Esas No: 2006/5446
Karar No: 2008/3228
Karar Tarihi: 30.05.2008
Danıştay 12. Daire 2006/5446 Esas 2008/3228 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, memur olarak görev yaptığı sırada rüşvet almaya eksik teşebbüs suçundan 5 ay 10 gün hapis cezasına çarptırıldı. İdare Mahkemesi, davacının görevine son verilmesine ilişkin işlemin hukuka uygun olduğunu belirterek davayı reddetti. Davacı, kararın temyiz edilerek bozulmasını istedi. Danıştay Tetkik Hakimi, davacının ceza kanunu yönünden lehe olan hükmün uygulanması kapsamında verilen yeni Ceza Mahkemesi kararıyla birlikte işlemin hukuki dayanağının ortadan kalktığını ve hukuka aykırı hale geldiğini düşündü. Danıştay Savcısı ise temyiz dilekçesinde öne sürülen hususların İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden hiçbirine uymadığını belirterek kararın onanmasını önerdi. Danıştay Onikinci Dairesi, davacının temyiz istemini kabul ederek İdare Mahkemesi kararını 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi 1/b fıkrası uyarınca bozdu ve yeniden bir karar verilmesine karar verdi. Davacının memuriyetine engel bir suçtan mahkum olmadığı bu nedenle göreve son işleminin iptal
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No: 2006/5446
Karar No: 2008/3228
Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı): …
Vekili: …
Karşı Taraf: …
İsteğin Özeti: … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E: …, K: … sayılı kararın dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.
Savunmanın Özeti: Temyizi istenen kararın usul ve kanuna uygun olduğu, ileri sürülen nedenlerin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesine uymadığı, bu nedenle istemin reddi gerekeceği yolundadır.
Danıştay Tetkik Hakimi: …
Düşüncesi: Davacı hakkında ceza kanunu yönünden lehe olan hükmün uygulanması kapsamında verilen yeni Ceza Mahkemesi kararıyla birlikte ortaya çıkan hukuki durum karşısında, dava konusu işlemin hukuki dayanağının hukuken ortadan kalktığı ve işlemin sebep unsuru yönünden hukuka aykırı hale geldiği, davanın reddi yolunda verilen kararın bu nedenle bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı: …
Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onikinci Dairesince dosyanın tekemmül ettiği görülerek işin gereği düşünüldü:
Dava, … İli … İlçesi Mal Müdürlüğünde memur olarak görev yapan davacının 657 sayılı Yasanın 48/A-5 ve 98/b maddeleri uyarınca görevine son verilmesi işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesinin … günlü, E: …, K: … sayılı kararıyla; davacının … İlçe Malmüdürlüğünde memur olarak görev yaptığı dönemde, hakkında Cumhuriyet Savcılığına yapılan suç duyurusu sonrasında yapılan ceza yargılamasında … Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih, E: …, K: …sayılı kararıyla rüşvet almaya eksik teşebbüs suçundan dolayı 5 ay 10 gün ağır hapis cezasıyla cezalandırılması ve söz konusu kararın … ilgili Dairesince onanarak kesinleşmesi karşısında memur olma şartını kaybettiği, davacının görevine son verilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı, mahkeme kararının usul ve kanuna aykırı olduğunu ileri sürmekte, İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48. maddesinde, Devlet memurluğuna alınacaklarda aranacak şartlar arasında; "taksirli suçlar ve aşağıda sayılan suçlar dışında tecil edilmiş hükümler hariç olmak üzere ağır hapis veya 6 aydan fazla hapis veyahut affa uğramış olsalar bile devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlarla, zimmet, ihtilas, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyet kırıcı suçtan veya istimal ve istihlak kaçakçılığı hariç kaçakçılık, resmi ihaleye ve alım satımlara fesat karıştırma, Devlet sırlarını açığa vurma suçlarından dolayı mahkûm olmamak" şartına yer verilmiş; aynı Yasanın 98/b maddesinde, memurluğun sona ermesi nedenlerinden olarak "memurluğa alınma şartlarından her hangi birini taşımadığının sonradan anlaşılması veya memurluk sırasında bu şartlardan her hangi birinin kaybedilmesi hali de düzenlenmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davacı hakkında Cumhuriyet Savcılığına yapılan suç duyurusu sonrasında açılan ceza davasında yapılan yargılama sonucunda … Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih, E: …, K: …sayılı kararıyla rüşvet almaya eksik teşebbüs suçundan dolayı 5 ay 10 gün ağır hapis cezasıyla cezalandırılarak cezanın ertelenmesine karar verildiği, söz konusu kararın … ilgili Dairesince onanarak kesinleşmesi üzerine dava konusu işlemin tesis edildiği görülmüştür.
