20. Hukuk Dairesi 2018/2805 E. , 2018/4403 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği Yüreğil köyünde bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek Medeni Kanunun713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir.
Mahkemece davacının davasının kabulüne, dava konusu ... ilçesi, ... köyü, Killik mevkiinde bulunan, doğusu köyiçinden gelen ve domuzalanına giden yol, batısı ...’e ait ev ve müştemilatı, ... köyiçinden gelen yol, güneyi...’a ait taşınmazlarla çevrili, ev ve müştemilatından ibaret, 8.012,68 m2 miktarlı taşınmazın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, teknik bilirkişi Seydi Kırca’nın 15.11.1999 tarihli rapor ve krokisinin karar eklenmesine karar verilmiş, hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TMK’nın 713. maddesi uyarınca açılan tapusuz taşınmazın tesciline yöneliktir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde ... kadastrosu dava ve karar tarihinden sonra 2005 yılında 3402 sayılı Kanunun .... maddesi hükmüne göre yapılmıştır.
Mahkemece verilen karar usul ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; eldeki dava TMK’nın 713. maddesine istinaden tapuda kayıtlı olmayan taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla iktisabına yönelik olarak açılan tescil davası olup, dosya kapsamından çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede arazi kadastrosunun ne zaman yapıldığı ve taşınmazın kadastroda ne gibi bir işleme tabi tutulduğu anlaşılamadığından bu yönde araştırma yapılması için Dairenin 02/02/2017 tarih 2015/10830-2017/749 E.K. sayılı kararı ile dosya yerel mahkemeye iade edilmiş ve iade sonrası Kadastro Müdürülüğünün verdiği cevab-ı yazı uyarınca, yörede dava ve karar tarihlerinden sonra kadastro çalışmalarının başladığı ve ....01.2006 tarihinde kesinleştiği, eldeki davaya konu yerin kesinleşen bu çalışmalarda 102 ada 19 parsel numarası altında ... isimli dava dışı bir şahıs adına tespit ve tapuya tescil edildiği, 2015 yılında yapılan ifraz işlemi ile de taşınmazın 102 ada 254, 255, 256, 257 ve 258 sayılı parsellere ayrıldığı bilgisi verilmiştir. Bu bilgi kapsamında çekişmeli taşınmazın dava tarihinden sonra yapılan kadastro çalışmaları sırasında ada-parsel numarası alıp almadığı, bahse konu 102 ada 19 sayılı parselin eldeki davaya konu yerle aynı olup olmadığının bilirkişi marifetiyle kesin olarak saptanması gerekmektedir. Zira, söz konusu yazı içeriğinin doğru olduğu tespit edilirse, çekişmeli taşınmazın tespitinin 2006 yılında yapıldığı, eldeki davanın ise 1992 yılında açıldığı dikkate alındığında, kadastro tespiti yapıldığı tarihte çekişmeli taşınmaz hakkında derdest dava olduğundan 3402 sayılı Kanunun 5. maddesi uyarınca kadastro tutanağının malik hanesi açık olarak tutulması ve taşınmaz kadastro tutanağında davalı olduğu açıklanarak taşınmaz hakkındaki dava dosyasının kadastro mahkemesine devredilmiş olması gerekmektedir. Kadastro mahkemesinin görevi, kadastro tutanağının tanzimi tarihinden tutanağın kesinleşmesine kadar geçecek zaman içindeki itiraz ve davalar için sözkonusudur.
Bu nedenle öncelikle mahkemece 102 ada 19 sayılı parselin kadastro tespit tutanağı, davalı ise dava dosyası, itirazsız veya hükmen kesinleşmiş ise bu yollarla oluşan tapu kaydı, ifraz görmüş ise ifraz edilen parsellere ilişkin güncel tapu kaydı ile taşınmazı komşularıyla birlikte gösterir şekilde geniş kadastro paftası ilgili birimden temin edildikten sonra bir fen elemanı aracılığıyla mahallinde keşif yapılmalı ve fen bilirkişiden, temyize konu eldeki dosyada hükme esas alınan fen bilirkişinin çizdiği kroki doğrultusunda davaya konu yer ile 102 ada 19 sayılı parselin aynı yer olup olmadığı yönünde duraksamaya yer olmayacak şekilde rapor tanzim etmesi istenmeli, böylesine yapılacak bir araştırma sonucu şayet her iki taşınmazın aynı yer olduğu sonucuna varılırsa, yukarda açıklandığı üzere dava tarihinden sonra yapılan kadastro çalışmaları sırasında davalı bulunan taşınmazın kadastro tutanağının malik hanesi açık bırakılmak suretiyle davalı olduğu belirtilerek 3402 sayılı Kadastro Kanununun 5. maddesi gereğince kadastro mahkemesine devredilmesi gerekmekte olup, bu işlemin yapılmayıp taşınmazın tespitinin kesinleştirilmesi ve tapu kaydının oluşturulması hukuken önem arz etmeyeceğinden, taşınmazın tapu kaydı davalı hale getirtilmeli, tespit ve kayıt maliki bulunan kişi de davaya dahil edilerek eldeki davaya bakmakla görevli mahkemenin Kadastro Mahkemesi olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmelidir. Aksi takdirde, yani çekişmeli taşınmazın kadastroda herhangi bir işleme tabi olmadığı sonucuna ulaşılırsa bu kez işin esasına girilip ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan gerekçelerle davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 05/06/2018 gününde oy birliği ile karar verildi.