Abaküs Yazılım
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/3558
Karar No: 2022/5019
Karar Tarihi: 21.04.2022

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/3558 Esas 2022/5019 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı, Bakanlığa bağlı bir hastanede taşeron şirketlerde çalışırken kadroya geçirildiğinde ücretinin düşürüldüğünü ileri sürerek ücret, ikramiye ve tediye farkı alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir. İlk derece mahkemesi, davanın kabulüne karar vermiştir. Ancak davalı, temyiz başvurusunda bulunmuş ve temyiz talebi kabul edilmiştir. Yargıtay kararında, davanın usulden reddine karar verilmesi gereken dönemde arabuluculuk faaliyeti gerçekleştirildiği, bu nedenle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği, ayrıca bazı hususları da hükme esas alıp isabetli olmadığı görüşü belirtilmiştir. Kararda, dava açarken arabulucuya başvurulması gerektiği, aksi halde davanın usulden reddedileceği İş Mahkemeleri Kanunu'nun 3/1 maddesiyle belirtilmiştir. Ayrıca, 696 sayılı KHK ve 375 sayılı KHK'ya eklenen geçici 23 üncü maddelerinin işçi ücretlerinin tespitinde uygulanacak kuralları belirlediği, bunun işçinin yararlandığı toplu iş sözleşmesi kapsamında olmadığı vurgulanmıştır. Kararda ayrıca, ödeme için belirli ya da kesin bir vade olmadığından kendiliğinden temerrüt gerçekleşmediği için faize hükmedilemeyeceği
9. Hukuk Dairesi         2022/3558 E.  ,  2022/5019 K.

    "İçtihat Metni"



    BÖLGE ADLİYE
    MAHKEMESİ : ... 6. Hukuk Dairesi
    DAVA TÜRÜ : ALACAK
    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : ... 22. İş Mahkemesi

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı vekili; davacının davalı Bakanlığa bağlı hastane işyerinde hizmet alım sözleşmelerine dayalı olarak taşeron şirketler nezdinde çalışmakta iken 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (696 sayılı KHK) kapsamında kadroya geçirildiğini, kadroya geçerken imzalanan belirsiz süreli iş sözleşmesinde davacı işçinin ücretinin asgari ücretin belirli bir oran fazlası olarak belirlenmesine karşın 2019 yılı başında ücretinin düşürüldüğünü, bundan dolayı ücret farkı alacaklarının bulunduğunu ileri sürerek, davacının ücret, ikramiye ve ilave tediye fark alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
    Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının ücretinde herhangi bir azalma olmadığını, ayrıca toplu iş sözleşmesi uyarınca belirlenen % 4 oranında zammın da yapıldığını, davacının ücretinin mevzuata uygun olarak ödendiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
    Mahkemece, toplanılan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
    İstinaf Başvurusu:
    İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
    Bölge Adliye Mahkemesince, davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353-(1) b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
    Temyiz:
    Karar süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Gerekçe:
    1-Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, taraflar arasındaki sözleşmeye, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
    2-7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 3/1 maddesi uyarınca; Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak düzenlenmiş olup, maddenin ikinci fıkrasında ise; "Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir." denilmiştir.
    Somut olayda; davacı vekili tarafından, davalı Bakanlığa bağlı işyerinde ihale ile hizmet alımı yapılan alt işveren şirketler nezdinde çalışmakta iken, 696 sayılı KHK’nın 127 nci maddesi ile 375 sayılı Kanun Hükmün Kararname’ye (375 sayılı KHK) eklenen geçici 23 üncü maddesi kapsamında 02.04.2018 tarihinde sürekli işçi kadrosuna geçirilmiş olan davacı işçinin, geçiş esnasında tanzim edilen belirsiz süreli iş sözleşmesinin aylık ücretin düzenlendiği 7 nci maddesinde yazılı bulunan oran dikkate alınmaksızın temel ücretinin hatalı belirlenmesi nedeniyle ücret, toplu iş sözleşmesi'ne dayalı ücret farkları, ikramiye ve ilave tediye alacaklarının eksik ödendiği iddiasıyla arabulucuya başvurulmuş, sürecin anlaşamama ile sonuçlanması üzerine 02.12.2020 tarihli son tutanak dava dilekçesine eklenerek 16.04.2021 tarihinde dava açılmıştır. Bununla birlikte Mahkemece hükme esas alınan ve davacının ıslahına dayanak oluşturan bilirkişi raporundaki dava konusu alacaklara ilişkin hesaplamalar 16.04.2021 tarihine kadar yapılmıştır. Arabuluculuk faaliyeti ise, tarafların anlaşamadığına ilişkin düzenlenen son tutanak tarihinden önce muaccel olan alacaklar için gerçekleştirilmiştir.
    Arabuluculuk son tutanak tarihinden sonra ihtilaf konusu olan, 02.12.2020 son tutanak tarihi ile 16.04.2021 tarihi arasında kalan talep dönemi için arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediği dikkate alındığında, bu dönem yönünden davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerekir iken yazılı şekilde hüküm kurulması yerinde değildir.
    3- Öte yandan hükme esas alınan bilirkişi raporunda, 01.01.2021 tarihinden itibaren uygulanması gereken temel ücretin belirlenmesinde, dosya kapsamında mevcut bulunan işletme toplu iş sözleşmesi'nin 33 üncü maddesinin “d” fıkrası uyarınca; %5,37 oranında enflasyon farkının dikkate alındığı, taraflar arasında daimi kadroya geçiş sürecinde imzalanmış bireysel iş sözleşmesinde öngörülmüş asgari ücretin belirli oran fazlasının bulunması sonrasında enflasyon farkı oranının da uygulandığı anlaşılmaktadır. Ancak enflasyon farkına ilişkin toplu iş sözleşmesi'ndeki düzenleme ve dosya kapsamındaki yetkili sendika yazısı incelendiğinde, enflasyon farkının “ikinci yıl ikinci altı ayının son günündeki ücrete” ilave edileceği yani 31.12.2020 tarihinde alınan günlük ücrete uygulanacağı anlaşılmaktadır. Yapılan açıklamalar ışığında, toplu iş sözleşmesi'ndeki düzenleme ve dosya kapsamındaki belgeler dikkate alınmaksızın 01.01.2021 tarihindeki günlük ücrete enflasyon farkı uygulanarak 2021 yılına ilişkin temel ücretin belirlenmesi de isabetsizdir.
    4- Ayrıca 696 sayılı KHK ile 375 sayılı KHK'ya eklenen geçici 23 üncü madde, kamuda sürekli işçi kadrosuna geçirilen işçilerin ücretlerinin tespitinde uygulanacak kuralları belirlemekle burada söz konusu olan Yüksek Hakem Kurulu kararıyla bağıtlanan toplu iş sözleşmesi davacının 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu hükümlerine göre yararlandığı bir toplu iş sözleşmesi değildir. Keza Yüksek Hakem Kurulu kararıyla bağıtlanan en son toplu iş sözleşmesi ikramiyeye ilişkin hükmünde "İşçilere Ocak ve Temmuz aylarında 5’er günlük olmak üzere yılda toplam 10 günlük (5x2=10) ücretleri tutarında ikramiye ödenir" denilmekte olup iş sözleşmesinin 7 nci maddesinde ise “işçiye yapılacak ödemelere ilişkin hesap dönemi, her ayın 15'i ile bir sonraki ayın 14. Günüdür” denilmektedir. Bu açıklamalara göre ödeme için tereddüde yer vermeyecek şekilde belirli ya da kesin bir vade söz konusu olmadığından kendiliğinden temerrüt gerçekleşmeyeceği, anlaşamamaya dair son tutanak tarihinin temerrüt tarihi oluşturacağı gözden kaçırılarak ikramiye farkı alacağına, belirlenen temerrüt tarihlerinden faiz uygulanmasına yönelik hüküm kurulması da hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ve bu karara karşı istinaf başvurusunu esastan reddeden Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin ise kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 21.04.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi