Esas No: 1987/3375
Karar No: 1989/1005
Karar Tarihi: 28.03.1989
Danıştay 9. Daire 1987/3375 Esas 1989/1005 Karar Sayılı İlamı
Daire : DOKUZUNCU DAİRE
Karar Yılı : 1989
Karar No : 1005
Esas Yılı : 1987
Esas No : 3375
Karar Tarihi : 28/03/989
DEĞERLEME RAPORUNA DAYALI EMLAK VERGİSİ İKMAL TARHİYATINA AİT DAVADA, ORTADA RAYİÇ BEDELLE İLGİLİ BİR UYUŞMAZLIK BULUNDUĞU NOKTASINDAN HAREKLE TAŞINMAZIN DEĞERİNİN NE OLDUĞU HUSUSUNUN TESPİTİ SURETİYLE UYUŞMAZLIĞIN ÇÖZÜMLENMESİ GEREKTİĞİ HK.
Uyuşmazlık; taşınmazın satış fiyatının, 1983 yılı Emlak Vergisi genel beyan döneminde beyan edilen vergi değerinden fazla olmasından dolayı değerleme raporuna dayanılarak ikmalen salınan kusur cezalı Emlak Vergisi ile Temizleme ve Aydınlatma Harcının kaldırılmasına karar verilmesi istemiyle açılan davayı; kabul eden ve tarhiyatı kaldıran Vergi Mahkemesi kararının; bozulması isteminden ibarettir.
Vergi Mahkemelerince, değerleme raporuna dayalı ikmal tarhiyatla ilgili davalarda, taşınmazın gerçek rayiç değerinin ne olduğu gerekçeli olarak ortaya konulmadan, taşınmazın asgari beyan ölçüsüne göre beyanın yeterli olduğu ve tarhiyatın dayanağı olan değerleme raporunun yetersiz olması veya eksik bulunması sebep gösterilerek ikmal tarhiyatının terkinine karar verilmesi mümkün bulunmamaktadır.
1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun 29.maddesine göre, emlak vergisi matrahı taşınmazların rayiç değeri olup rayiç değeri ise bunların alım satım değerleri teşkil etmektedir. O halde verilecek emlak vergisi beyannamesinde taşınmazların rayiç değerinin gösterilmesi gerekir.
Taşınmazların Emlak Vergisi ile ilgili rayiç değerinin tespitine temel olmak üzere Kanunun 10.maddesiyle "maliyet bedeli", 20.maddesiyle de "asgari ölçüdE birim değeri" ilkeleri getirilmiştir. Taşınmazların rayiç değerleri, maliyet bedeli ile asgari ölçüde birim değeri gibi bu bedelin ve değerin üstünde de teşekkül edebilir. Bu sebeplede yükümlülerin taşınmazlarına ait vergi değerlerini maliyet bedeli ile asgari ölçüde birim değerine göre beyan edilmiş olmaları, yukarıda açıklanan hüküm ve ilkeler karşısında, taşınmazların rayiç değerlerinin bu olduğunu kesin olarak göstermez.
Bu nedenle, maliyet bedeli ile asgari ölçüde birim değeri üzerinden beyanda bulunulmasını taşınmazların rayiç değerlerinden doğan uyuşmazlıklarıda, bu değerin saptanması yoluna gidilmeden yeterli görmek mümkün değildir.
Ayrıca, 1319 sayılı Kanunun 31.maddesinin olay tarihinde yürürlükte bulunan 1.fıkrasıyla vergi dairelerine, vergi değerlerini yeniden takdir ettirme yetkisi "gerektiği takdirde" denilmek suretiyle verilmiştir.
Bu hükümde yer alan "gerektiği takdirde" ifadesi, takdire gitmenin bir sebebi bulunması durumunda mümkün olabileceğini göstermektedir.
Yükümlülerin; maliyet bedeli ile asgari beyan ölçüsüde birim değerinin altında beyanda bulunmaları halinde idarece uygulanacak işlemler, 1319 sayılı Kanunun 10 ve 20.maddelerinde düzenlenmiş ve bu hükümlerle idareye maliyet bedeli ile asgari beyanın altında yapılan beyanı otomatik olarak maliyet bedeli ile asgari beyan ölçüsüne göre düzeltme yetkisi verilmiştir. Bu nedenle de, maliyet bedeli ile asgari beyanın altın yapılan bir beyanın 31.maddesinin anılan 1.fıkrasıyla bir ilgisinin olmadığı açıktır.
Bu durumda, Vergi dairelerine; "gerektiği takdirde" ifadesiyle tanınan ve bu haliyle bir sebebe bağlı bulunan vergi değerini takdir ettirme yetkisi, beyanın rayiç değere göre yapılmadığını belirten hususların ortaya çıkması ve tespit edilmesi halinde tanınmıştır.
Olayımızda ise, taşınmaza ait beyan ile taşınmazın fiyatı dikkate alındığında, vergi dairesi için rayiç değeri takdir ettirme sebebi ortaya çıkmış bulunmaktadır.
1983 yılı Emlak Vergisi genel beyan döneminde yükümlüler hisseleri için 12.100.000 lira rayiç değer göstererek beyanda bulunduktan sonra 1984 yılında hisselerini 92.610.000 liraya satmaları üzerine vergi dairesince değerlemeye gidildiği, değerleme raporu ile de satım değeri rayiç bedel alınarak ikmalen tarhiyat yapıldığı ve bu tarhiyatın terkinine karar verilmesi için dava açıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda ortaya çıkan uyuşmazlık, taşınmazın 1983 yılındaki rayiç değerinin ne olduğunun tespitine ilişkin olduğu cihetle mahkemece çözümlenmesi gereken konu bu olacaktır.
Oysa Vergi Mahkemesince, uyuşmazlık, yukarıda belirtilen şekilde çözümlenmeyerek, asgari beyanın yükümlülerin daha düşük beyanda bulunmalarını önlemek amacını taşıdığı, değerleme yoluna gidilebilmesinin beyanın asgari ölçünün altında kalması durumunda mümkün olduğu, taşınmazın satışının beyan döneminde 2 yıla yakın bir zaman sonra yapılmış olunmasından dolayı 1984 yılı fiyatının 1983 yılı için normal alım-satım bedeli olamayacağı ve değerlemede satılan taşınmazın emsal alınması suretiyle değerleme ilgili kanun ve tüzük hükümlerine aykırı hareket edildiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş ve fakat rayiç bedelle ilgili olarak bir hüküm getirilmemiştir.
Keza, taşınmazın yükümlülere varislerinden intikal etmesi üzerine Veraset ve İntikal Vergisinden dolayı doğan rayiç bedel uyuşmazlığı ile ilgili olarak Vergi Mahkemesince verilen kararda, anılan taşınmazın 1982 yılı için rayiç değerinin 33.750.000 olduğu belirtilmiştir.
Yükümlülerin 1983 yılında taşınmazlarına 12.100.000 lira rayiç değer göstermeleri hususunun, yukarıda mahkeme kararı ile tespit edilen rayiç bedele göre de yerinde olmadığı açıktır.
Diğer taraftan, yükümlülerin, taşınmazdaki hissleri için 12.100.000 lira beyan etmiş ve hisselerin 42.610.000 lira satış olmaları ve değerleme raporu ile de satış bedeli rayiç bedel olarak kabul edilmiş olunması karşısında, vergi ihbarnamesinin matrah kısmında, ilk tarhiyata esas olarak 18.900.000 lira, eklenen olarak 149.173.920 lira ve toplam
matrah olarakta 168.073.120 lira gösterilmiş olunmasının nedenlerinin araştırılmadığı da anlaşılmıştır.
