Abaküs Yazılım
19. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/14979
Karar No: 2017/2581

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/14979 Esas 2017/2581 Karar Sayılı İlamı

19. Hukuk Dairesi         2016/14979 E.  ,  2017/2581 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

    T.C. Anayasa Mahkemesi’nin 16.12.2015 gün, 2013/2418 başvuru numaralı kararı ile davalı ..."in başvurusunun değerlendirilmesi sonucunda, Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine, ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için dosyanın yeniden yargılama yapılmak üzere ... ... 4. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, mahkemece yapılan yargılama sonucunda karar verilmesine yer olmadığına yönelik hükmün davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmiştir. Belli günde davacı vekilleri Av. . ile Av. ... ve davalı asil ... ile vekilleri Av. ... ile Av. ..."nun gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır olan asil ve avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    - K A R A R -
    Davacı vekili, müvekkili tarafından düzenlenmeyen dava konusu 28.10.2008 tarihli protokole dayalı olarak tanzim olunduğu iddia edilen 05.01.2009 vadeli 20.000,000 USD bedelli bonoya dayanarak müvekkilinin eski eşi davalı tarafından müvekkili aleyhine icra takibine girişildiğini, protokoldeki ve bonodaki imzanın müvekkiline ait olmadığını belirterek, müvekkilinin takibe konu bono nedeniyle borçlu olmadığının tespitine ve %40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, müvekkili ile davacı arasında imzalanan 28.10.2008 tarihli protokol uyarınca tarafların birlikte edindikleri, ancak Amerika’da davacının oğlu tarafından yönetilen hesaplara karşılık 20.000.000 USD bedelin davacı tarafından müvekkiline ödenmesinin kararlaştırıldığını ve dava konusu bononun düzenlendiğini bildirerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece, benimsenen bilirkişi heyeti raporu doğrultusunda, protokol ve bonodaki imzanın davacının eli ürünü olmadığı, bononun düzenlenmesine neden olan paranın dava dışı ... ...’a verildiği savunması karşısında davalı yanın bir talepte bulunacak ise davacıdan değil dava dışı anılan şahsa yönelmesi gerekeceği, davacıya herhangi bir para verilmediği gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının borçlu olmadığının tespitine, bonoya dayalı girişilen takibin kötü niyetli olduğunun kabulü ile %40 kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
    Dairemizin 12.11.2012 gün, 2012/10133 E.-2012/16467 K. sayılı ilamı ile; “Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle; oluşa ve dosya içeriğine uygun davanın görüldüğü mahkemede alınan bilirkişi heyeti raporunun hükme esas alınmasında ve bononun düzenlenmesine konu paranın dava dışı 3.kişiye verildiği savunmasına göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA" oyçokluğu ile karar verilmiştir.
    Dairemizin 12.11.2012 gün, 2012/10133 E.-2012/16467 K. sayılı onama ilamına karşı davalı vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuş olup, Dairemizin 11.02.2013 tarih, 2013/589 Esas ve 2013/2466 Karar sayılı ilamı ile karar düzeltme isteminin reddine karar verilmiştir.
    Davalı ..., dosyada aldırılan bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden karar verildiğini, adil yargılanma hakkı ve silahların eşitliği ilkesinin ihlal edildiğini iddia ederek T.C. Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunmuştur.
    T.C. Anayasa Mahkemesi’nce 16.12.2015 gün, 2013/2418 başvuru numaralı kararı ile, davalı ..."in başvurusunun değerlendirilmesi sonucunda, Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine, ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için dosyanın yeniden yargılama yapılmak üzere ... ... 4. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir
    Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; Anayasa Mahkemesince belirtilen ihlal nedenleri ve sonuçlarının ortadan kaldırıldığında oluşan yeni durumun hüküm fıkrasını değiştirmeyecek nitelikte olduğundan gerekçesinin açıklanmasının yeterli olacağı aksinin düşünülmesi halinde hak ihlaline ilişkin tespitin Yargıtay"ın verdiği ve kesinleşen kararın bozulması anlamına geleceği, alınan 3 kişilik uzman bilirkişi raporunun gerekçeli, denetime elverişli olduğu, davalının rapora itirazının ilk karardaki gerekçelerle ve özellikle savunmanın genişletilmesi yasağına girmeyen kamu düzenine aykırı hukuken geçersiz kabul edilen protokolden dolayı neticeye etki etmeyeceği, usul ekonomisi de göz önüne alınarak öz bir gerekçe ile reddedilip davanın kabulüne dair verilen kararın Yargıtay incelemelerinden geçip, gerekçesiyle birlikte onanmak suretiyle kesinleştiği, Anayasa Mahkemesinin hak ihlali olduğuna yönelik eleştirinin dikkate alındığı gerekçesiyle davalı tarafın çekilmeye davet ve başkanı red talebinin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun bulunduğundan HMK"nın 41. maddesi gereğince geri çevrilmesine, Yargıtay aşamasından geçerek kesinleşen 30.12.2011 tarihli kararın hüküm fıkrası doğru olduğundan yeniden karar verilmesine yer olmadığına yönelik verilen karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle HMK"nun 41. maddesi uyarınca Anayasa Mahkemesi kararından önce de gündeme getirilmiş olan ve sonradan başkaca bir değişiklik olmaması karşısında hakimin red talebinin geri çevrilmesi yönünde karar verilmesinde usulsüzlük bulunmamasına göre davalı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
