Esas No: 2022/4661
Karar No: 2022/5408
Karar Tarihi: 27.04.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/4661 Esas 2022/5408 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, davalı Bakanlık tarafından veri işlem ve hizmetlerinin ihale ile müvekkilinin çalıştığı dava dışı şirketlere verildiği hastanede veri kaydı elemanı olarak çalıştığını ve 2011 yılı Ocak ayında ücretinde rızası olmadan düşürülmeye maruz kaldığını ileri sürerek fark ücret alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etti. Davalı, davacının çalıştığı şirketin işçisi olduğunu, üst işveren alt işveren ilişkisi ile davacıyla aralarında bir iş sözleşmesi olmadığını ve yüklenici firmanın tüm işçi haklarından sorumlu olduğunu savundu.
Mahkeme, davanın kısmen kabulüne karar vererek taraflar arasındaki ücret artışına ilişkin sözleşme varsa sunulması istendi ancak cevap verilmediği için karar tesis edildi. Ancak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, direnme kararının usulün öngördüğü ve denetime olanak sağlayacak nitelikte olmadığı gerekçesiyle bozulmasına karar verdi. Daha sonra konuya ilişkin kesinleşmiş emsal dava dosyalarının getirilmesi ve yeniden bilirkişi incelemesi yapılması istendi.
4857 Sayılı İş Kanunu'nun 22. maddesi, işçinin rızası olmadan ücrette indirim yapılamayacağını belirtmektedir. Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrası ve 6100 sayılı HMK'nın 297. madd
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 01.06.2005 tarihinden itibaren davalı ... Bakanlığına bağlı ... ... Üniversitesi ... Eğitim ve Araştırma Hastanesinden ihale ile bilgi işlem ve veri hizmetleri alan dava dışı şirketler nezdinde veri kayıt elemanı olarak çalıştığını, müvekkilinin Sağlık İşçileri Sendikasına üye olduğunu ve sendika vekiline adına dava açması ve muvafakatname ile yetki belgesi verdiğini, asıl işveren alt işveren ilişkisinde alt işverenin işçilerine iş yeri ile ilgili sözlemesinden veya alt işverinin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumlu olduğunu, davalı Bakanlığın ihale ile hastanenin işlerini verdiği şirketin çalıştırdığı işçilerden müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu, davacının 2011 yılı Ocak ayındaki ücretinin rızası dışında düşürüldüğünü, aynı konuda Bakanlığa bağlı çeşitli hastanelerde çalışan işçiler tarafından dava açıldığını, söz konusu davalarda fark ücretlerin ödenmesine karar verildiğini ve kararların kesinleşmiş olduğunu ileri sürerek fark ücret alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının, ... ... Üniversitesi ... Eğitim ve Araştırma Hastanesine hizmet alım sözleşmesi ile iş yapan dava dışı şirketlerin çalışanı olduğunu, davanın öncelikle husumet yönünden reddinin gerektiğini, davacı ile müvekkili arasında bir iş akdi olmadığını, müvekkilinin ihale makamı olup yüklenici firmalarla üst işveren alt işveren ilişkisi olmadığını, davacının alacak ve haklarından yüklenici firmaların sorumlu olduğunu, yüklenici firmalar ile aralarında yaptıkları sözleşmede tüm işçilerin özlük ve alacak haklarının yükleniciye ait olduğun beyanla davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararın Özeti:
Mahkemece davanın kabulü hakkındaki 06.03.2014 tarihli ilk karar, davalı vekilinin temyiz başvurusu üzerine Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 10.09.2015 gün ve 2014/13830 Esas 2015/24620 Karar sayılı kararı ile “Somut olayda, davacının ücretinde azalma olduğu uyuşmazlık konusu değilse de, ücret farkı talep edilen dönemlere ilişkin davacı ile alt işverenler arasında imzalanan iş sözleşmeleri dosyada bulunmamaktadır. 4857 sayılı Kanun'un 22. maddesi uyarınca işçinin rızası olmadan ücrette indirim yapılamayacağı dikkate alındığında, bu belgeler olmadan, ücretin düşürülmesinin davacının rızası ile olup olmadığı hususu denetlenememektedir. Bu durumda, mahkemece, anılan dönemlere ilişkin sözleşmeler getirtilerek, sözleşmelerde ücrete ilişkin bir hüküm bulunup bulunmadığı ve ücretin davacının rızası ile düşürülüp düşürülmediği incelenerek, ücrete ilişkin düzenleme varsa, işçinin de imzası bulunuyorsa, imzanın inkar edilmemesi veya irade sakatlığı ile alındığının ispat edilememesi halinde, ücret değişikliğinin işçi tarafından yazılı olarak kabulü nedeniyle talebin reddine, yoksa ücret alacağı farkı olduğunun kabulüne karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.
Öte yandan, hükme esas teşkil eden bilirkişi raporunda, davacının fark ücret alacağı, uyuşmazlık konusu dönemlerde asgari ücrete yapılan artış oranları uyarlanarak zamlı şekilde belirlenen ücrete göre hesaplanmış ise de, taraflar arasında ücrete asgari ücret artış oranında zam yapılacağına ilişkin bir sözleşme hükmü veya işyeri uygulaması bulunduğu iddia ve ispat edilememiştir. Kaldı ki, işverenin işçi ücretlerini karşılıklı anlaşma dışında düşüremeyeceği gibi, ücretlere zam yapma zorunluluğu da bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, işçinin ücretin düşürülmesinden önceki son ücreti esas alınarak, bu ücret ile ödenen ücret miktarları arasındaki farklar tespit edilerek, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile, ücrette meydana gelebilecek artış oranı da hesaplamaya dahil edilerek belirlenen miktara hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.…” gerekçeleriyle bozma kararı verilmiştir.
Direnme Kararı:
... 38. İş Mahkemesinin 27.01.2016 gün ve 2016/819 Esas 2016/6 Karar sayılı kararı ile bozma öncesi kararda bildirilen gerekçeye yer verildikten sonra emsal kararın daha önce onandığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu Kararı:
Mahkemenin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde davalı vekilince temyiz yoluna başvurulmuştur. Hukuk Genel Kurulunun 11.11.2020 tarihli ve 2019/796 Esas, 2020/871 Karar sayılı kararı ile, direnme kararının, usulün öngördüğü ve denetime olanak sağlayacak nitelikte olmadığı, bozma sebeplerinin neden doğru bulunmadığı, hangi sebeplerle direnildiğine ilişkin herhangi bir gerekçeye yer verilmediği dolayısıyla Anayasanın ve Kanunun aradığı anlamda gerekçe içerdiğinden söz edilemeyeceği, mahkemece özellikle Anayasa’nın 141. maddesinin üçüncü fıkrası ile 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesi gözetilerek ve özellikle bozma kararında yer verilen bozma gerekçelerine karşı, direnmenin gerekçesini de (gerekirse yeni bir hüküm oluşturmayacak şekilde yasal sınırlarda genişletilerek) açıkça kaleme alarak kararda gösterilmesi geerktiği belirtilerek direnme kararının değişik gerekçelerle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar:
Mahkemenin 18.01.2021 gün ve 2021/492 Esas ve 2022/15 Karar sayılı kararı ile bozma ilamı doğrultusunda araştırma yapılmış, taraflar arasında ücret artışına ilişkin sözleşme varsa sunulması için yazılan yazılara cevap verilmemesi nedeniyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Başvusu:
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekillerince yasal süresi içinde temyiz yoluna başvurulmuştur.
Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre taraf davalı vekilinin tüm davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu fark ücret alacağının hesaplanması noktasında toplanmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta davacı, ücretinin 2011 yılı Ocak ayından itibaren rızası olmadan düşürüldüğünü iddia etmiş, davalı Kurum ise yapılan işlemlerin ihale sözleşmelerine ve mevzuata uygun olduğunu savunmuştur.
Mahkemce bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bozma öncesi düzenlenen 17.09.2013 tarihli bilirkişi kök raporunda fark ücret alacağı 4.954,67 TL olarak hesaplanmış, davacı vekilince rapora itiraz edilerek; müvekkilinin ücretinde indirim yapılmadan önceki miktarının, dönemin asgari ücreti ile orantı kurularak, ücretinde indirim yapıldığı dönem ücretlerinin bu orana göre belirlendikten sonra fark ücret hesaplaması yapılması gerektiği belirtilmiştir. Bunun üzerine düzenlenen 11.11.2013 tarihli ek bilirkişi raporunda ise fark ücret alacağı 8.172,80 TL olarak hesaplanmıştır.
Mahkemece bu husustaki herhangi bir gerekçeye yer verilmeden kök bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm kurulması, ek bilirkişi raporunun hangi nedenle hükme esas alınmadığının açıklanmaması isabetsizdir. Şu halde yapılması gereken iş, konuya ilişkin kesinleşmiş emsal dava dosyalarının getirtilip, burada yapılan hesaplama esasları da gözetilerek gerekirse yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılması ve oluşacak sonuca ve tüm dosya kapsamına göre bir karar verilmesidir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde davacı tarafa iadesine 27.04.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.