Abaküs Yazılım
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/3248
Karar No: 2022/5459
Karar Tarihi: 28.04.2022

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/3248 Esas 2022/5459 Karar Sayılı İlamı

9. Hukuk Dairesi         2022/3248 E.  ,  2022/5459 K.

    "İçtihat Metni"



    BÖLGE ADLİYE
    MAHKEMESİ : ... 51. Hukuk Dairesi
    DAVA TÜRÜ : TESPİT
    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : ... 39. İş Mahkemesi

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili sendika ile davalı işverenlik arasında 1. Dönem Toplu İş Sözleşmesinin imzalandığını, 01.08.2018-31.03.2021 yürürlük süreli bu sözleşmenin 23.01.2019 tarihinde imzalandığını, yani yürürlük tarihinin imza tarihinden yaklaşık 6 ay önceki bir tarih olarak belirlendiğini, toplu iş sözleşmesinin imzalanmasından sonra davalı işverenlik tarafından işyerinde çalışan işçilere bir duyuru yapıldığını ve sendika üyesi olmayan işçilerin de toplu iş sözleşmesinden yararlandırılacağı, TİS’ten yararlanmak için sendikaya üye olmaya gerek olmadığının ilan edildiğini, işverenin bu duyurusu üzerine müvekkili sendikanın, 26.02.2019 tarih ve 06851 yevmiye numaralı ihtarname (... 24. Noterliği aracılığıyla) ile; bu tarz bir uygulamanın yasaya ve TİS hükümlerine aykırı olacağı, böylesi bir uygulamanın işyerinde sendikalaşmayı engellemeye, sendikayı zayıflatmaya yönelik bir çaba olarak değerlendirileceği, bu duyurunun henüz sendikaya üye olmayan işçilere adeta “sendikaya üye olmayın”, sendika üyesi işçilere de “istifa edin aidat ödemeye gerek kalmadan TİS’ten faydalanın” çağrısı olarak anlaşılacağının bildirildiğini, ihtarnameye rağmen davalı işverenliğin hem yasaya hem de TİS hükümlerine aykırı olduğu halde sendikaya üye olmayan işçileri TİS hükümlerinden yararlandırdığını, TİS hükümlerinden yararlandırılan sendikaya üye olmayan işçilerin dayanışma aidatı ödeyerek TİS’ten yararlanmak istediklerine ilişkin sendikaya bir başvuruları olmadığı gibi bu işçilerden dayanışma aidatı kesintisi de yapılmadığını, davalı işverenin bu uygulaması nedeniyle sendika üyesi olmayan işçilerin de yeni ücretlerinin toplu iş sözleşmesi ile belirlendiğini, aynen sendika üyesi işçilerin ücretlerindeki artış oranında ücret artışı yapıldığını, sendika üyesi işçilerin ücret farkları gibi onlara da geriye dönük ücret farkı ödendiğini, sendika üyesi işçiler için sosyal haklarda sağlanan artışlarn sendika üyesi olmayan işçilere de sağlandığını, Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun ve toplu iş sözleşmesinin açık hükmüne karşın, dayanışma aidatı kesintisi yapmadan sendika üyesi olmayan işçileri toplu iş sözleşmesinden yararlandıran işverene karşı iş bu davayı açma zorunluluğu doğduğunu ileri sürerek yasaya ve bağıtlı toplu iş sözleşmesine aykırı uygulamanın tespitine ve uygulamasının durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı vekili, davacı sendikanın asılsız tüm iddialarını reddettiklerini, müvekkili şirketin yönetim hakkını T.C Anayasası, yasa ve TİS hükümleri, iş sözleşmeleri, genel iş koşulları hiyerarşisi ekseninde eşitlik ilkesini de temel alarak kullandığını, bu noktada bağıtlanan TİS ile tarafların mutabık kaldığı uygulama çerçevesine (bu konu özelinde bilhassa TİS'in 7. maddesine) de uyumlu hareket edildiğini, belirtilen duyuruda müvekkili şirketin kapsam içi olup da sendika üyesi olmayan işçileri de TİS'te sağlanan sosyal ve mali haklardan eşit düzeyde yararlandıracağı açıklaması ile eşitlik ilkesinin yatay (sendika üyesi çalışanlar) ile dikey (sendika üyesi olmayan çalışanlar) arasında filli dengesini korumak amacını ifade ettiğini, bu iradenin hiçbir koşulda sendika üyesi olan çalışanlar aleyhine kullanılmadığını, TİS 7. madde ve TİS'in tamamı incelendiğinde müvekkili şirketin sendika üyesi olmayan kapsam içi çalışanlara, TİS ile tanınan hak ve yararlardan farklı oranda veya üzerinde hak yarar sağlamarnayı taahhüt ettiğini ve bu doğrultuda uygulama gerçekleştirdiğini, tüm iddiaların aksine, TİS'in 7. maddesinin 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu 26/4 maddesinin açık hükmünde belirtilen davacı sendikanın yazılı onayı niteliğini haiz olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
    Mahkemece “Davanın KISMEN KABULÜ ile, Bilirkişi raporları gereği Toplu İş Sözleşmesine aykırı davranıldığının TESPİTİNE” karar verilmiştir.
    İstinaf başvurusu:
    İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
    Bölge Adliye Mahkemesince özetle;
    “Taraflar arasında bağıtlanan TİS'in 7.maddesi ile amaçlanan kapsam içi olup da sendikalı olmayıp, dayanışma aidatı da ödemeyip TİS'den yararlanmayan personele sendikal örgütlenmeyi engelleyecek nitelikte ek menfaatler sağlamamaya yönelik olup, salt düzenlemedeki kullanılan ifadelerden yola çıkarak lafzi yorum yapılmak suretiyle sendikalı olup, TİS'den yararlanan işçilerle aynı düzeyde haklardan yararlanacak şekilde ek menfaatler sağlanması sendikal örgütlenmeyi engelleme amacını taşımaktadır. İlk derece mahkemesi kararının yeterli gerekçeyi ihtiva ettiği, davalının bu yöndeki istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmakla davalının istinaf başvurusunun esastan reddi gerekmiştir.
    Ancak ilk derece mahkemesi kararının hüküm kısmında bilirkişi raporuna atıf yapılarak tespit kararı verilmesinin isabetli olmadığı, tespit hükmünün tereddüte mahal vermeyecek açıklıkta olmadığı, bu durum kamu düzenine aykırılık oluşturduğundan, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.”
    Gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak;
    “Davanın KISMEN KABULÜ İLE
    Davalı iş veren tarafından kapsam içi olup, sendikalı olmayan ve dayanışma aidatı ödemeyen işçilere yapılan ücret artışları ve tanınan sosyal haklarla söz konusu işçilerin toplu iş sözleşmesinden yararlanan işçilerle aynı seviyeye getirilmesinin sendikal örgütlenmeyi engelleyecek nitelikte olup davalı iş verence toplu iş sözleşmesi hükümlerine aykırı davranıldığının tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine”
    Karar verilmiştir.
    Temyiz:
    Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
    Gerekçe:
    Toplu iş sözleşmesi kavramı Anayasa'nın 53’üncü maddesinde düzenlenmiştir. “Toplu iş sözleşmesi ve toplu sözleşme hakkı” başlıklı maddenin birinci fıkrasına göre “İşçiler ve işverenler, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu iş sözleşmesi yapma hakkına sahiptirler.”
    6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun 2'nci maddesinin birinci fıkrasının (h) bendindeki tanıma göre ise toplu iş sözleşmesi; iş sözleşmesinin yapılması, içeriği ve sona ermesine ilişkin hususları düzenlemek üzere işçi sendikası ile işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işveren arasında yapılan sözleşmeyi ifade etmektedir.
    6356 sayılı Kanun’un 33'üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkralarındaki hükümlerde ise 2'inci maddedeki tanıma uygun hükümlere yer verilmiş ve toplu iş sözleşmesinin; iş sözleşmesinin yapılması, içeriği ve sona ermesine ilişkin hükümleri içereceği ayrıca tarafların karşılıklı hak ve borçları ile sözleşmenin uygulanması, denetimi ve uyuşmazlıkların çözümü için başvurulacak yolları düzenleyen hükümlere de yer verilebileceği belirtilmiştir.
    Bu durumda toplu iş sözleşmeleri tarafların hakları ve borçları yanında asıl ve ağırlıklı olarak iş sözleşmelerine uygulanacak (normatif) hükümleri içermektedir. Normatif hükümler emredici kanun hükmü gibi kapsamına aldığı iş sözleşmelerine uygulanırlar. Buradan çıkan sonuç ise, iş sözleşmelerinin toplu iş sözleşmesine aykırı olamayacağıdır. İş sözleşmesindeki toplu iş sözleşmesine aykırı hükümlerin yerini toplu iş sözleşmesi hükümleri alacaktır. Toplu iş sözleşmelerine kanunen belirlenen amacı içinde kalmak ve kesin emredici nitelikteki kanun hükümlerine aykırı bulunmamak şartı ile iş sözleşmelerinin yapılmasına, türlerine, şekillerine, çalışma şartlarına ve iş sözleşmelerinin sona ermesine ilişkin hükümler konulması mümkündür.
    Toplu iş sözleşmesinden yararlanma konusu ise 6356 sayılı STİSK’nın 39’uncu maddesinde düzenlenmiştir. Söz konusu hüküm;
    “(1) Toplu iş sözleşmesinden taraf işçi sendikasının üyeleri yararlanır.
    (2) Toplu iş sözleşmesinden, sözleşmenin imzalanması tarihinde taraf sendikaya üye olanlar yürürlük tarihinden, imza tarihinden sonra üye olanlar ise üyeliklerinin taraf işçi sendikasınca işverene bildirildiği tarihten itibaren yararlanır.
    (3) Toplu iş sözleşmesinin imza tarihi ile yürürlük tarihi arasında iş sözleşmesi sona eren üyeler de, iş sözleşmelerinin sona erdiği tarihe kadar toplu iş sözleşmesinden yararlanır.

    (4) Toplu iş sözleşmesinin imzası sırasında taraf işçi sendikasına üye olmayanlar, sonradan işyerine girip de üye olmayanlar veya imza tarihinde taraf işçi sendikasına üye olup da ayrılanlar veya çıkarılanların toplu iş sözleşmesinden yararlanabilmeleri, toplu iş sözleşmesinin tarafı olan işçi sendikasına dayanışma aidatı ödemelerine bağlıdır. Bunun için işçi sendikasının onayı aranmaz. Dayanışma aidatı ödemek suretiyle toplu iş sözleşmesinden yararlanma, talep tarihinden geçerlidir. (İptal dördüncü cümle:Anayasa Mahkemesinin 30/12/2020 tarihli ve E.:2020/57; K.:2020/83 sayılı Kararı ile)
    (5) Dayanışma aidatının miktarı, üyelik aidatından fazla olmamak kaydıyla sendika tüzüğünde belirlenir.
    (6) Faaliyeti durdurulmuş sendikalara dayanışma aidatı ödenmez.
    (7) Bu Kanun anlamında işveren vekilleri ile toplu iş sözleşmesi görüşmelerine işvereni temsilen katılanlar, toplu iş sözleşmesinden yararlanamaz.
    (8) Grev sonunda yapılan toplu iş sözleşmesinden, 65 inci maddeye göre zorunlu olarak çalışanlar dışında işyerinde çalışmış olanlar aksine hüküm bulunmadıkça yararlanamaz.”
    Şeklindedir.
    Somut uyuşmazlıkta davacı işçi sendikası tarafından, toplu iş sözleşmesinden yararlanma koşulları mevcut olmayan işçilerin, işverence toplu iş sözleşmesinden yararlandırıldığı gerekçesiyle eldeki dava açılmıştır.
    Davacı işçi sendikası ile davalı işveren tarafından 23.01.2019 tarihinde imzalanan toplu iş sözleşmesinin yürürlük tarihinin 01.08.2018 ilâ 31.03.2021 tarihleri arası olması kararlaştırılmıştır.
    Toplu iş sözleşmesinin yer ve kişi bakımından kapsamında yer alan işçilerin toplu iş sözleşmesinden yararlanabilmesi yukarıda ifade edildiği gibi 6356 sayılı Kanun’un 39’uncu maddesinde belirtilen şartların varlığına bağlıdır.
    Bununla birlikte kanunda öngörülen toplu iş sözleşmesinden yararlanma şartları mevcut olmasa da işçi sendikasının yazılı onayının bulunması durumunda işçilerin toplu iş sözleşmesinden yararlanması olanaklıdır. Nitekim bu konuyu düzenleyen 6356 sayılı Kanun’un 26’ncı maddesinin dördüncü fıkrasına göre “Kuruluşların kendi faaliyetleri ile üyelerine sağladıkları hak ve çıkarların üyesi olmayanlara uygulanması, bu Kanunun yedinci ila on ikinci bölümlerinde yer alan hükümler saklı kalmak kaydıyla yazılı onaylarına bağlıdır.”
    Yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmesinin 7 nci maddesi ise;
    “İşveren, toplu iş sözleşmesi hükümlerini eksiksiz bir biçimde uygulamakla yükümlüdür. İşveren, toplu iş sözleşmesi ile sağlanan hak ve yararlardan farklı oranda veya bunların üstünde hak ve yararlar vermek suretiyle bir kısım kapsam içi çalışana ek menfaatler sağlayamaz.
    İşveren yönetim hakkını işletmenin sendikasızlaştırılması amacıyla kullanamaz.
    İşçilerin terfi ettirilmesinde, sendika üyesi işçilerle üye olmayan işçiler arasında, üye işçiler aleyhine ayrım yapılamaz.”
    Şeklindedir.
    Söz konusu hükmün ilk fıkrasında yer alan düzenleme ile işverence “bir kısım kapsam içi çalışana” toplu iş sözleşmesinde öngörülen hak ve menfaatlerden farklı oranda veya bunların üstünde ek menfaatler temin edilemeyeceği öngörülmüştür. Öncelikle belirtmek gerekir ki, toplu iş sözleşmesinden yararlanma şartları mevcut olan işçiler bakımından belirtilen şekilde bir düzenleme yapılması düşünülemeyeceğinden, toplu iş sözleşmesinin 7 nci maddesinin birinci fıkrası hükmünün, toplu iş sözleşmesinden yararlanma şartları bulunmayan işçiler bakımından düzenlendiği açıktır.
    Diğer taraftan belirtilen hükmün mefhumu muhalifinden, işverence, toplu iş sözleşmesinden yararlanma şartları bulunmayan işçilere toplu iş sözleşmesi ile sağlanan hak ve yararlar ile aynı oranda menfaat sağlanabileceği anlaşılmaktadır.
    Bu itibarla toplu iş sözleşmesinin 7 nci maddesinin birinci fıkrası hükmü, toplu iş sözleşmesinden yararlanma şartları bulunmayan işçilerin toplu iş sözleşmesinden yararlandırılması bakımından 6356 sayılı Kanun’un 26 ncı maddesinin dördüncü fıkrası anlamında işçi sendikasının yazılı onayı niteliğinde olduğundan, davanın reddine karar verilmesi gerekmektedir.
    Anılan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    Sonuç:
    Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 28.04.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi