Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/3141
Karar No: 2013/5453

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2013/3141 Esas 2013/5453 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2013/3141 E.  ,  2013/5453 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi

    Davacı, 27.11.1983-06.02.1998 tarihleri arası 5.375 günlük yurt dışı süresine ilişkin borçlanma talebinin kabulünü, borçlanmanın 5510 sayılı Yasanın 4/1-a maddesi kapsamında sayılması gerektiğinin ve sigorta başlangıcının da 27.11.1983 olduğunun tespitini istemiştir.
    Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar vermiştir.
    Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    İnceleme konusu olayda; yurtiçi sigortalılık kayıt ve tescili bulunmayan davacının, 08.10.2012 günlü borçlanma başvurusu üzerine davalı Kurumca, 18.01.1995-19.10.1995 ve 28.10.1997-31.12.2011 tarihleri arası toplam 5.375 günlük Almanya hizmetleri üzerinden ve 5510 sayılı Yasanın 4/1-b maddesinde öngörülen sigortalılık niteliğinde borçlanma tahakkuku yapılmış, ancak sigorta başlangıcının 3201 sayılı Yasanın 5’inci maddesine göre belirleneceği ve ayrıca 20.10.1995-27.10.1997 tarihleri arası dönemde Türk Vatandaşı olmadığının bildirilmesi üzerine eldeki bu dava açılmıştır.
    Davacı, Almanya’da geçen 27.11.1983-06.02.1998 tarihleri arası 5.375 günlük yurt dışı süresine ilişkin borçlanma talebinin kabulünü, söz konusu borçlanmanın 5510 sayılı Yasanın 4/1-a maddesi kapsamında sayılmasını ve Alman rant sigortasına giriş tarihi olan 27.11.1983 tarihinin Türkiye’de sigorta başlangıcı olarak tespitini istemiş; Mahkemece istem gibi davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Mahkemenin hükmü eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır.
    1-Dava dosyası içerisinde yer alan Nüfus kayıt tablosuna göre, davacının 20.10.1995 günlü Bakanlar Kurulu kararıyla Türk Vatandaşlığından çıkmasına izin verildiği, 28.10.1997 günlü Bakanlar Kurulu kararıyla da yeniden Türk Vatandaşlığına alındığının belirtilmiş olması karşısında; davacının Mülga 403 sayılı Türk Vatandaşlık Yasasının 20’inci maddesi uyarınca izinle Türk vatandaşlığından çıkarılma ve çıkma belgesini teslim alma tarihleri ile, yeniden Türk Vatandaşlığına alınma tarihlerine dair tüm kayıtlar celbedilerek, Türk Vatandaşlığı olunmayan dönem açıklıkla saptanmalıdır.
    Bu saptama yapıldıktan sonra, doğumla Türk vatandaşı olup, izinle Türk vatandaşlığından çıkan kişilerin, Türk vatandaşlığından izinle çıkmadan önce yurtdışında gerçekleşen 3201 sayılı yasa kapsamındaki sürelere ilişkin borçlanma hakkı, Türk Vatandaşlık Kanunu ile kazanılmış bir hak sayılarak, bu sürelere yönelik borçlanma taleplerinin, borçlanma talep tarihinde Türk vatandaşı olma hali dikkate alınmaksızın kabulü gereğine yönelik yerleşmiş Yargıtay uygulaması gözetilerek; davacının 27.11.1983-06.02.1998 tarihleri arası döneme ilişkin borçlanma istemi yeniden ve usulünce değerlendirilmelidir.
    2-Davacının, yapılacak borçlanmanın 5510 sayılı Yasanın 4/1-a maddesi kapsamında sayılmasına yönelik istemine gelince;
    Uyuşmazlık tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 17.04.2008 tarihli 5754 sayılı Yasanın 79’uncu maddesiyle değişik 3201 sayılı Yasının 3’üncü maddesi “Bu Kanunun 1 inci maddesinde belirtilenler ile yurt dışında çalışmakta iken veya yurda kesin dönüş yaptıktan sonra ölenlerin Türk vatandaşı olan hak sahipleri sigortalının Türkiye’de hiçbir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışması yoksa Sosyal Güvenlik Kurumuna, Türkiye’de çalışması varsa en son tabi olduğu sosyal güvenlik kuruluşuna müracaat etmek suretiyle bu Kanunla getirilen haklardan yararlanırlar.
