10. Hukuk Dairesi 2013/981 E. , 2013/5448 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk(İş) Mahkemesi
Davacı, aksi Kurum işleminin iptalini, 5510 sayılı Yasanın 4/1-a bendi kapsamında sigortalı sayılmasını ve sigorta başlangıç tarihinin 10.08.1983 olduğunun tespitini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Yurtiçi çalışmaları ve sigortalılık tescili bulunmayan 10.08.1965 doğumlu davacının, 30.04.2012 günlü 3201 sayılı Yasa kapsamındaki borçlanma başvurusu, borçlanma talep tarihi itibarıyla Türk Vatandaşı olmadığı gerekçesiyle red edilmiştir.
Dosyada yer alan nüfus kayıt bilgilerine göre de davacı, 403 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 20.maddesine göre izinle çıkma sonucu 07.12.1999 tarihi itibarıyla Türk Vatandaşlığını kaybetmiş; aynı yasanın 8.maddesine göre 24.11.2000 tarihi itibarıyla yeniden Türk Vatandaşlığına alınmış; yine aynı yasanın 20.maddesine göre izinle çıkma sonucu 04.04.2007 tarihi itibarıyla Türk Vatandaşlığını kaybetmiştir. Dosya içerisinde yer alan 23.04.2012 tarihli Alman sigorta cetveline göre de, davacının 23.08.1982-04.10.2005 tarihleri arası dönemde yurt dışı sürelerinin bulunduğu görülmektedir.
03.05.2012 günlü dava dilekçesinde, aksi kurum işlemlerinin iptalinin de talep edilmiş olması karşısında iş bu davanın; yurt dışında Türk Vatandaşlığı döneminde geçen sürelerin 3201 sayılı Yasa uyarınca ve 5510 sayılı Yasanın 4/1-a maddesinde öngörülen sigortalılık niteliği kapsamında borçlandırılması gerektiğinin ve ... sigortasına giriş tarihi olan 10.08.1983 tarihinin,
Türkiye’de sigorta başlangıcı olarak tespiti istemlerine ilişkin olarak kabul edilmesi yerinde olacaktır.
Mahkeme, borçlanma talep tarihinde Türk Vatandaşı olmadığı gerekçesiyle davanın tümüyle reddine karar vermiş ise de; verilen hüküm eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır.
a) Öncelikle Dairemizin istikrar kazanmış uygulama ve içtihatları gereğince, Türk vatandaşlığından izinle çıkan ve borçlanma başvurusunda bulunduğu tarihte Türk vatandaşı olmayan kişilerin 3201 sayılı Yasa kapsamındaki borçlanma istemlerinin, Türk vatandaşlığının yitirildiği tarih öncesine ait süreler yönünden kabul edilmesi gerekmekte olup, bu kişilere, Türk vatandaşlığından izinle çıkmadan önce yurt dışında geçirdiği sürelerine ilişkin olarak borçlanma hakkının tanınması gerekir.
Somut olayda davacının, 18 yaşını ikmal ettiği 10.08.1983 tarihinden itibaren, yurt dışında Türk Vatandaşlığı döneminde geçen 3201 sayılı Yasa kapsamındaki sürelerini anılan yasa uyarınca borçlanabilmesi mümkündür.
b) Borçlanmaya konu yapılabilecek anılan dönemlere ait yurt dışı sürelerin, 5510 sayılı Yasanın 4/I-a maddesinde öngörülen sigortalılık niteliği kapsamında borçlandırılmasının mümkün olup olmadığı konusuna gelince;
17.04.2008 tarihli 5754 sayılı Yasanın 79.maddesiyle değişik 3201 sayılı Yasının 3.maddesi “Bu Kanunun 1 inci maddesinde belirtilenler ile yurt dışında çalışmakta iken veya yurda kesin dönüş yaptıktan sonra ölenlerin Türk vatandaşı olan hak sahipleri sigortalının Türkiye’de hiçbir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışması yoksa Sosyal Güvenlik Kurumuna, Türkiye’de çalışması varsa en son tabi olduğu sosyal güvenlik kuruluşuna müracaat etmek suretiyle bu Kanunla getirilen haklardan yararlanırlar.
Sosyal güvenlik sözleşmeleri uygulanmak suretiyle kendilerine veya hak sahiplerine kısmi aylık bağlanmış olanların borçlanma işlemleri aylık aldıkları sosyal güvenlik kuruluşunca yapılır.”hükmünü içerirken;
Yine aynı Yasayla 3201 sayılı Yasanın 5.maddesine 4.fıkra hükmü olarak eklenen ek fıkra ile de; “Yurtdışı hizmet borçlanmasına ait süreler 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre hangi sigortalılık haline göre geçmiş sayılacağının belirlenmesinde; Türkiye’de sigortalılıkları varsa borçlanma talep tarihindeki en son sigortalılık haline göre, sigortalılıkları yoksa aynı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak kabul edilir.” hükmü getirilmiştir.
Anılan 5754 sayılı Yasa ile, 3201 sayılı Yasada yapılan değişiklikler ve getirilen ek düzenlemelere birlikte bakıldığında; başvurulacak kuruluşların belirlenmesinde, eski 3.maddede öngörülen değişik hallerden tümüyle vazgeçilmiş ve sadece, Türkiye’de sigortalılıkları varsa borçlanma talep tarihindeki en son sigortalılık haline göre, sigortalılıkları yoksa aynı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak değerlendirileceği öngörülmüştür. Yasanın bu açık hükmü karşısında, artık borçlanılan sürelerin, mülga diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında bir sigortalılık süresi olarak değerlendirilmesi imkanı ortadan kalkmıştır. Yani , Türkiye’de hiçbir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışması bulunmayan kişilerin, 3201 sayılı Yasaya dayalı borçlanma sürelerinin 5510 sayılı Yasanın 4/I-b kapsamında sigortalılık süresi olarak değerlendirilmesi yasal bir zorunluluk haline gelmiştir.
Öte yandan, Anayasamızın 90/son maddesi uyarınca, yöntemince yürürlüğe konulmuş Uluslararası sözleşmeler kanun hükmünde olduğu gibi, normlar hiyerarşisi yönünden uluslararası sözleşme kurallarına uygulamada yasal güç tanınmakta ve bu kuralların uygulanma önceliği haiz bulunmaktadır.
Türk Alman Sosyal Güvenlik Sözleşmesinde, Türk sigortasına girişden önce, ... sigortasına girilmiş bulunması halinde, Alman Rant Sigortasına giriş tarihinin, Türk Sigortasına giriş tarihi olarak kabul edileceği yönünde açık hüküm bulunurken; söz konusu Uluslararası sözleşmede, yurtdışında geçirilen çalışma sürelerinin, akit ülke mevzuatına göre sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirilmesi aşamasında, hangi sigortalılık niteliğine göre borçlanılabileceği konusunda açık ve özel bir düzenleme yer almamaktadır.
Şu halde, yurtiçi çalışması ve sigortalılık kaydı bulunmayan davacının, uyuşmazlığa ve borçlanmaya konu yapılabilecek yurt dışı sürelerini, 5510 sayılı Yasanın 4/1-b maddesinde öngörülen sigortalılık niteliği kapsamında borçlanabileceğinin gözetilmesi gerekir.
c) ... sigortasına giriş tarihi olan 10.08.1983 tarihinin Türkiye’de sigorta başlangıcı olarak belirlenmesi konusuna gelince;
Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti arasında imzalanan Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin, konuya ilişkin 29’uncu maddesinin 4’üncü bent hükmü, bir kimsenin Türk sigortasına girmeden önce, Alman rant sigortasına girmiş bulunması halinde, rant sigortasına giriş tarihinin, Türk sigortasına giriş tarihi olarak kabul edileceği öngörülmüş ise de, anılan sözleşme hükmünün uygulanabilmesi, borçlanma talebinin yanında, rant sigortasına giriş tarihini (somut
olayda 10.08.1983 tarihi) içerecek şekilde, yurt dışı sürelerinin usulünce borçlanma işleminin sağlanması halinde mümkün olup; borçlanma işlemi yapılmadan, rant sigortasına giriş tarihinin sigorta başlangıcına esas alınması isabetli görülmemiştir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davacıya iadesine, 21.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.