(Kapatılan)20. Hukuk Dairesi 2020/1452 E. , 2020/1695 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairenin 11/12/2019 gün ve 2019/259 E. - 2019/7327 K. sayılı ilâmıyla hükmün bozulmasına verilmiş, süresi içinde karşı davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili 02/01/2013 tarihli dilekçe ile müvekkilinin maliki olduğu ... ilçesi, ... mevkii 6078 parsel sayılı taşınmazın İstanbul Anadolu 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/650 E. - 2012/736 K. sayılı ilamıyla kıyıda kaldığı gerekçesiyle bedelsiz olarak hükmen tapusunun iptaline karar verildiğini, tapunun iptaline karar verilmesi sebebiyle zararın oluştuğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı tutup şimdilik 10.000.-TL müspet 10.000.-TL menfi zararın faiziyle birlikte Hazineden tahsiline karar verilmesi istemiyle dava açmış, ancak 10.000.-TL dava değeri üzerinden nisbi peşin harç ödemiştir. Daha sonra 23.03.2016 tarihli ıslah dilekçesiyle toplam 1.801.500,00.-TL tazminatın kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faiziyle birlikte tahsilini istemiştir.
Davalı Hazine; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne, davacının menfi zarar talebinin reddine, 1.801.500,00.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonucu 11/12/2019 gün ve 2019/259 E. - 2019/7327 K. sayılı kararla hüküm "taşınmazın değerlendirme tarihi itibariyle niteliğinin belirlenebilmesi açısından, imar planı içinde olup olmadığının, imar planı dışında ise belediye ve mücavir alan sınırları içinde olup olmadığının, belediye hizmetlerinden yararlanıp yararlanmadığının, etrafının meskun olup olmadığı hususlarının araştırılmaksızın eksik inceleme ile dava konusu taşınmaz arsa olarak nitelendirilerek davanın kısmen kabulüne karar verildiği, dosyada bulunan belediye yazısında, dava konusu taşınmazın 15.03.1999 tarihli 1/5000 ölçekli nazım imar planında 1. derece doğal sit alanında kaldığı, belediye mücavir alan sınırları içerisinde kaldığı ve belediye hizmetlerinden temizlik olarak faydalandığı belirtilmiş olup bu bilgilere göre taşınmazın niteliği tam olarak anlaşılamadığından bilirkişi raporu denetlenemediği belirtilerek araştırmaya yönelik bozulmasına karar verilmiştir.
Dosya kapsamından ... merkez 1482 parsel sayılı taşınmazın tapulama çalışması ile 1961 yılında 3. kişi adına, 13 hektar 8335 m2 olarak tarla niteliğiyle tescil edildiği, daha sonra ifraz ile 9 hektar 7145 m2"lik kısmının 1972 yılında başka bir 3. kişi adına 3972 sayılı parsel altında tescil edildiği, 22/05/1987 tarihinde ise davacı şirket (o tarihte SS. Tüm eczacılar birlik
yapı kooperatifi) adına 55/64 hissesinin satın alma ile tescil edildiği, 3972 sayılı parselde 3 hektar 351 m2"lik alanın ise 14/3/1988 tarihinde koruluk, yeşil alan, park, sahası ve yol olarak terkin edildiği, 3972 sayılı parselin ifrazı ile oluşan tazminata konu 6078 sayılı parselin ise 2402 m2 yüzölçümü ile tarla niteliğiyle paylaşma nedenine dayalı olarak 14/3/1998 tarihinde davacı şirket adına tescil edildiği, taşınmazın tapu kaydına 28/8/1997 tarihinde 1. derece doğal sit alanında kalmaktadır şerhi işlendiği, Hazine tarafından 23/03/2005 tarihinde 6078 parselin kıyı kenar çizgisinde kaldığından tapu iptali ve tescili davası açıldığı, bozma kararları sonrası İstanbul Anadolu 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/130 E. - 2015/197 K. sayılı dosyasında görülen dava sonucu mahkemece tapu kaydının iptal edildiği ve bu kararın 03/11/2015 tarihinde kesinleştiği, davacı şirketin ise eldeki tazminat davasını 02/01/2013 tarihinde açtığı anlaşılmıştır.
Yine tapu iptaline ilişkin İstanbul Anadolu 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/130 E. - 2015/197 K. sayılı dosyasında belediye imar müdürlüğünün 6078 sayılı parselin, 16/5/1997 tarihinde onanmış bulunan 1/1000 ölçekli planda kısmen kıyı kenar çizgisi içinde kaldığını belirttiği, yine kadastro müdürlüğünün 27/12/2007 tarihli yazı cevabındada taşınmazın 24/12/1987 tarihli encümen kararına istianeden yapılmış imar parseli olduğu belirtildiği, az yukarıda bahesildiği üzere, taşınmazın geldisi olan 3972 sayılı parselde 3 hektar 351 m2"lik alanın 14/3/1988 tarihinde koruluk, yeşil alan, park, sahası ve yol olarak terkin edildiği, tazminata konu taşınmazın ise aynı tarihte yani 14/3/1988 tarihinde 3972 sayılı parselin ifrazıyla tescil edildiği, tüm bu bilgiler ışığında, 6078 sayılı parselin değerlendirme tarihinde arsa vasfında olduğunun kabülü gerektiği anlaşılmıştır. Bu durum davacı vekilinin karar düzeltme dilekçesi üzerine yeniden yapılan inceleme sonucu anlaşıldığından ve mahkemece arsa niteliğindeki taşınmaza emsal metodu kullanılarak değer belirlenmesinde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, Dairenin bozma kararının kaldırıp hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairenin 11/12/2019 gün ve 2019/259 E. - 2019/7327 K. sayılı bozma KARARININ ORTADAN KALDIRILMASINA, yerel mahkemenin 27.9.2018 gün ve 2018/317 E. - 2018/368 K. sayılı kararının açıklanan nedenlerle ONANMASINA 09/06/2020 günü oy birliği ile karar verildi.