22. Hukuk Dairesi 2013/1000 E. , 2013/1771 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkilinin 05.05.2004-30.06.2011 tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığını, davacının iş sözleşmesinin şirket dağıtıcılarından "in kendi usulsüzlüğüne dair alınan savunmasında davacı hakkında iddiada bulunması gerekçe gösterilerek feshedildiğini, müvekkilinin iş sözleşmesinin feshini gerektirecek hiçbir hareketinin olmadığını, bu nedenle feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini,işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süre ücret ve diğer haklarının belirlenmesini istemiştir.
Davalı işveren, davacının iş sözleşmesinin işverene karşı dürüstlük kurallarına uymayan davranışları ve güveni kötüye kullanması nedeniyle haklı ve geçerli nedene dayanarak feshedildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacının davalının işyerinde satış elemanı olarak çalıştığı, davalı şirketin gıda üzerine çalıştığı yumurta ve piliç ve yem üzerine çalışan yabancı sermayeli bir firma olduğu, davacının yumurta departmanında çalıştığı, işyerinde bir ara usulsüz ürün çıkarıldığı ve firmaca tespit edildiği, usulsüz ürünü çıkartan kişinin olduğu, bu ürünleri "nin dükkanına götürdüğü, dükkanın i"nin üzerine olduğu, çalıştıran kişilerin ve ... tarafından çalıştırıldığı, bunun üzerine ... ile görüşüldüğü, işyerinde güvensizlik ortamı oluştuğundan işine son verildiğinin söylendiği, davacının suçlamayı kabul etmediği, ürünü almadığını söylediği, İnegöl Cumhuriyet Başsavcılığının 2011/4967 Soruşturma sayılı dosyasında müşteki Gıda San. Ve Tic. A.Ş. şüpheliler , , ..., toplanan delillerden şüphelilerin üzerlerine atılı suçu işlediklerine dair soyut iddia dışında bir delil bulunmadığı anlaşıldığından şüpheliler hakkında müsnet suçtan kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
4857 sayılı Kanun"un 25/II. maddesinde, " Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri: a) İş sözleşmesi yapıldığı sırada bu sözleşmenin esaslı noktalarından biri için gerekli vasıflar veya şartlar kendisinde bulunmadığı halde bunların kendisinde bulunduğunu ileri sürerek, yahut gerçeğe uygun olmayan bilgiler veya sözler söyleyerek işçinin işvereni yanıltması. b) İşçinin, işveren yahut bunların aile üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak sözler sarfetmesi veya davranışlarda bulunması, yahut işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnadlarda bulunması. c) İşçinin işverenin başka bir işçisine cinsel tacizde bulunması. d) İşçinin işverene yahut onun ailesi üyelerinden birine yahut işverenin başka işçisine sataşması veya 84 üncü maddeye aykırı hareket etmesi. e) İşçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması. f) İşçinin,işyerinde, yedi günden fazla hapisle cezalandırılan ve cezası ertelenmeyen bir suç işlemesi. g) İşçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki işgünü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü, yahut bir ayda üç işgünü işine devam etmemesi. h) İşçinin yapmakla ödevli bulunduğu görevleri kendisine hatırlatıldığı halde yapmamakta ısrar etmesi. ı) İşçinin kendi isteği veya savsaması yüzünden işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi, işyerinin malı olan veya malı olmayıp da eli altında bulunan makineleri, tesisatı veya başka eşya ve maddeleri otuz günlük ücretinin tutarıyla ödeyemeyecek derecede hasara ve kayba uğratması." hallerinde iş sözleşmesinin işverence haklı nedene dayalı olarak feshedilebileceği düzenlenmiştir.
Dosya içeriğine göre, davacının 05.05.2004-30.06.2011 tarihleri arasında davalı işyerinde satış temsilcisi olarak çalıştığı, iş sözleşmesinin davranışları nedeniyle haklı nedenle feshedildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda, davalı işyerinde usulsüz ürün çıkartıldığının tespit edildiği,bu ürünleri davalı işyerinde çalışan ve Ahmet Gök isimli kişilerin çıkarttığının iddia edildiği, isimli kişinin bu ürünleri davacının kayınpederinin işlettiği ve davalı firmanın ürünlerini satan dükkana verdiklerini, davacının malların çalıntı olduğunu bildiğini beyan ettiği, bu beyanının davalı işyeri yetkilileri tarafından tutanak haline dönüştürüldüğü anlaşılmaktadır. Bunun üzerine, davacı ile birlikte davacının kayınpederi ve kayınbiraderi ... hakkında hırsızlık malını bilerek satın alma suçundan soruşturma başlatıldığı, yapılan soruşturma sonucunda kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği anlaşılmaktadır. Davalı işyerinden usulsüz ürün çıkardığı iddia edilen ve Ahmet Gök isimli kişiler hakkında da hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmaktan dava açılmıştır. , soruşturma aşamasında alınan beyanında ün araca fazla mal yüklediğini, bu malları fatura kesmeyi unutarak davacıya teslim ettiğini, bu hatanın iş yoğunluğundan kaynaklandığını belirtmiştir.Diğer yandan yapılan soruşturmada tutanak tanıkları da "in suçlamayı kabul ettiğini ve usulsüz çıkartıkları malları davacıya sattığını beyan ettiğini açıklamışlardır. Her ne kadar davacı hakkında açılan soruşturmada delil yetersizliğinden kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş ise de, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 74. maddesine göre hukuk hâkimi kural olarak ceza hakiminin verdiği beraat kararı ile bağlı değildir. Bu kapsamda ceza soruşturmasında davacı işçinin üzerine atılı suçlamadan delil yetersizliğinden kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş olmasının hukuk hakimini bağlayıcılığı bulunmamaktadır.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler ile dinlenen tanık beyanları hep birlikte değerlendirildiğinde davacının iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece bu gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Belirtilen nedenlerle, 4857 sayılı İş Kanunu"nun 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda belirtilen nedenlerle;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 155,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.320,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, kesin olarak 04.02.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.