata karar verilmesi isabetsiz olmuş, bozmayı gerektirmiştir (TMK md. 174/2).
    2-Davacı kadının yukarıdaki bentte açıklanan kusur durumu talep etmesine yasal engel teşkil etmediği halde; daha ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle maddi ve manevi tazminat (TMK md. 174/1 -2) ile yoksulluk nafakası (TMK md. 175) taleplerinin de reddedilmesi doğru olmamıştır...)
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, maddi ve manevi tazminat ile nafaka istemine ilişkindir.
    Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında uyuşmazlığın esasının incelenmesinden önce, yerel mahkemenin gerekçeli kararı ile kısa kararı arasında çelişki olup olmadığı hususu önsorun olarak incelenmiştir.
    Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (6100 sayılı HMK)’nun 297. maddesinde düzenlenmiş olup, ikinci fıkrası, “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” şeklindedir.
    Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki, dava içinden davalar doğar. Hükmün hedefine ulaşmasını engeller, kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz. Ayrıca bozma kararı ile ilk hüküm hayatiyetini yitirdiğinden ona atıf suretiyle hüküm tesisi yukarıda açıklanan kurallara uygun düşmeyeceği gibi bozma kararı karşısında uyulup uyulmama yönünden varılacak sonucun ortaya konulması dolayısıyla direnme ve uymaya yönelik hüküm fıkralarının da aynı unsurları taşıması gerektiği aşikardır.
    Diğer taraftan, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.
    Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması, zorunludur.
    Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören Anayasa’nın 141/3. maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesi işte bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir.
    Öte yandan, mahkeme kararlarının taraflar, bazen de ilgili olabilecekleri başka hukuki ihtilaflar yönünden etkili ve bağlayıcı kabul edilebilmeleri, bu kararların yukarıda açıklanan nitelikte bir gerekçeyi içermesiyle ve kısa karar ile gerekçeli karar arasında tereddüte yol açacak çelişkiler taşımaması ile mümkündür.
    Önemle vurgulanmalıdır ki, direnme kararlarının hukuksal niteliklerinin doğal sonucu ve gereği olarak, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun yapacağı inceleme ve değerlendirme sırasında gözeteceği temel unsurlardan birini, bozmaya karşı tarafların beyanlarının tespiti ile uyulup uyulmama konusunda verilen ara kararları ile sonuçta hüküm fıkrasını içeren kısa ve gerekçeli kararların birbiriyle tam uyumu ve buna bağlı olarakta kararın ortaya konulan sonucuna uygun gerekçesi oluşturmaktadır. Bunlardan birisinde ortaya çıkacak farklılık ya da aksama çelişki doğuracaktır ki, bunun açıkça usul ve yasaya aykırılık teşkil edeceği kuşkusuzdur.
    Başka bir ifadeyle, mahkemece düzenlenecek kısa ve gerekçeli kararlara ilişkin hüküm fıkralarında, Özel Daire bozma ilamına hangi açılardan uyulup hangi açılardan uyulmadığının hüküm fıkrasını oluşturacak kalemler yönünden tek tek ve anlaşılır biçimde kaleme alınması, varsa hükmedilen miktarların doğru ve çelişki oluşturmayacak biçimde ortaya konulması; kararın gerekçe bölümünde de bunların nedenlerinin ne olduğu ve bozmanın niçin yerinde bulunmadığı ve dolayısıyla mahkemenin bozulan önceki kararının hangi yönleriyle hukuka uygun olduğunun açıklanması, kararın yargısal denetimi açısından aranan ön koşullardır.
    Nihayet, direnme kararları, yapıları gereği, Yasa’nın hukuka uygunluk denetimi yapmakla görevli kıldığı bir Yargıtay dairesinin bu denetimi sonucunda hukuka aykırı bularak, gerekçesini açıklamak suretiyle bozduğu bir yerel mahkeme kararının aslında hukuka uygun bulunduğuna, dolayısıyla bozmanın yerinde olmadığına ilişkin iddiaları içerdiklerinden, o iddiayı yasal ve mantıksal gerekçeleriyle birlikte ortaya koymak zorunda olduğu gibi, direnilen ve uyulan kısımları da kalem kalem net ve birbirine uygun bir biçimde içermelidir.
    Nitekim, aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 19.3.2008 gün ve E:2008/15-278, K:2008/254; 21.10.2009 gün ve E:2009/9-397, K:2009/453 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
    Bu genel açıklamaların ışığında somut olay değerlendirildiğinde; yerel mahkemece direnmeye ilişkin kısa kararda davalı lehine manevi tazminat, davacı için aylık 160,00 TL tedbir nafakası, müşterek çocuk için aylık 150,00 TL tedbir nafakası, çocuk için hükmedilen tedbir nafakasının karar kesinleştikten sora iştirak nafakası olarak devamına, davacının yoksulluk nafakası ile manevi tazminat taleplerinin reddine karar verildiği halde, direnme kararının hüküm kısmında tarafların boşanmalarına, davalı lehine manevi tazminat, davacı için aylık 160,00 TL tedbir nafakası, müşterek çocuk için aylık 150,00 TL tedbir nafakası, çocuk için hükmedilen tedbir nafakasının karar kesinleştikten sora iştirak nafakası olarak devamına, davacının yoksulluk nafakası ile manevi tazminat taleplerinin reddine karar verildikten sonra tekrar davalının manevi tazminat talebinin kabulüne ve davacı için aylık 160,00 TL tedbir nafakası, müşterek çocuk için aylık 150,00 TL tedbir nafakası, çocuk için hükmedilen tedbir nafakasının karar kesinleştikten sora iştirak nafakası olarak devamına, davacının yoksulluk nafakası ile manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi karşısında kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşturulduğu gibi bazı talepler hakkında iki kez hüküm kurulması nedeniyle de infazda tereddüt oluşturulması usul ve yasaya aykırıdır.
    Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
    SONUÇ: Direnme kararının yukarıda gösterilen nedenden dolayı usulden BOZULMASINA, bozma nedenine göre taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 25.05.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi