Esas No: 2007/696
Karar No: 2008/1865
Karar Tarihi: 05.06.2008
Danıştay 3. Daire 2007/696 Esas 2008/1865 Karar Sayılı İlamı
Özet:
İlyasbey Vergi Dairesi Müdürlüğü'nün talimatıyla, binlerce mükellefin banka hesaplarına bloke konularak haciz işlemi uygulanması ve bilgi verilmediği durumda bankanın sorumlu tutulması talebiyle yapılan istem, Vergi Mahkemesi tarafından haklı bulunmuştur. Ancak, Daire, bu işlemin 6183 sayılı Kanun'un 79'uncu maddesine uygun yapılmadığına dair karar vermiştir. 79'uncu madde, amme alacağını borçlusundan kesip tahsil dairesine ödemek zorunda olan gerçek ve tüzel kişilerin, bu vazifelerini yerine getirmedikleri takdirde, ödenmeyen alacağın bu kişilerden bu Kanun hükümlerine göre tahsil edileceğini belirtmektedir. İlgili mükelleflerin hesaplarına bloke konulmadan önce borç miktarı belirtilmeli ve bu mükellefler makul sayıda gruplara ayrılmalıdır. Kararda ayrıca, bu işlem sürecinde Türk Medeni Kanunu'nun objektif iyi niyet kuralının göz önüne alınması gerektiği vurgulanmıştır. Kararın dayandığı kanunlar ise 6183 sayılı Kanun'un 22'nci ve 79'uncu maddeleridir.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2007/696
Karar No: 2008/1865
Temyiz Eden :İlyasbey Vergi Dairesi Müdürlüğü- KOCAELİ
Karşı Taraf :…
Vekilli :…
İstemin Özeti : Ekli mal varlığı araştırma listesinde yer alan mükelleflerin banka nezdinde bulunan hak ve alacaklarına 6183 sayılı Kanunun 62'nci maddesi gereğince hesaplarına bloke konulmak suretiyle haciz tatbik edilmesi ve sonucun 15 günlük sürede bildirilmesi, aksi takdirde aynı Yasanın 79'uncu maddesi uyarınca işlem yapılacağı yolundaki haciz bildirisini; 6183 sayılı Kanunun 22'nci maddesinde, amme alacağını borçlusundan kesip tahsil dairesine ödemek zorunda olan hakiki ve hükmi şahısların, bu vazifelerini kanunlarında veya bu kanunda belli edilen zamanlarda yerine getirmedikleri takdirde, ödenmeyen alacağın bu hakiki ve hükmi şahıslardan bu Kanun hükümlerine göre tahsil olunacağının kurala bağlandığı, 79'uncu maddesi ile de yapılan takibat neticesinde üçüncü şahıslara tebliğ edilen haciz bildirileri üzerine, bu kişilerin 7 gün içinde bilgi vermesi yükümlülüğü getirildiği, bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi durumunda takip konusu mal veya hakkın üçüncü şahsın zimmetinde sayılacağının ve bu Kanun hükümlerine göre takibe alınacağının kurala bağlandığı, bu yasal düzenlemelerle üçüncü şahıslar nezdindeki menkul mal, hak ve alacağın haczinde uygulanacak yöntem belirlendiğinden öncelikle söz konusu borçluların davacı banka nezdinde hesaplarının bulunup bulunmadığı, varsa türü ve miktarı belirlendikten sonra 79'uncu madde uyarınca haciz işlemine başlanması gerektiği, olayda ise davacı bankanın şubesine gönderilen talimatla nezdinde menkul kıymeti, herhangi bir hakkı veya alacağı bulunup bulunmadığı belirsiz binlerce mükellefin hesap durumları araştırılarak, isimlerinin karşısında yazılı borç miktarına yetecek kadar mal varlığının bloke edilmesinin istendiği görüldüğünden, bu istemin 6183 sayılı Kanunun 79'uncu maddesinde belirtilen yöntemle bağdaştırılmasının mümkün olmadığı, diğer taraftan binlerce mükellefin sadece ad ve soyadlarına yer verilmek suretiyle hesaplarına haciz uygulandığı ve 15 gün içinde bilgi verilmediği takdirde bankanın sorumlu tutulacağının kabulü Türk Medeni Kanununun 2'nci maddesinde ifade edilen objektif iyi niyet kuralıyla bağdaşmayacağından, idarenin bu yetkisini kullanırken borçlu mükellefleri makul sayıda gruplara ayırdıktan sonra banka nezdinde takibata geçmesinin hukuk devleti ilkesinin de bir gereği olduğu gerekçesiyle iptal eden … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının; söz konusu mükelleflerin hesaplarının vergi dairesi adına bloke edilmesi işleminin uzamasının, amme alacağının tahsilini riske sokabileceği, 6183 sayılı Yasanın 148'inci maddesi uyarınca vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca istenecek bilgi ve belgelerin ilgili kuruluşlarca yerine getirilmesi gerektiği ileri sürülerek bozulması istenmiştir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar Vergi Mahkemesi kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Savcı : …
Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49'uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanan Vergi Mahkemesi kararı, aynı gerekçe ve nedenlerle Dairemizce de uygun görülmüş olup temyiz istemine ilişkin dilekçede ileri sürülen iddialar sözü geçen kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına, 5.6.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.