15. Hukuk Dairesi 2015/5836 E. , 2016/1732 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Ltd. Şti. Vek. Av. ...
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili Avukat ... ve temsilci ... geldi. Davalı vekili gelmedi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacı avukatı dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinden doğan alacağın tahsili amacıyla yürütülen icra takibine itirazın iptâli davasıdır. Davacı şirket yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Davacı yüklenici şirket vekili, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında davalı şirkete ait bulunan “.....” adresindeki....binasının elektrik tesisatının yeniden yapımı ve mevcut binadaki ilave yeni değişiklikleri ve yeni hastane binasının tamamının yapımı konusunda anlaştıklarını, müvekkilinin işi yapıp 31.12.2012 tarihinde yapıp teslim ettiğini, bakiye iş bedeli için fatura düzenleyip davalı şirkete gönderdiklerini ancak bu faturanın iade edildiğini, alacağın ödenmeyen kısmının tahsili amacıyla..... Müdürlüğü"nün ....sayılı icra dosyası ile takibe geçtiğini, davalı borçlunun haksız ve yersiz şekilde takibe itiraz ettiğini iddia ederek itirazın iptâlini ve %20"den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiş, davalı iş sahibi vekili ise, ödeme emrinde alacaklının kimliğinin açık yazılmadığını ve takip konusu faturadan dolayı borçlarının bulunmadığını savunmuş, mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın reddine ve davalı yararına kötüniyet tazminatına karar verilmiş, verilen karar davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Ordu ....sayılı takip dosyası incelendiğinde; alacaklı davacı tarafından borçlu davalı aleyhine 70.800,00 TL asıl alacak üzerinden ilâmsız takip yapıldığı, ödeme emrinin borçluya 27.06.2013 tarihinde usulüne uygun tebliğ edildiği ve borçlu davalının 02.07.2013 tarihli dilekçesi ile borca itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durdurulduğu ve 1 yıllık yasal süresi içerisinde itirazın iptâli davasının açıldığı anlaşılmıştır.
....
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 481. maddesinde; “Eserin bedeli önceden belirlenmemiş veya yaklaşık olarak belirlenmişse bedel, yapıldığı yer ve zamanda eserin değerine ve yüklenicinin giderine bakılarak belirlenir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmayıp, iş bedeli konusunda taraflar da anlaşmamışlarsa, iş bedelinin, Yasa"nın sözü edilen bu hükmü uyarınca, yapıldığı yıl mahalli piyasa rayiç fiyatlarına göre belirlenmesi gerekmektedir.
Taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmasa da sözlü eser sözleşmesi ilişkisinin kurulduğu konusunda bir ihtilâf yoktur. İhtilâf, iş bedelinde toplanmaktadır. Zira, davalı savunmasında davaya konu faturadan dolayı borçlu olmadığını savunmaktadır. Davacı tarafından düzenlenen, takibe ve davaya konu edilen 05.06.2013 tarihli faturanın hukuki geçerliliği bulunmadığından bahisle hükme varılamaz. Bu sebeple, taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmadığından ve işin bedeli önceden kararlaştırılmayıp iş bedeli taraflar arasında çekişme konusu olduğuna göre dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 481. maddesi uyarınca iş bedelinin yapıldığı yılın mahalli piyasa rayiçlerine göre belirlenmesi ve belirlenen bu iş bedelinden de iş sahibi tarafından yasal delillerle ispatlanan ödemelerin düşülerek sonuca gidilmesi gerekir. Mahkemece, bu yönde bir inceleme yapılmadan faturanın hukuki geçerliliği olmadığından bahisle sonuca gidilmesi doğru olmamıştır. Nitekim yaptırılan 3. teknik bilirkişi incelemesinde toplam işçilik bedelinin 171.515,00 TL olduğu belirlenmiştir. Bu miktarın esas alınması gerekli ise de; davacının takipte ve davada 70.800,00 TL bedel talep ettiği ve iş bedelinden tahsil ettiği 74.900,00 TL"yi mahsup ederek talepte bulunduğu dikkate alındığında iş bedelinin (70.800,00 + 74.900,00 = 145.700,00 ) TL olduğunu kabul ettiği sonucuna ulaşılmaktadır. Bu durumda 6100 sayılı HMK"nın 26. maddesinde düzenlenen taleple bağlılık ilkesi gereği, talepten fazlasına karar verilemeyeceği nazara alınarak yukarıda belirtilen şekilde hüküm kurulması gerekirken uyuşmazlıkta uygulama yeri bulunmayan Vergi Usul Kanunu hükümlerine dayanılıp, alınan mali müşavir bilirkişi raporu değerlendirilmek suretiyle red kararı verilmesi doğru olmamış, hükmün bozulması gerekmiştir.
Öte yandan; davacının takipte kötüniyetli olduğu kanıtlanamadığı gibi, davalının itirazında haksız olduğundan da bahsedilemeyeceğinden tarafların tazminat talepleri de reddedilmeli ve buna göre hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın davacı yararına BOZULMASINA, 1.350,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davalıdan alınarak Yargıtay"daki duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 17.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.
....