Emlak Vergisine Matrah Olacak Vergi Değerlerinin Takdirine İlişkin Tüzükte, taşınmazın rayiç değerinin nasıl tespit edileceğine ilişkin hükümler yer almış olup rayiç değerin bu hükümlere göre tespiti gerekmektedir.
Bu durumda; taşınmazın gerçek rayiç değerinin tespiti gerekir. Bu hususun ise, özel bilgi ve ihtisası gerektiren teknik bir konu olması nedeniyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 31.maddesiyle yollama yapılan Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 275.maddesi uyarınca vergi mahkemesince re'sen bilirkişi incelemesi yaptırılarak uyuşmazlık konusu tarhiyatın esastan incelenmesi icap ettirir.
Açıklanan nedenlerle, yükümlü beyanının düşük olup olmadığının, şayet düşük ise vergi dairesince tespit edilen değerle bilirkişi incelemesine ait raporda saptanan değer kıyaslanarak ve ifade edilen diğer hususlar da dikkate alınarak ikmal edilmesi gereken ilave bir matrah bulunup bulunmadığının, yani ikmal tarhiyata gerek olup olmadığı tespit ettikten sonra bir karar verilmek üzere Vergi Mahkemesi kararının bozulmasına ve dosyanın anılan mahkemeye gönderilmesine karar verildi.
KARŞI OY:
2686 sayılı yasanın 11.maddesiyle 213 sayılı yasaya eklenen mükerrer 49.maddede, Emlak Vergisine ait bedel ve değerlerin tespiti başlığı altında asgari birim değer tesbitinin nasıl yapılacağı ve değer takdirine ilişkin kararların nasıl kesinleşeceği açıklanmıştır.
Vergi Mahkemeleri ve Danıştay'da dava ve temyiz konusu yapılmak suretiyle kesinleşen birim değerlerin bir kıymet ifade edeceği tabii olduğundan aynı konuyla ilgili 1319 sayılı yasanın 31.maddesinde yer alan hükmün hukuki varlığını tartışma zorunlu olmaktadır.
Mükellefler kesinleşen asgari ölçüdeki birim değerlerin altında olmama kaydıyla Emlak Vergi Değerini istedikleri şekilde beyan etmekte serbesttirler. Asgari ölçüdeki birim değeri beyan eden mükellef hakkında 1319 sayılı yasanın 31.maddesi uyarınca değerlemeye gidilmesi söz konusu olamaz. Olur ise, 213 sayılı yasanın mükerrer 49.maddesi uyarınca tespit edilenin neye yaradığını izah etme imkanı bulunamaz. Asgari ölçüde birim değer esasının uygulanmasından önce yetkili merci tarafından yapılan yayınlarda tesbit edilen asgari ölçüdeki birim değerlerin verginin hesabında esas alınacağı, bu esasa göre beyan edilen vergi değerinin değiştirilmesi yoluna gidilemeyeceği açık bir şekilde izah edilmiştir. Asgari ölçüde birim değer beyan eden mükelleflerden bir bölümü hakkında değerlemeye gidilmesi eşitlik ilkesine de aykırı düşer.
Bir yasa hükmü sarahaten olduğu gibi zımnen de ilga edilebilir. Emlak Vergi değerinin tesbitine ilişkin mükerrer 49.madde hükmü karşısında, bu madde hükmüne aykırı hüküm taşıyan 1319 sayılı yasanın 31.maddesi hükmünün yürürlükte olduğu kabul edilemez. Esasen yürürlükten kalkmıştır.
Kesinleşen ölçüdeki birim değerlere uygun beyanda bulunan mükellef hakkında asgari ölçüdeki birim değer esasına aykırılığı nedeniyle zımnen yürürlükten kalkan 1319 sayılı yasanın 31.maddesi hükmü uyarınca değerlemeye gidilmesinde isabet yoktur. Terkin kararı yerindedir. Vergi dairesi temyiz talebinin reddi gerekir. Karara karşıyım.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.