Daha sonra … Ağır Ceza Mahkemesince dava dosyası resen ele alınmış ve lehe Kanun hükmünün belirlenmesi amacıyla … günlü K: … sayılı kararla yeniden bir değerlendirme yapılmış ve yapılan bu değerlendirmede 765 sayılı TCK nın 212/1. maddesinde tanımlanan " yapması gereken işi yapmak için rüşvet alma suçuna 5237 sayılı TCK da yer verilmediği, sanıkların eyleminin "görevinin gereklerine uygun davranması için ve bu nedenle kişilerden kendisine veya başkasına çıkar sağlama" suçunu oluşturduğu sonucuna ulaşılmış; neticede sanıkların eylemine uyan ve lehlerine olan 5237 sayılı TCK nın 257/3. maddesinin yollaması ile 257/1. maddesi gereğince 6 ay hapis cezasıyla cezalandırılması ve bu cezanın ertelenmesine karar verilmiştir.
Uyuşmazlıkta, davacı hakkında Caza Mahkemesi tarafından lehe olan Kanun hükmünün belirlenmesi ve uygulanmasının memur hukuku açısından 657 sayılı Yasanın 98/b maddesi bağlamında doğuracağı sonuçların ortaya konulması gerekmektedir.
5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun "Zaman bakımından uygulama" başlıklı 7. maddesinde, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı kimseye ceza verilemeyeceği ve güvenlik tedbiri uygulanamayacağı, işlendikten sonra yürürlüğe giren kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı da kimsenin cezalandırılamayacağı ve hakkında güvenlik tedbiri uygulanamayacağı, böyle bir ceza veya güvenlik tedbiri hükmolunmuşsa infazın ve kanuni neticelerin kendiliğinden kalkacağı belirtilmiş; suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümlerinin farklı olması durumunda ise, failin lehine olan kanun hükmünün uygulanıp infaz olunacağı kurala bağlanmıştır.
Bakılan davanın konusunu oluşturan göreve son işleminin dayanağının … Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih, E: …, K: … sayılı mahkumiyet kararı olması nedeniyle söz konusu kararın hukuki varlığını ve geçerliliğini sürdürmesi önem arzetmektedir.
Davacının görevine son verilmesi işleminin hukuka uygunluğunun denetlendiği yargılama sürecinde ortaya çıkan ve uyuşmazlığın esasına etki edebilecek nitelikte bulunan durumların resen göz önüne alınacağı tartışmasızdır.
Uyuşmazlık bu açıdan değerlendirildiğinde; davacı hakkında mahkumiyet kararını veren Ağır Ceza Mahkemesi tarafından resen yapılan inceleme ve değerlendirmede; sanıkların eyleminin "görevinin gereklerine uygun davranması için ve bu nedenle kişilerden kendisine veya başkasına çıkar sağlama" suçunu oluşturduğu sonucuna ulaşılarak neticede sanıkların eylemine uyan ve lehlerine olan 5237 sayılı TCK nın 257/3. maddesinin yollaması ile 257/1. maddesi gereğince 6 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve bu cezanın ertelenmesine karar verildiği görülmektedir.
Hukuken ayakta olan hükmün … Ağır Ceza Mahkemesince verilen … günlü K: … sayılı karar olduğunun ve davacının mahkumiyetinin görevi kötüye kullanma suçuna ilişkin olduğunun kabulü gerekmektedir.
Devlet memurlarının 657 sayılı Yasanın 98/b maddesi uyarınca görevlerine son verilmesi işleminin sebep unsurunu 48. maddede sayılan ve memuriyete engel kabul edilen bir suçtan mahkumiyet ve bu mahkumiyete ilişkin kesinleşmiş bir mahkeme kararı oluşturmaktadır.
Her ne kadar dava konusu işlemin tesis edildiği tarih itibariyle bahsedilen hüküm tesis edilmemiş ve işlemde bu anlamda bir hukuka aykırılık bulunmamakta ise de; ceza kanunu yönünden lehe olan hükmün uygulanması kapsamında verilen yeni kararla birlikte ortaya çıkan ve yukarıda özetlenen yeni hukuki durum karşısında, dava konusu işlemin hukuki dayanağının hukuken ortadan kalktığı ve işlemin sebep unsuru yönünden hukuka aykırı hale geldiği sonucuna varılmıştır.
Bu durumda davacının memuriyetine engel olacak nitelikte bir suçtan mahkum olduğundan söz edilemeyeceği açık olduğundan, dava konusu göreve son işleminin iptali istemiyle açılan davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında bu aşamada ve bu nedenle hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulü ile … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E: …, K: …sayılı kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1/b fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Yasa ile değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen nedenler gözetilmek suretiyle yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, yürütmenin durdurulması istemi hakkında bir karar verilmediğinden kullanılmayan …-YTL harcın istemi halinde davacıya iadesine 30.5.2008 tarihinde oybirliği ile karar verildi.