
Esas No: 2022/2609
Karar No: 2022/5135
Karar Tarihi: 21.04.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/2609 Esas 2022/5135 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/2609 E. , 2022/5135 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı-karşı davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı-Karşı Davalı İsteminin Özeti:
Davacı işçi, yapı sektöründe üretim fabrikası olan davalı işyerinde 22.11.2006 tarihinde kamyon şoförü olarak çalışmaya başladığını, işveren tarafından haksız ve mesnetsiz olarak iş sözleşmesinin sona erdirildiğini iddia ederek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile yıllık izin ücretlerinin davalı-karşı davacıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı-Karşı Davacı Cevabının Özeti:
Davalı,alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının iş sözleşmesinin izinsiz ve mazeretsiz olarak işe gelmemesi, sevkiyata gitmeyerek verilen işi yerine getirmemesi ve sebep olduğu trafik kazası sonucu 30 günlük ücreti tutarıyla ödenmeyecek derecede hasara ve kayba neden olmasından dolayı haklı nedenle feshedildiğini, davacının şehir dışı sevkiyatı sırasında tedbirsiz ve dikkatsiz araç kullanımı sonucu kaza yaparak şirket arabasında hasara yol açtığını savunarak, trafik ve kasko poliçe primlerinin yükselmesinden kaynaklanan fark alacak ile araçta meydana gelen değer kaybından kaynaklı alacağı talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti ve Yargılama Süreci:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalı tarafça, davacının iş akdinin izin almaksızın ve mazeret bildirmeksizin 3 gün işe gelmemesi ve kaza yapması sebebi ile haklı sebeple feshedildiğini belirttiğini, ancak tanık beyanları nazara alındığında davacının cenazesi sebebi ile izin aldığını, davalı işverenin gönderdiği ihtarnameden sonra davacının durumu açıkladığını, kazaya ilişkin davalı tanıklarının detay belirtmediklerini, davalı tarafın iddialarını ispat edemediğini belirterek; karşı davanın reddine, asıl davanın kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile fazla mesai ücreti yönünden kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı-karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 28.03.2017 tarihli, 2017/3953 Esas ve 2017/5289 Karar sayılı ilamı ile davalı-karşı davacının diğer temyiz itirazları yerinde görülmeyerek; “... davacının iş akdinin davalı işveren tarafından fesih tarihi itibariyle yerinde görülmeyen işe gelmeme ve sevkiyata gitmeme sebepleri ile birlikte 30.03.2013 tarihinde meydana gelen trafik kazasına bağlı zarar nedeniyle feshedildiği anlaşılmaktadır. Yukarıda belirtildiği üzere ilk iki fesih sebebi yerinde değilse de, trafik kazasına bağlı zarar iddiası mahkemece yeterince değerlendirilmemiş, bilirkişinin soyut yorumuna dayanılarak kıdem ve ihbar tazminatı talepleri kabul edildiği anlaşılmıştır. Mahkemece yapılacak iş, dosyayı trafik ve iş güvenliğinden oluşacak bilirkişi kuruluna tevdi edilerek trafik kaza tutanağı, davacının olaya ilişkin savunması değerlendirilerek kazada davacının kusur durumu saptanarak ve ayrıca davalı işverene ait kamyonda oluşan zarar ile davacının çarptığı özel otodaki zarar tespit edilip, kusura oranlanıp davacının otuz günlük brüt ücreti ile karşılaştırılıp, fesih yönünden haklılığı değerlendirilmelidir. Feshe yönelik eksik araştırma ve yerinde bulunmayan gerekçe ile sonuca gidilmesi hatalıdır. Yukarıda yapılacak araştırma sonucunda, davalı-karşı davacı işverenin karşı davada talep ettiği zararda uzman bilirkişi marifetiyle değerlendirilmelidir. Karşı davanın yerinde olmayan gerekçe ile reddedilmesi de hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.” gerekçeleri ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulduğu belirtilerek yapılan yargılama neticesinde; Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen davacı-karşı davalı ...'nın %80 oranında, karşı araç sürücüsünün ise %20 oranında kusurlu olduğu, davalı-karşı davacıya ait ...plaka sayılı araçta 10.760,00 TL tutarında, 16 BMV 06 plaka sayılı karşı araçta ise 23.222,00 TL zarar oluştuğu kanaati bildirilen 05/09/2019 tarihli rapor ile bu rapor sonrası alınan 31/01/2020 tarihli kök ve 24/06/2021 tarihli ek hesap raporlarına göre davacı-karşı davalı işçinin kusuru ile meydana gelen kaza sonucunda davalı-karşı davacı işverenin aracına verdiği hasarın 30 günlük ücret tutarını aştığı anlaşılmış olup, davalı - karşı davacı tarafça yapılan fesih işleminin haklı nedene dayandığı belirtilerek asıl davada davanın kısmen kabulüne, karşı dava yönünden ise; davalı - karşı davacı tarafça, davacı - karşı davalının yaptığı kaza sonucu verdiği zararın tazmini istenmiş olduğu, Adli Tıp Kurumu ve Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi kayıtlarında belirlenen toplam hasar/zarar miktarının davacının kusur oranına (%80) denk gelen miktarı 6.608,00 TL olarak belirlendiği,davalı - karşı davacı tarafça dava dilekçesinin sonuç ve istem kısmında karşı davaya ilişkin talebin kaza sebebiyle trafik ve kasko poliçe primlerinin yükselmesinden kaynaklanan fark ve araçta meydana gelen değer kaybını talep edildiğinin belirtilmiş olduğu, davalı - karşı davacının talepleri için, zorunlu trafik sigortasında ki kaza nedeni ile artış miktarı (3.705,08 TL) araç değer kaybı miktarı (2.000,00 TL) ve araç hasar/zarar miktarının (6.608,00 TL) toplamı 12.313,08 TL olarak tespit edildiği, bilirkişi tarafından yapılan seçenekli hesaplamada (C) seçeneğine itibar edilerek, tarafın talebi de nazara alınarak, karşı dava yönünden 11.744,00 TL'nin davacı - karşı davalıdan tahsiline karar vermek gerektiği, açıklanılarak karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı-karşı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacı-karşı davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "taleple bağlılık ilkesi" başlığını taşıyan 26’ncı maddesinde "Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir." hükmüne yer verilmiştir. Söz konusu maddeye göre, hakimin tarafların talep sonuçları ile bağlı olduğu, talep edilenden fazla veya başka bir şeye hükmedemeyeceği açıkça belirtilmiştir.
Dava dilekçesinin 22.08.2013 tarihinde davalı işverene tebliği üzerine davalı işveren 05.09.2013 tarihinde dosyaya sunmuş olduğu dilekçesinde davaya karşı cevaplarını bildirdiği gibi, davacı işçinin şirkete ait aracı tedbirsiz ve dikkatsiz şekilde kullanması sebebiyle yapmış olduğu kazaya bağlı olarak, davalı şirket araçlarının riskli gruba dahil edilerek tüm şirket araçlarına ilişkin trafik sigortası ve kasko primlerinin yükselmesi sonucunda kaza olmadan önceki prim ile kaza sonrası primler arasında meydana gelen fark ve aracın kaza nedeniyle doğan değer kaybının tespiti ile davalıdan tahsili talebiyle karşı davada bulunmuştur.
Buna göre, karşı dava dilekçesindeki nihai talep; kaza nedeniyle ...plakalı araçta meydana gelen değer kaybı ile hasarsızlığın kalkmasıyla artan risk nedeniyle ödenen sigorta primindeki artıştan kaynaklı zarara ilişkin olup, araçta kazadan ötürü oluşan maddi zarara yönelik bir talebin varlığından söz etme imkanı bulunmamaktadır. Esasen, zararın kasko sigortası tarafından karşılandığı izlenimi uyandıran bu duruma ilişkin bozma ilamı öncesinde herhangi bir açıklamada bulunulmamıştır. Bozma ilamı sonrasında alınan bilirkişi raporları üzerine davalı-karşı davacı vekili tarafından verilen 17.02.2020 tarihli ıslah dilekçesinde de açıklıkla maddi hasara ilişkin zarar talebi yönünden dava dilekçesinin ıslah edildiğinden bahsedilmeksizin, miktar yönünden ıslah edildiği belirtilmiştir. Kaldı ki, bozmadan sonra ıslah işlemi yapılabilmesi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 177’nci maddesine 7251 sayılı Kanun 18’nci maddesi ile eklenen 28.07.2020 tarihli değişiklik ile mümkün hale gelmiş olmakla, yukarıda da ifade edildiği üzere davalı- karşı davacının ıslah dilekçesi ise 17.02.2020 tarihli olup, yasal düzenlemeden daha önceki bir tarihe ilişkin olduğundan ve tamamlanmış işlemler yönünden değişikliğin uygulanma imkanı bulunmadığından hukuken geçerli bir işlem olarak kabulü mümkün değildir. Bu halde Mahkemece karşı dava yönünden 17.02.2020 tarihli ıslah dilekçesi dikkate alınmaksızın davalı-karşı davacının yalnızca dava dilekçesinde yer alan talepleriyle bağlı kalınarak karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde verilen karar hatalı bulunmakla, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 21.04.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.