14. Hukuk Dairesi 2019/3071 E. , 2019/7942 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 08/05/2014 gününde verilen dilekçe ile komşuluk hukukuna dayalı elatmanın önlenmesi ve kal talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına dair verilen 01/03/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekilleri tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi ve kal isteğine ilişkindir.
Davacı vekili; davalı tarafından ... ili, ... ilçesi, ... Köyü ... ada 13 parselde imara aykırı olarak mevzuatta belirtilen çekme mesafelerine aykırı şekilde ve projesi zemine uymayan bir inşaata başlandığını, davalının sözlü ve yazılı ikazlara rağmen söz konusu inşaatı yapmaya devam ettiğini beyanla davanın kabulüne davalının yasaya aykırı olarak yaptığı ve devam ettirdiği inşaatın yıkımına ve imar mevzuatına aykırı projenin iptaline karar verilmesini, dava süresince tedbiren inşaatın durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilleri, bu dava için idare mahkemelerinin görevli olduğunu, taşınmazın imar planı sınırları içinde olmadığını, köy yerleşik alanında kaldığını, muhtar ve ihtiyar heyetinin imzaladığı muvafakatnameye göre taşınmazın tamamına inşaat yapılmasında sakınca olmadığının bildirildiğini, bu nedenle davanın öncelikle görevsizlik nedeniyle davanın reddine aksi takdirde davanın esastan reddine karar verilmesini savunmuşlardır.
Mahkemece, imara aykırı projenin iptali istemine ilişkin dava tefrik edilerek görevsizlik kararı verilmiş; el atmanın önlenmesi ve kal istemli dava yönünden davalı tarafça yapılan mevcut el atmaların dava devam ederken giderildiği ve başkaca elatmanın varlığı kanıtlanamadığından konusuz kaldığı anlaşılan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekilleri temyiz etmişlerdir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 683. maddesine göre "Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.
Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun "Komşu hakkı" başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir.
Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; dava komşuluk hukukuna dayalı elatmanın önlenmesi ve kal istemine ilişkin olup mahkemece yargılama sırasında davalı tarafça taşkın kullanım giderildiğinden davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. 16.12.2015 havale tarihli bilirkişi raporunda davacıya ait parselin tamamının değeri 100.000,00TL olarak belirlenmiş, davacı tarafça yargılama sırasında bu değer üzerinden harç ikmal edilmiştir. Ancak ne var ki her dava açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirileceğinden dava açıldığı tarihte taşkın kısmın zemin değeri ve bu kısım üzerindeki taşkın binanın değeri üzerinden harç ve vekalet ücretinin belirlenmesi gerekmektedir. Bu değer üzerinden yargılama giderine ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken taşınmazın tamamının değeri üzerinden harç alınması ve vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de; yargılama giderinden olan bakiye karar ve ilam harcının hüküm sonucunda davalıdan alınıp Hazine"ye verilmesine karar verilmesi gerekirken davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27/11/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.