    Sosyal güvenlik sözleşmeleri uygulanmak suretiyle kendilerine veya hak sahiplerine kısmi aylık bağlanmış olanların borçlanma işlemleri aylık aldıkları sosyal güvenlik kuruluşunca yapılır.”hükmünü içerirken;
    Yine aynı Yasayla 3201 sayılı Yasanın 5’inci maddesine 4’üncü fıkra hükmü olarak eklenen ek fıkra ile de; “Yurtdışı hizmet borçlanmasına ait süreler 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre hangi sigortalılık haline göre geçmiş sayılacağının belirlenmesinde; Türkiye’de sigortalılıkları varsa borçlanma talep tarihindeki en son sigortalılık haline göre, sigortalılıkları yoksa aynı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak kabul edilir.” Hükmü getirilmiştir.
    5754 sayılı Yasa ile, 3201 sayılı Yasada yapılan değişiklikler ve getirilen ek düzenlemelere birlikte bakıldığında; başvurulacak kuruluşların belirlenmesinde, eski 3’üncü maddede öngörülen değişik hallerden tümüyle vazgeçilmiş ve sadece; Türkiye’de sigortalılıkları varsa borçlanma talep tarihindeki en son sigortalılık haline göre, sigortalılıkları yoksa aynı Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak değerlendirileceği öngörülmüştür. Yasanın bu açık hükmü karşısında, artık borçlanılan sürelerin, mülga diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında bir sigortalılık süresi olarak değerlendirilmesi imkanı ortadan kalkmıştır. Yani, Türkiye’de hiçbir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışması bulunmayan kişilerin, 3201 sayılı Yasaya dayalı borçlanma sürelerinin 5510 sayılı Yasanın 4/1-b kapsamında sigortalılık süresi olarak değerlendirilmesi yasal bir zorunluluk haline gelmiştir.
    Anılan açıklamalar karşısında; yurtiçi sigortalılık kayıt ve tescili bulunmayan davacının, Almanya’da Türk Vatandaşlığı döneminde geçen yurtdışı
    sürelerini 5510 sayılı Yasanın 4/1-b madde kapsamında öngörülen sigortalılık niteliğinde borçlanması mümkün olup; bunun aksini öngören mahkeme kabulü yerinde değildir.
    3-Davacının, ... sigortasına giriş tarihi olan 27.11.1983 tarihinin Türkiye’de sigorta başlangıcı olarak tespit edilmesi istemine gelince;
    Uzun vadeli sigorta kolları bakımından sigortalılık süresini düzenleyen 5510 sayılı Yasanın 38’inci madde hükmü; malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında dikkate alınacak sigortalılık süresinin başlangıcını; sigortalının, 5417, 6900, 506, 1479, 2925, 2926 ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 20’nci maddesi kapsamındaki sandıklara veya bu Kanuna tâbi olarak malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olarak ilk defa kapsama girdiği tarih olarak kabul edileceğini; kanunun uygulanmasında 18 yaşından önce malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tâbi olanların sigortalılık süresinin, 18 yaşının ikmal edildiği tarihte başlamış olacağını, bu tarihten önceki süreler için ödenen malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinin, prim ödeme gün sayısı hesabına dahil edileceğini öngörürken, Uluslararası sosyal güvenlik sözleşme hükümlerinin saklı bulunduğu ifade edilmiştir.
    Öte yandan, Anayasamızın 90/son maddesi uyarınca, yöntemince yürürlüğe konulmuş Uluslararası sözleşmeler kanun hükmünde olduğu gibi, normlar hiyerarşisi yönünden uluslararası sözleşme kurallarına uygulamada yasal güç tanınmakta ve bu kuralların uygulanma önceliği de haiz bulunmaktadır.
