Esas No: 2022/2131
Karar No: 2022/5262
Karar Tarihi: 26.04.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/2131 Esas 2022/5262 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/2131 E. , 2022/5262 K."İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 29. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 44. İş Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (696 sayılı KHK) gereğince sürekli işçi kadrosuna geçirildiğini, bu geçiş sırasında ücretinin düşürüldüğünü iddia ederek asgari ücret fark alacağı, ilave tediye alacağı, ikramiye alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiş; yargılama sırasında sunduğu tam ıslah dilekçesinde ise kadroya geçiş sürecinden önce alt işverenlerin işçisi olarak çalıştığı sırada sosyal yardım ödemesi/ ek ödeme veya sair ödemeler adı altında yol ve yemek ücreti ödendiğini, 2016 yılının Haziran ayından sonra bu ödemelerin davacı işçinin rızası alınmadan kesildiğini, kadroya geçiş sırasında düzenlenen iş sözleşmesinde yol ve yemek yardımına yönelik bir hüküm olmasa bile işyeri uygulaması olarak bu yardımların ödenmesi gerektiğini, her ne kadar dava dilekçesi ile fark ücret alacağı, fark ilave tediye alacağı, fark ikramiye alacakları talep edilmiş ise de ıslah yolu ile dava konusunu değiştirdiklerini ileri sürerek yol ve yemek yardımı alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının kadroya geçirildiği tarihten sonra Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından yayımlanan “375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 23 üncü Maddesi Uyarınca İdarelerce Sürekli İşçi Kadrolarına Geçirilen İşçilerin Ücret ile Diğer Mali ve Sosyal Haklarının Belirlenmesinde Esas Alınacak Toplu İş Sözleşmesi Hükümleri" nden yararlandığını, 01.04.2018 tarihinden sonra Kurum ile işçiler arasında belirsiz süreli iş sözleşmesi imzalandığını ve işçilerin mali sosyal haklarında geçişten sonra değişiklik yapılmadığını, kaldı ki işçi ile daimi kadroya geçirilmeden önce imzalanan sulh sözleşmesine göre 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin (375 sayılı KHK) geçici 23 üncü ve geçici 24 üncü maddesi ile tanınan haklar karşılığında daha önce kamu kurum ve kuruluşlarında alt işveren işçisi olarak çalıştığı dönemlere ilişkin olarak iş sözleşmesinden dolayı herhangi bir hak ve alacak talebinde bulunmayacağını ve bu haklardan feragat ettiğini beyan ederek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar yasal süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, taraflar arasındaki sözleşmeye, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Taraflar arasındaki ilk uyuşmazlık 375 sayılı KHK kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçişten önceki dönem yönünden sürekli işçi kadrosuna geçiş sırasında düzenelenen sulh sözleşmesi ve feragat beyanının gerek bireysel gerekse Toplu İş Sözleşmesi (TİS) kaynaklı işçilik alacağı taleplerine etki edip etmediği noktalarında toplanmaktadır.
696 sayılı KHK'nın 127 nci maddesi ile 375 sayılı KHK’ya eklenen geçici 23 üncü maddede özetle; Kararnamede belirtilen kurum ve kuruluşlarda personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alım sözleşmeleri kapsamında yükleniciler tarafından 04.12.2017 tarihi itibariyle çalıştırılmakta olanlardan, ilgili maddenin (a) ve (b) bentlerindeki koşullara ek olarak, bu kapsamda çalıştırılmalarına ilişkin olarak açtıkları davalardan ve/veya icra takiplerinden feragat edeceğine dair yazılı beyanda bulunan (Geç m 23/1-c) ve en son çalıştığı İdare ile daha önce kamu kurum ve kuruluşlarında alt işveren işçisi olarak çalıştığı iş sözleşmelerinden dolayı bu madde ile tanınan haklar karşılığında herhangi bir hak ve alacak talebinde bulunmayacağını ve bu haklarından feragat ettiğine dair yazılı bir sulh sözleşmesi yapmayı kabul ettiğini yazılı olarak beyan edenlerin (Geç m. 23/1-ç) sürekli işçi kadrosuna geçirilecekleri hükme bağlanmıştır.
Dairemiz uygulamasına göre, işçinin, sürekli işçi kadrosuna geçişi sırasındaki feragat ve sulh beyanlarına hukuki değer atfedilmesi gerekmektedir. Bu tür beyanların varlığı halinde, ilgili KHK kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçiş yapılan tarihe kadar olan dönem için gerek bireysel iş sözleşmesinden gerekse TİS'den doğan alacaklardan idarenin sorumlu tutulması mümkün değildir Dairemizin 25.10.2021 tarih, 2021/10557 esas, 2021/14871 karar; 25.10.2021 tarih, 2021/10558 esas 2021/14865 karar; 15.09.2021 tarih, 2021/7872 esas, 2021/11921 sayılı kararları).
Dosya kapsamından, davacı ile davalı işveren arasında davacının “375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin geçici 23 üncü/geçici 24 üncü maddesi ile tanınan haklar karşılığında; daha önce kamu kurum ve kuruluşlarında alt işveren işçisi olarak çalıştığı dönemlere ilişkin olarak iş sözleşmelerinden dolayı herhangi bir hak ve alacak talebinde bulunmayacağını ve bu haklardan feragat ettiğini kabul ve beyan ettiğine” yönelik Sulh Sözleşmesi imzalandığı anlaşılmaktadır. Bu sözleşme taraflar yönünden bağlayıcı olup davacının kadroya geçiş tarihi olan 02.04.2018 öncesine ilişkin gerek bireysel gerek TİS'den kaynaklanan alacaklar bakımından davalı İdarenin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığı kabul edilmelidir. Mahkemece, davacının 02.04.2018 tarihinden önceki döneme ilişkin yol ve yemek alacaklarının hüküm altına alınması isabetsiz olup kararın öncelikle bu sebeple bozulması gerekmiştir.
3-Taraflar arasındaki bir diğer uyuşmazlık davacının kadroya geçiş tarihinden sonraki döneme ilişkin yol ve yemek ücreti alacağı bulunup bulunmadığı konusundadır.
Somut olayda davacı vekili, kadroya geçişten önce son olarak 2016 yılının Haziran ayında işverence yol ve yemek ücreti ödendiğini, bu tarihten sonraki dönem için herhangi bir ödeme yapılmadığını ileri sürerek yol ve yemek ücreti alacaklarının davalı İdareden tahsilini istemiş; Mahkemece davacının 2016 Temmuz-2020 Eylül dönemine isabet eden alacakları hüküm altına alınmıştır. Bozma kararının 2 nci bendinde de vurgulandığı gibi, davacının 02.04.2018 tarihinden önceki döneme ilişkin talebi yönünden davalı İdarenin herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Ancak kadroya geçiş tarihinden sonraki döneme ilişkin taleplerle ilgili bir değerlendirme yapılabilmesi için öncelikle, davacının 375 sayılı KHK kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçişten önceki dönemde alt işverenin taraf olduğu ve geçişten sonra da yürürlük süresi devam eden bir TİS'den yararlanıp yararlanmadığı belirlenmelidir. Davacı vekili, daha önce yol ve yemek yardımı ödendiği halde bu ödemenin 2016 yılının Haziran ayından sonra kesildiğini beyan etmekle yetinmiş, Mahkemece bu ödemenin hukuki dayanağı yahut hangi sebeple kesildiği noktasında bir değerlendirme yapılmadan talebin kabulüne karar verilmiştir. Eksik inceleme ile hüküm kurulması hatalı olup, öncelikle 2016 yılının Haziran ayından önceki ödemelerin dayanağı belirlenmeli, uyuşmazlık konusu dönemde alt işverenin taraf olduğu TİS olup olmadığı yönünde araştırma yapıldıktan sonra, varsa davacının yürürlük süresi içinde TİS'den yararlanıp yararlanamayacağı belirlenmelidir.
Ayrıca belirtmek gerekir ki; kadroya geçiş işlemleri tamamlanan işçilere idarelerce 31.10.2020 tarihine kadar uygulanacak olan “375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 23. Maddesi Uyarınca İdarelerce Sürekli İşçi Kadrolarına Geçirilen İşçilerin Ücret ile Diğer Mali ve Sosyal Haklarının Belirlenmesinde Esas Alınacak Toplu İş Sözleşmesi Hükümleri” Yüksek Hakem Kurulunca karara bağlanmıştır. Sürekli işçi kadrosuna geçen işçilerin bu TİS'den yararlandırılması esastır. Ancak, 02.04.2018 tarihinde sürekli işçi kadrosuna geçen sendikalı bir işçinin geçiş esnasında yararlanmakta olduğu alt işverenin taraf olduğu bir TİS varsa, bu TİS'den, sözleşmenin sona erme tarihine tarihine kadar yararlandırılması; bu sözleşmenin süresinin sona ermesinden sonra 31.10.2020 tarihine kadar uygulanacak olan “375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin geçici 23 üncü maddesi Uyarınca İdarelerce Sürekli İşçi Kadrolarına Geçirilen İşçilerin Ücret ile Diğer Mali ve Sosyal Haklarının Belirlenmesinde Esas Alınacak Toplu İş Sözleşmesi Hükümlerinin” uygulanması gerekir Dairemizin 15.09.2021 tarih 2021/7872 esas 2021/11921 karar; 25.10.2021 tarih 2021/10561 esas 2021/14873 karar sayılı kararları).
Mahkemece açıklanan ilke ve esaslar dikkate alınmadan, yetersiz bilirkişi raporuna itibar edilerek eksik inceleme ile sonuca gidilmesi hatalıdır.
4-Taraflar arasında arabuluculuk son tutanak tarihi ile dava tarihi arasındaki döneme ilişkin alacaklar yönünden dava şartının gerçekleşip gerçekleşmediği uyuşmazlık konusudur.
7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 3 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca; Kanuna, bireysel veya TİS'e dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak düzenlenmiş olup, maddenin ikinci fıkrasında ise; "Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir." denilmiştir.
Somut olayda; davacı vekili fark ücret, fark ilave tediye, fark ikramiye, yol ve yemek ücreti alacakları yönünden arabulucuya başvurmuş, sürecin anlaşamama ile sonuçlanması üzerine 10.08.2020 tarihli son tutanak dava dilekçesine eklenerek 09.09.2020 tarihinde dava açılmıştır. Mahkemece her ne kadar taleple bağlı kalınarak hüküm kurulmuş ise de hükme esas alınan bilirkişi raporundaki hesaplamalar Eylül 2020 dönemini de kapsayacak şekilde yapılmıştır. Oysa arabuluculuk faaliyetinin, tarafların anlaşamadığına ilişkin son tutanak tarihinden önce muaccel olan alacaklar için gerçekleştirildiği kabul edilmelidir.
Arabuluculuk son tutanak tarihi olan 10.08.2020 tarihinden sonraki döneme ilişkin alacaklar bakımından arabuluculuk dava şartı yerine getirilmemiştir. Bu dönem yönünden davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerekir iken yazılı şekilde hüküm kurulması yerinde değildir.
Sonuç:
Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 26.04.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.