15. Hukuk Dairesi 2015/5950 E. , 2016/1763 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde taraf vekilleri yapılan tebligata rağmen gelmediklerinden incelemenin evrak üzerinden yapılmasına karar verildikten ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan sonra dosyadaki kağıtlar okundu işin gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan hukuki ilişkide işin devamı sırasında vefat eden yüklenicinin mirasçılarınca açılan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup, mahkemece davanın ıslah edilen kısımla birlikte kabulüne dair verilen karar, davalı iş sahibi vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle ceza dosyasında ölüm olayı ile iş sahibinin eylemi arasında illiyet bağı bulunduğu kabulüne ulaşılmış ve bu hususun kesinleşmiş olmasına göre davalı iş sahibi vekilinin yerinde bulunmayan ve aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Müteveffa yüklenici ile davalı iş sahibi arasında 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi ilişkisi bulunduğu taraflar ve mahkemenin kabulündedir. Eser sözleşmelerinde yüklenici, yaptığı işin uzmanı olup, sonucun gerçekleşmesini taahhüt eder. İş sahibinden talimat almaz, ona karşı bağımsızdır. Yanında işçi çalıştırıyorsa işçisine karşı da işveren durumundadır. Dolayısıyla eser sözleşmelerinde yüklenici, işçi sağlığı ve iş güvenliği mevzuatına göre iş yerinde tüm tedbirleri almak ve bu konuda denetimi sağlamak yükümlülüğü altındadır. İş sahibinin ise, böyle bir yükümlülüğü yoktur. İş sahibi, ancak hile veya ağır kusuru durumunda sorumludur. (Emsal Karar: Dairemizden verilen ....tarih, ... Esas ve ... Karar sayılı ilâm)
Somut olayda, mahkemece hükme esas alınan bilirkişiler kurulu raporunda müteveffa ile iş sahibi arasında kusur paylaşımı yapılırken, eser sözleşmesine ilişkin mevzuat hükümleri değil, İş Sağlığı ve Güvenliği Tüzüğü hükümleri esas alınmıştır. Bu yönüyle, yukarıda gösterilen esasları değerlendirmeden verilen ve mahkemece hükme esas alınan rapor, hüküm kurmaya elverişli kabul edilemez. Diğer taraftan, davacı yüklenici mirasçılarının alacağının kaynağı haksız fiil ya da sebepsiz zenginleşme değil, sözleşmedir. Sözleşmeden kaynaklanan alacaklar nedeniyle faiz istenebilmesi için borçlunun temerrüde düşürülmesi ya da borcun kesin vadeye bağlı olması zorunludur. Sözleşme tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 101/I ve karar tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 117/1. maddeleri uyarınca muaccel bir borcun alacaklısı tarafından bir ihtarname ile temerrüde düşürülmeyen borçludan faiz istenemez.
Dosya kapsamında, davacılar tarafından davalı iş sahibine ihtarname gönderilerek iş sahibinin temerrüde düşürüldüğüne ilişkin bir belge olmadığı gibi alacak kesin vadeye de bağlanmamış olduğundan, mahkemece dava dilekçesinde talep edilen alacağa dava tarihinden, bu miktarı aşan alacağa ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, olay tarihinden itibaren faize hükmedilmiş olması, kabul şekli bakımından doğru olmamıştır.
Mahkemece yapılacak iş; ceza dava dosyasında her halde iş sahibine kusur verildiği gözetilmek suretiyle, konusunda uzman bilirkişilerden davacılar miras bırakanı yüklenici ile davalı iş sahibi arasında eser sözleşmesi ilişkisi bulunduğundan, bu hukuki duruma uygun bir kusur belirlemesine ilişkin rapor almak, belirlenen kusur durumuna göre tazminat tutarını hesaplamak ve bu bedele yukarıda gösterilen esaslar dahilinde faiz yürütmekten ibarettir.
Kararın açıklanan nedenlerle bozulması gerekir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalı iş sahibi vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca kabulüyle hükmün davalı iş sahibi yararına BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilmediğinden davalı iş sahibi yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 21.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.