Esas No: 2022/1641
Karar No: 2022/5365
Karar Tarihi: 27.04.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/1641 Esas 2022/5365 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davalı işyerinde plasiyer olarak çalışan davacı, iş sözleşmesini emeklilik nedeniyle haklı nedenle feshettiği için kıdem tazminatı farkı olarak 30.000 TL ödeme almadığını ve fazla mesai ücreti alacağı ile kullandırılmayan yıllık izin ücreti alacağı olduğunu iddia ederek davalıdan alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etti. Mahkeme, davanın kısmen kabulüne karar verdi ancak bu karar Yargıtay tarafından bozuldu. Yargıtay bozma kararına uymuş olan yerel mahkeme, zamanaşımı göz önüne alınarak yapılan hesaplamaya göre davacının fazla mesai ücreti alacağının hüküm altına alınması davacı lehine oluşan usuli kazanılmış hakkın ihlali niteliğinde olduğu için bu husus bozmayı gerektirdi. Ayrıca, Mahkeme tarafından bozmadan sonra verilen kararda her bir taleple ilgili olarak Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297 nci maddesine uygun şekilde yeniden hüküm kurulması gerektiği belirtildi.
Kanun Maddeleri: Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297 nci maddesi.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı işyerinde 5 Kasım 2004 tarihinden itibaren plasiyer sıfatıyla çalışmaya başladığını, 15 Nisan 2014 tarihinde emeklilik nedeniyle iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini, davalının kıdem tazminatı farkı olarak 30.000,00 TL ödeme yaptığını, müvekkilinin haftanın 6 günü 04:45-16:00 saatleri arasında çalıştığını, bu çalışma saatlerinin haricinde de çalıştırıldığı halde fazla çalışma alacağının ödenmediğini, ücretli yıllık izin haklarından 54 günü kaldığını ve kullandırılmadığını, sözleşmesinin feshedilmesine rağmen karşılığının ödenmediğini, müvekkilinin davalı işverenlikte 3.486,00 TL net ücretinin olduğunu, işverenlikçe servisin karşılandığını ve multinet yemek çekinin verildiğini, işveren iadeli taahhütlü ihtarname gönderildiğini buna rağmen alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, fazla mesai ücreti alacağı ve yıllık izin ücreti alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Bozma İlamı ve Mahkeme Kararının Özeti :
Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 06.05.2019 tarih ve 2016/12731 Esas, 2019/9791 karar sayılı ilamı ile; "...Somut olayda, dosya kapsamından, davacının sabit ücret + satışa bağlı prim usulü ile çalıştığı anlaşılmaktadır. Davacının fazla mesai alacağı ise, bilirkişi tarafından, davacının 01.08.2012 dönemi öncesi için, 04:45- 16:00 saatleri arasında çalıştığı ve 2 saat 15 dakika ara dinlenmenin mahsubu ile haftada 9 saat fazla mesai yaptığı kabul edilerek ancak ayın 4 haftadan fazla olması nedeni ile ayda 4,1 hafta için 9 saat üzerinden aylık 37 saat üzerinden hesaplanmıştır. Bu hesap yapılırken de, davacının çalışma saatin 45/54'ünün mesaisinin içinde, 9/54 saatinin ise fazla çalışma döneminde olduğu, bunun da davacının ücretinin % 25'ine takabül ettiği kabul edilmiştir. Yine bilirkişi tarafından 01.08.2012 sonrasında, davacının maaş bordrolarında prim ödemesi görüldüğü için, fazla mesai fark hesabı yapmış ancak bu hesaplamanın nasıl yapıldığı denetlenememiştir. Mahkemece denetime elverişli olmayan bilirkişi raporuna göre hüküm kurulması hatalı olmuştur.
Mahkemece yapılacak iş, davacının sabit maaş + satışa bağlı prim yolu ile çalışması sebebiyle, temel ücretin, garanti ücret kısmı ile prim kısmı birbirinden ayrılarak; prim üzerinden hesaplanacak fazla çalışma ücretinde sadece zam nispeti üzerinden (0,5 çarpanıyla); garanti ücret üzerinden hesaplanacak fazla çalışma ücreti kısmında ise (1,5 çarpanıyla) hesaplama yapılması için yeni bir bilirkişiden rapor almaktır. Ayrıca, dinlenen davacı tanıklarından ...'nın davalı işverene karşı davasının bulunması nedeniyle, sadece diğer davacı tanığı ...ın davacı ile çalışma dönemi ile sınırlı olarak fazla mesai alacağı hesabı yapılmalıdır. Anılan yönler gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle bozulmuş olup Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamakla birlikte, bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Yargıtayın vermiş olduğu bozma kararına uymuş olan yerel mahkeme, bozma kararı doğrultusunda inceleme yapmak ve hüküm kurmak zorundadır. Bozmaya uyulmakla bozma lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak doğmuş olur. Hükmün bir kısmının bozma kapsamı dışında bırakılmasının amacı, bu kısımların doğru olduğunu belirlemek, bozmanın sınırlarını çizmek ve bu şekilde usuli kazanılmış hakları oluşturup, korumaktır. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur.
Dosya içeriğine göre, bozmadan önce davacının fazla mesai ücreti alacağı zamanaşımı göz önüne alınmaksızın hesaplanmış olup bu konuda bozma yapılmamasına rağmen bozmadan sonra mahkemece zamanaşımı göz önüne alınarak yapılan hesaplamaya göre davacının fazla mesai ücreti alacağının hüküm altına alınması davacı lehine oluşan usuli kazanılmış hakkın ihlali niteliğindedir. Bu husus bozmayı gerektirmiştir.
3-6100 sayılı Kanun'un 297 nci maddesine göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 10/10/2012 tarihli ve 2012/9-851 Esas, 2012/705 Karar sayılı kararında özetle, Yargıtay bozma ilamından sonra yapılan yargılama sonucunda verilecek kararlarda, bozma konusu yapılmasa da her bir taleple ilgili olarak yeniden ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiği belirtilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, Mahkeme tarafından bozma sonrası yapılan yargılama sonucunda, "Davacının kıdem ve yıllık izin taleplerine yönelik alacak kalemleri bozma dışı bırakıldığından bunlar hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına,” şeklinde karar verilmesi, yukarıda özetlenen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun kararına ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297 nci maddesine aykırıdır.
Mahkeme tarafından bozmadan sonra verilecek kararda bozma kapsamı dışında kalsın ya da kalmasın her bir taleple ilgili olarak Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297 nci maddesine uygun şekilde yeniden hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 27.04.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.