    10.04.1965 tarihli resmi gazetede yayımlanarak 01.11.1965 tarihi itibarıyla yürürlüğe giren Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti arasında imzalanan Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin uzun vadeli sigorta kollarından olan “Malüllük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortaları(aylıkları)” başlıklı beşinci bölümde düzenlenen konuya ilişkin 29’uncu madde hükmü ise “Türk Sosyal Sigorta Mercii için aşağıdaki hususlar geçerlidir: … (4) Bir kimsenin Türk sigortasına girişinden önce bir Alman rant sigortasına girmiş bulunması halinde, Alman Rant Sigortasına girişi, Türk Sigortasına giriş olarak kabul edilir. ..” hükmünü öngörmüştür.
    Anılan Uluslararası sözleşme hükmü ile, sözleşme hükmünün düzenlendiği bölüm birlikte değerlendirildiğinde; bir kimsenin Türk sigortasına girmeden önce, sözleşme hükmü kapsamında, malüllük, yaşlılık ve ölüm Sigortalarından Alman rant sigortasına girmiş bulunması halinde, rant sigortasına giriş tarihinin, Türk sigortasına giriş tarihi olarak kabul edileceğinin kabulü gerekir.
    Somut olayda, dava dosyası içerisinde yer alan 27.07.2012 günlü Alman sigorta kurumuna ait sigorta hesabında, davaya konu yapılan ve rant sigortasına giriş tarihi olarak öngörülen 27.11.1983 tarihini de içeren 01.11.1983-30.11.1983 tarihleri arası dönemde “ ... (hamilelik/analık koruması)” olarak bir sürenin kayıtlı bulunması karşısında; anılan sigorta hesabındaki kayıtlı sürenin, yukarıda bahsedilen Uluslararası sözleşme hükmü kapsamında, uzun vadeli sigorta kollarından olan malüllük, yaşlılık ve ölüm Sigortalarından ...
    sigortasına giriş niteliğinde bir sigortalılık süresi olup olmadığı usulünce araştırılmalıdır. Yapılacak araştırma neticesi, rant sigortası kapsamında bulunmadığının anlaşılması halinde, Türk-Alman Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin sigorta başlangıcına dair yukarıdaki sözleşme hükmünün uygulanmasını gerektirecek nitelikteki rant sigortasına giriş tarihi belirlenmeli ve böylece davacı istemi bu çerçevede yeniden değerlendirilerek varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
    4-Dairemizin 3 no’lu bozma kararının yerine getirilmesini takiben, yani Türk-Alman Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin sigorta başlangıcına dair sözleşme hükmünün uygulanmasını gerektirecek nitelikte rant sigortasına giriş tarihi belirlendikten sonra; davacı tarafa yöntemine uygun şekilde verilecek mehille, ... sigortasına giriş tarihini de içerecek şekilde ve borçlanma talep tarihinde ki şartlar çerçevesinde yurt dışı borçlanması, 5510 sayılı Yasanın 4/1-b madde kapsamında öngörülen sigortalılık niteliğinde olmak üzere, usulünce sağlanmalı ve borçlanmanın varlığı halinde başlangıca hükmedilmesi gerekirken, henüz yapılmış bir borçlanma işlemi bulunmadan, sigorta başlangıcına karar verilmesi isabetli görülmemiştir.
    5-Öte yandan davacı, 27.11.1983-06.02.1998 tarihleri arası 5.375 günlük yurt dışı süresine ilişkin borçlanma talebinin kabulünü dava konusu yapmış ise de; 3201 sayılı Yasanın 1’inci maddesinde, borçlanılabilecek yurt dışı süreleri ve şartları açıkça belirtilmiş olup; davacının, davaya konu ettiği dönemde, anılan madde kapsamında 5.375 günlük bir yurt dışı süresinin bulunup bulunmadığının kurumdan sorularak belirlenmesi gerekir. Zira 08.10.2012 günlü borçlanma başvurusu üzerine Kurumca, 18.01.1995-19.10.1995 ve 28.10.1997-31.12.2011 tarihleri arası dönemler yönünden 5.375 günlük yurt dışı hizmetleri üzerinden borçlanma tahakkuku yapılmıştır.
    Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, 21.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi