10. Hukuk Dairesi 2012/4885 E. , 2013/5475 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, davacının davalı nezdinde 15.2.1980 – 30.9.2002 tarihleri arasında geçtiği iddia edilen hizmetlerinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, gerekçesinde belirtildiği şekilde, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı kurum vekili ve davalı işveren vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalı Kurum vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Mahkemece, yapılan araştırma neticesinde, davacının davalı nezdinde 15.2.1980 - 30.9.200 tarihleri arasında bilirkişi raporunda belirtilen sürede çalıştığının tespitine karar verilmiş ve verilen bu karar tüm dosya kapsamı bakımından Dairemizce davacının askerliğinin bitim tarihinden itibaren mevcut deliller gereği isabetli bulunmuş ise de, davacının askerlik öncesi çalışmaları yönünden hüküm eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır. Zira, dosyada mevcut deliller, sübut konusunda tam bir kanaat ortaya koymamaktadır.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 7. maddesi uyarınca davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesidir. Anılan Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Yukarıda belirtilen ilkeler ışığında, davacının, askerlik öncesi yönünden de varlığını iddia çalışmasının gerçekliğinin belirlenebilmesi amacıyla; davacının çalışmaları ile ilgili davanın niteliği gereği re’sen tanık belirleme ve dinleme yoluna gidilmediği, askerlik öncesi geçtiği iddia edilen çalışmaların tereddütsüz kabulünü gerektirir delillerin tam olarak saptanmadığı görülmüştür.
Bu nedenle, öncelikle davacının iddiası ve bildirdiği tanıkların anlatımı ile yetinilmeyerek, dava konusu dönemde davacı ile birlikte çalışan ve işverenlerin bordrolarında kayıtlı kişiler ile gerektiğinde, aynı yörede komşu veya benzeri işleri yapan başka işverenler ve bu işverenlerin çalıştırdığı bordrolara geçmiş kişiler saptanarak bilgi ve görgülerine başvurulmalı, sonradan dinlenen tanık beyanları ile daha önce dinlenen tanık beyanları arasında çelişki oluşması halinde, bu çelişki giderilmeye çalışılmalı, iddia edilen çalışmaya ilişkin resmi kurum kayıtları olup olmadığı araştırılmalı, bunun dışında sigortalının kayıtlarda gözükmeyen çalışmalarının hangi nedenlerle kayıtlara geçmediği ya da bildirim dışı kaldığı hususu gereğince araştırılmalı, böylece bu konuda gerekli tüm soruşturma yapılarak uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre bir karar vermesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı kurum vekilinin ve davalı işveren vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan ..."e iadesine, 21.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.