Esas No: 2022/4241
Karar No: 2022/5304
Karar Tarihi: 26.04.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/4241 Esas 2022/5304 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/4241 E. , 2022/5304 K."İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 9. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 3. İş Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 11.01.1994 tarihinde davalı Belediyeye ait işyerinde çalışırken 28.07.2016 tarihinde emeklilik dilekçesi vererek işten ayrılmak istediğini, emeklilik işlemlerinin yapıldığı düşüncesiyle çalışmaya devam ederken 22.11.2016 tarihinde 677 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında işten çıkarıldığını öğrendiğini, kıdem tazminatı talebinin reddedildiğini, hak ve alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücretinin davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının işçi olarak idare bünyesinde çalışırken 677 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında işten çıkarıldığını, ... 2. İş Mahkemesinin 2016/332 Esas sayılı dosyasında açtığı işe iade davasının reddedildiğini ancak ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf incelemesinde kararı kaldırarak dosyanın Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonuna gönderilmesi gerektiğini belirttiğini, ilgili komisyonda başvurunun reddine karar verildiğini, kararın iptali istemli ... 20. İdare Mahkemesi'nin 2018/6178 Esas sayılı dosyasında iptal isteminin reddedildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, toplanan kanıtlar ve davacı vekili tarafından dosyaya ibraz edilen uzman görüşündeki hesaplamalara dayanılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf başvurusu :
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz başvurusu :
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, taraflar arasındaki sözleşmeye, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının iş sözleşmesinin kıdem ve ihbar tazminatını hak edecek şekilde sona erip ermediği noktasında toplanmaktadır.
Ceza mahkemesi kararlarının hukuk mahkemesine (davasına) etkisi, hukukumuzda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 74 üncü maddesinde düzenlenmiş olup; hukuk hâkimi, ceza mahkemesinin kesinleşmiş kararları karşısında ilke olarak bağımsız kılınmıştır.
Bu ilke, ceza kurallarının kamu yararı yönünden bir yasağın yaptırımını; aynı uyuşmazlığı kapsamına alan hukuk kurallarının ise kişi ilişkilerinin Medeni Hukuk alanında düzenlenmesi ve özellikle tazmin koşullarını öngörmesi esasına dayanmaktadır.
6098 sayılı TBK’nın 74 üncü maddesine göre “Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.”
Bu açık hüküm karşısında, ceza mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hâkimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır.
Diğer taraftan, işçinin iş sözleşmesinin haklı nedenle feshine neden olabilecek emareler ortaya çıktıktan sonra işverence başlatılan fesih prosedürünü etkisiz kılmak veya boşa çıkarmak için işçinin öne geçen fesih hakkını kullanıp kullanamayacağı değerlendirilmelidir. İşçinin sözü edilen öne geçen (takaddüm eden) fesih hakkını kullanabilmesi için fesih nedeninin işverenden kaynaklanması gerekir. Örneğin işçinin ödenmeyen ücretleri sebebiyle 4857 sayılı İş Kanunu'nun 24/II-e maddesine göre derhal fesih hakkı her zaman mevcut olup, işveren haklı fesih nedenleri oluştuktan sonra ve henüz işveren feshi gerçekleşmediği bir aşamada işçinin öne geçen fesih hakkını kullanması mümkündür. Yine işçinin sigorta primlerinin hiç ya da gerçek ücretten yatırılmaması aynı Kanun'un 24/II-f maddesine göre öne geçen haklı fesih nedeni olabilir.
İşveren açısından haklı fesih nedenlerinin oluşmasından sonra salt fesih prosedürünü etkisiz kılmak için işçinin kendisinden kaynaklanan derhal fesih nedenlerine dayanması mümkün olmaz. Örneğin bu aşamada yaş hariç emeklilik kriterlerini haiz olduğu için veya yaşlılık aylığı alabilmek için işçinin iş sözleşmesini sona erdirmesinde hakkın kötüye kullanımından söz edilir. Zira işveren tarafından haklı feshi yönünden gerekli iç denetimi yapması, işçiden savunma alması veya varsa disiplin kurulu kararı oluşumu, feshe konu olayların feshe yetkili makama ulaşması aşamalarında işçinin fesih hakkını kullanması, kötüniyetli olarak değerlendirilebilecektir.
Yukarıda sayılan koşullar altında davacı yaş hariç emeklilik koşullarını tamamlaması nedenine dayanan istifasının salt yasal hakkın kullanımı olduğunu ileri süremez ve davacının bu davranışı peşinen iyi niyetli bir davranış olarak kabul edilemez.
Somut uyuşmazlıkta, davacı vekili müvekkilinin 28.07.2016 tarihinde emeklilik dilekçesi vererek işten ayrılmak istediğini, emeklilik işlemlerinin yapıldığı düşüncesiyle çalışmaya devam ederken 22/11/2016 tarihinde 677 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında işten çıkarıldığını iddia etmiş, davalı vekili ise davacının iş sözleşmesinin 22.11.2016 tarihli 677 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye ekli 4 sayılı listede ismi yer aldığından başkaca hiçbir işleme gerek kalmaksızın feshedildiğini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi tarafından; davacı hakkında “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan cezalandırılması talebiyle açılan kamu davasında ... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 07.05.2019 tarihli ve 2018/129 Esas, 2019/123 Karar sayılı kararı ile davacının beraatine karar verildiği, kararın istinaf edilmesi üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin 25.11.2020 tarihli ve 2019/1499 Esas, 2020/1262 Karar sayılı kararı ile temyiz yolu açık olmak üzere istinaf talebinin reddine karar verildiği ve temyiz yoluna başvurulmaması üzerine de beraat kararının 06.01.2021 tarihinde kesinleştiği;iş sözleşmesinin feshi işleminin haklı sebebe dayanmadığının kesinleşmiş yargı kararıyla sübut bulduğu gerekçesiyle davacının kıdem ve tazminatına hak kazandığı sonucuna varılmıştır. Söz konusu kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından benzer gerekçeyle istinaf talebinin esastan reddine dair hüküm kurulmuştur.
Dosya kapsamında mevcut belge ve bilgiler incelendiğinde; davacının 28.07.2016 tarihinde prim süresi dolduğundan emeklilik süresini beklemek kaydıyla işten ayrılmak istediğine ilişkin dilekçeyi davalı işverene verdiği, 10.08.2016 tarihinde açığa alındığı ve iş sözleşmesinin 22.11.2016 tarihli 677 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye ekli 4 sayılı listede ismi yer aldığından başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın feshedildiği, davacının “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan mevcut ceza yargılaması haricinde ... 2. İş Mahkemesinin 2016/332 Esas sayılı dosyası ile işe iade talebinde bulunduğu, yapılan yargılama sonucunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verildiği, anılan karara karşı davacı tarafın istinaf kanun yoluna başvurması üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi’nin 23.11.2017 tarihli kararı ile 690 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 56 ncı maddesi ile değişik 685 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 1. maddesi gereği dosyanın Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu’na gönderilmesi yönünden karar verilmek üzere İlk Derece Mahkemesine iade edildiği anlaşılmaktadır. Dosyanın İlk Derece Mahkemesince Olağanüstü Hal İşlemleri Komisyonuna gönderilmesinden sonra Komisyonun 15/5/2018 tarihli ve 2018/16913 sayılı kararı ile başvurunun reddine karar verilmiş, söz konusu kararın iptali talebiyle açılan davada ... 20. İdare Mahkemesinin 10.01.2020 tarih, 2018/6178 Esas ve 2020/27 Karar sayılı kararı ile reddedilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin temyize konu işçilik alacaklarına ilişkin gerekçesine dayanak teşkil eden ... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/129 Esas 2019/123 Karar sayılı kararında; davacının sosyal medya hesaplarında yapılan incelemede örgütle irtibatlı internet sitelerini takip ettiği, (özellikle örgütle irtibatlı yayın organlarından olan Küre TV linkini, Türkçe olimpiyatları ile ilgili linkini) ayrıca tweeter hesabında örgüt üyeliğinden yakalamalı olarak aranan Hakan Şükür ile ilgili ve örgüt lideri Fetullah Gülen ile ilgili bugün gazetesi haberlerini paylaştığı, yine örgütle irtibatlı sitelerden olan F. Gülen Samanyolu Haber, Mefkure FM ve örgütle bağlantılı kişilerden olan Ekrem Dumanlı'yı takip ettiği yönünde tespitlere yer verilmiş ancak silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden davacının beraatine karar verilmiştir. Yine ... 20. İdare Mahkemesinin 10/01/2020 tarih, 2018/6178 Esas ve 2020/27 Karar sayılı kararının davacının FETÖ/PDY silahlı terör örgütüyle irtibat veya iltisakının olup olmadığı hususunun değerlendirildiği ilgili bölümünde Ağır Ceza Mahkemesi kararında yer verilen delillere ek olarak; davacının örgüte iltisaklı Bank Asya isimli banka hesabındaki mevduatında 2014 yılından itibaren artış meydana getirdiği, kurumu tarafından hakkında başlatılan soruşturma sonucunda düzenlenen 10/08/2016 tarihli soruşturma raporunda FETÖ/PDY terör örgütü tarafından düzenlenen toplantılara katıldığının belirtildiği, bu verilerin yanı sıra örgüte müzahir yayın organına muhtelif ödemelerde bulunduğu, örgüte müzahir okulda veli kaydının olduğu ve örgüte müzahir kuruma ödeme bilgisinin bulunduğu şeklindeki tespitlere yer verilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibat ve iltisakının mevcudiyeti ve prim süresi dolduğundan emeklilik süresini beklemek kaydıyla işten ayrılmak istediğine ilişkin dilekçeyi 15 Temmuz 2016 tarihindeki darbe teşebbüsünden kısa bir süre sonra 28.07.2016 tarihinde davalı işverene vermesi nedeniyle, söz konusu dilekçe yasal hakkın kullanımı olarak değerlendirilemeyeceği gibi iyiniyetli bir davranış olarak da kabul edilemeyecektir. Ayrıca dilekçenin davalı işverene sunulmasından sonra davacının çalışmasının bir süre daha devam ettiği de anlaşıldığından söz konusu dilekçeye fesih yönünden hukuki değer atfedilmesi mümkün değildir. Diğer taraftan Ağır Ceza Mahkemesi kararında yer verilen deliller silahlı terör örgütüne üye olmak suçu yönünden yeterli görülmemişse de, gerek ceza yargılamasında elde edilen delillerin gerekse idari davada yapılan tespitlerin davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibat ve iltisakı olduğuna ilişkin yeterli mahiyet arzettiği anlaşılmaktadır. Bu itibarla ve davacının iş sözleşmesinin başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın feshine dayanak oluşturan 22.11.2016 tarihli 677 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 1. maddesinin 2. fıkrasındaki terör örgütlerine irtibat ve iltisakı nedeniyle kamu görevinden çıkarılan kişilerin bir daha kamu hizmetinde istihdam edilemeyeceği şeklindeki düzenleme, Olağanüstü Hal İşlemleri Komisyonu’nun 15/5/2018 tarih ve 2018/16913 sayılı davacının başvurusunun reddine ilişkin kararı ve söz konusu kararın iptali talebiyle açılan davada ... 20. İdare Mahkemesinin 10.01.2020 tarih, 2018/6178 Esas ve 2020/27 Karar sayılı kararı birlikte değerlendirildiğinde; davacının iş sözleşmesinin haklı sebeple feshedildiği sonucuna varılmalıdır. Bu nedenlerle davacının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 26.04.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.