    2- Anayasa Mahkemesinin 16.12.2015 tarih ve 2013/2418 sayılı kararının 49. bendinde "Yapılan yargılama sırasında tanık dinletme hakkı da dahil olmak üzere delillerin ibrazı ve değerlendirilmesi adil yargılanma hakkının unsurlarından biri olarak kabul edilen silahların eşitliği ilkesi kapsamında kabul edilmektedir. (Uğur Büke, B. No:2013/4177,22/1/2015 S. 29). Silahların eşitliği ilkesi davanın taraflarının usule ilişkin haklar bakımından aynı koşullara tabi tutulması ve taraflardan birinin diğerine göre daha zayıf bir duruma düşürülmeksizin iddia ve savunmalarını makul bir şekilde mahkeme önünde dile getirme fırsatına sahip olması anlamına gelir. (Yaşasın Aslan, B. No:2013/1134, 16/5/2013 S.32). Anayasa Mahkemesi de Anayasa"nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok kararında, ilgili hükmü Sözleşme"nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle Sözleşme"nin lafzi içeriğinde yer alan ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dahil edilen silahların eşitliği ilkesine Anayasa"nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. (... ve diğerleri, B. No:2012/13, 2/7/2013, S 38)."
    50. bendinde;" Genel anlamda hakkaniyete uygun bir yargılamanın yürütülebilmesi için "silahların eşitliği" ve "çekişmeli yargılama" ilkeleri ışığında taraflara iddialarını sunmak hususunda uygun olanakların sağlanması şarttır. Taraflara tanık delili de dahil olmak üzere delillerini sunma ve inceletme noktasında uygun imkanların tanınması gerekir. (... ve... İnşaat Taahhüt Madencilik Gıda Turizm Pazarlama Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti., S 27). Buna göre özellikle çözümü hukuk dışında özel ve teknik bilgiyi gerektiren konularda Mahkemece -alınan bilirkişi raporu yeterli şekilde açıklığa kavuşturulmamış ve başvurucunun bu yöndeki iddia ve delilleri yeterince değerlendirilmemiş ise- silahların eşitliği ilkesi kapsamında delilleri inceletme hususunda uygun imkanların sağlandığından bahsedilemeyecektir. Sunulan delillere karşı davanın taraflarına etkili şekilde itiraz etme imkanı sunulmalıdır."
    59. bendinde; "Başvurucu, senet ve protokoldeki imzaların davacıya ait olduğunu tespit eden birbiriyle aynı yönde dört resmi bilirkişi raporu bulunmasına rağmen Mahkemece yeniden yapılan bilirkişi incelemesinde önceki raporlardan farklı olarak imzaların davacıya ait olmadığının ilk kez belirlenmesinden ve itiraz edilmesine rağmen çelişki giderilmeksizin karar verildiğinden şikayet etmektedir. Başvurucunun sözkonusu şikayeti, davacının dava dilekçesindeki temel iddiası ile doğrudan bağlantılı olup davanın sonucuna etki etme ve oluşacak vicdani kanaati değiştirme ihtimali bulunmaktadır. Buna göre başvurucunun bu şikayetine ilişkin usulünce ileri sürülen itirazlarının Mahkemece gerekçelendirilmemesi hakkaniyete uygun yargılanma hakkı kapsamında sorun oluşturabilir. Diğer yandan itirazları şekli olarak değerlendirmiş olması yeterli olmayıp itiraza makul bir gerekçe ile cevap verilmelidir. "
    61. bendinde; "Başvurucunun bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi yönündeki itirazlarının yeterince ve makul bir biçimde değerlendirilmediği, itirazın reddi sebeplerinin makul gerekçeler ile ortaya konulmadığı sonucuna varılmıştır."
    65. bendinde; "Dava konusu protokolün sahteliği iddiasına dayalı olarak başvuruya konu menfi tespit davasından sonra hükme bağlanan ... 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 20.03.2012 tarihli kararında bilirkişi raporları kapsamında imzanın katılan Y.A."ya ait olduğunun net bir şekilde tespit edildiği, mesnet suçların sanık başvurucu tarafından işlenmediğinin sabit olduğu gerekçesiyle bir maddi vakıayı tespit eden nitelikte beraat kararı verilmiş olup bu durum başvurucunun iddialarının ciddiliğini destekleyici olması bakımında önemlidir.
    66. bendinde; "Belirtilen nedenlerle yargılama süreci bir bütün olarak değerlendirildiğinde hakkaniyete uygun yargılanma hakkı kapsamında silahların eşitliği ve gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmış olup başvurucunun Anayasanın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir." şeklinde değerlendirme ve tespitlerde bulunulmuştur.
    Anayasa Mahkemesi hak ihlali kararı yeniden yargılama yapılması ve silahların eşitliği prensibi uyarınca hak ihlalini ortadan kaldıracak kapsamda araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gereğine ilişkin olup mahkemece bu yönlerden araştırma ve inceleme yapılmaksızın Anayasa Mahkemesi kararında yer alan hak ihlalinin sadece mahkeme kararının gerekçesine yönelik olduğu kabul edilerek gerekçenin genişletilmesi suretiyle karar verilmesi yerinde olmayıp kararın bozulması gerekmiştir.
    Kabule göre de HMK"nın 297/2 maddesine uygun şekilde hüküm kurulmamış olması isabetsizdir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte belirtilen sebeplerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına 1.480,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 29/03/2017 oybirliği ile karar verilmiştir.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi