(Kapatılan)16. Hukuk Dairesi 2021/2846 E. , 2021/3766 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Uygulama kadastrosu sırasında, ... İlçesi ... Mahallesi çalışma alanında ve tapuda davacı ... adına kayıtlı bulunan eski 482 parsel sayılı 375,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 567 ada 106 parsel numarasıyla ve 750,44 metrekare yüzölçümlü olarak; davalı ... ve müşterekleri adına kayıtlı eski 471 parsel sayılı 2.375,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 567 ada 107 parsel numarasıyla ve 2.094,75 metrekare yüzölçümlü olarak tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., adına kayıtlı bulunan 567 ada 106 parsel sayılı taşınmaz ile komşu aynı ada 107 parsel sayılı taşınmazın sınırının yanlış tespit edildiğini ileri sürerek dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, 567 ada 107 parsel sayılı taşınmazın, 12.02.2016 tarihli teknik bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen 155,45 metrekarelik bölümünün tapu kaydının iptali ile aynı ada 106 parsel sayılı taşınmaza eklenmesine karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (B) ve (C) harfleri ile gösterilen taşınmaz bölümlerinin, davacı tarafından davalı tarafın murisinden satın alındığı ve davacı tarafından bu bölümler üzerine ev, ahır gibi yapılar inşa edildiği, buna rağmen (B) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünün davalılar adına kayıtlı 567 ada 107 parsel sayılı taşınmaz içerisinde tespit edildiği kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Uygulama kadastrosunun genel amacı, teknik açıdan yetersiz kalan, uygulama niteliğini kaybeden, eksikliği görülen veya zemindeki sınırları gerçeğe uygun göstermediği anlaşılan kadastro haritalarının yenilenmesi ve uygulanabilir hale getirilmesi olup; mülkiyet ihtilaflarını canlandırmak veya çözmek değildir. Somut olayda; davacı ..., kadastro sırasında yapılan ölçümde davalıların evinin, adına kayıtlı taşınmaza tecavüzlü olarak bırakıldığını, taşınmazların müşterek sınırlarının yanlış tespit edildiğini ileri sürerek dava açmıştır. Davalı ... ve müşterekleri ise cevaben, babalarına ait taşınmaz bölümüne davacının müdahalede bulunduğunu, ancak nizalı taşınmaz bölümünün kendilerine ait olduğunu beyan ederek davanın reddini savunmuşlardır. Mahallinde yapılan keşifte dinlenen davacı tanıkları, nizalı taşınmaz bölümünün davacı tarafından davalıların babasından satın alındığını, bu yerin neden davalıların taşınmazı içerisinde tespit edildiğini anlamadıklarını beyan etmişler; tanık beyanlarına karşı davacı, nizalı taşınmaz bölümünün kendisine ait olduğunu, bu yeri davalıların babasından satın alarak ev yaptığını, evi inşa ederken de davalıların müdahale etmediğini beyan etmiş; davalılardan ... ise, babasının davacıya 375,00 metrekare yer sattığını, davacının bu yer üzerine ev yaparken de müdahalede bulunmadıklarını, babasının sağlığında bu yerin tapusunun davacıya verildiğini beyan etmiştir. Gerek dava dilekçesinin içeriğinden, gerekse davalıların cevap dilekçeleri, tarafların beyan dilekçeleri, keşifteki beyanları, yine taşınmaz sınırlarına ilişkin keşifteki yer gösterimleri ile tüm dosya kapsamından, davanın uygulama kadastrosuna yönelik olmadığı, tesis kadastrosundan önceki nedenlere ve mülkiyet hakkına dayalı olduğu anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca; Mahkemece, dava konusu eski 471 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin kesinleştiği 06.08.1992 gününden, dava tarihi olan 27.07.2015 gününe kadar 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği göz önünde bulundurulmak suretiyle, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, bu husus gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalılar vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.04.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.