10. Hukuk Dairesi 2019/5554 E. , 2020/3736 K.
"İçtihat Metni"Bölge Adliye
Mahkemesi : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
No : 2018/2383-2019/992
İlk Derece
Mahkemesi : Giresun İş Mahkemesi
No : 2016/300-2018/98
Dava, aksi işlemin iptali ile 24.02.2018 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı tahsisi istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili davalı Kurum işleminin iptali ile, davacıya yaşlılık aylığı bağlanmasını ve 24.02.2018 tarihinden itibaren yoksun kaldığı yaşlılık aylığının ödenmesi için dava açmıştır.
II-CEVAP
... vekili, haksız ve yersiz açılan davanın reddini savunmuştur.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
“...Toplanan kayıt ve belgelere göre, gerek Sosyal Güvenlik Sözleşmesi yapılan ülkelerde, gerekse yapılmayan ülkelerde çalışan Türk Uyruklu kimseler Türkiye"de isteğe bağlı sigorta olabileceği yönündeki Yargıtay kararları doğrultusunda, davacının Alman Sigorta Mercii ile ilişkisinin bulunduğu 23/08/2003 tarihinden 5510 sayılı yasa kanunun yürürlüğe girdiği 01.10.2008 tarihine kadar isteğe bağlı ödemelerinin 1479 sayılı kanunun 79. maddesi gereğince isteğe bağlı sigortalılık süresi olarak kabul edilmesi ve aksi yönündeki Kurum işleminin iptali gerektiği, 01/10/2008 tarihinden sonra isteğe bağlı sigortalı olabilmek için Türkiye"de ikamet şartı yerine getirdiği ve davacının yurtdışında ikamet ettiği ve bu nedenle 01.10.2008 tarihinden sonraki prim ödemelerinin isteğe bağlı sigortalı olarak değerlendirilemeyeceği, bu tespite göre davacının 4/1-b sicil dosyasının tetkikinde ilgilinin 17.03.1989 - 04.05.1999 tarihleri arasında 3275 gün olarak yurtdışı borçlanması yaparak ödediği ve 3275 gün hizmetinin bulunduğu, bağkur emeklilik hesaplamasında 4759 sayılı kanun gereği 01.06.2002 yılına kadar ilgilinin hizmetlerinin 3275 gün olduğu, 9 yıl 1 ay 5 güne tekabül ettiği, 20 yıl hizmet şartından çıkarttığımızda, 10 yıl 10 ay 25 gün olduğu, böylece 4759 sayılı kanuna göre incelendiğinde 10 tam yıldan fazla 11 tam yıl ve daha az kadınlara 49 yaşını doldurmaları halinde yaşlılık aylığı bağlanacağı, tahsis talep tarihi itibariyle (09/12/2015) 49 yaş şartını yerine getirmediği anlaşılmış, davacı vekilinin müvekkilinin yaşlılık aylığı için gerekli olan yaş şartını dava devam ederken tamamladığı iddiasına gelince; vekilin dosyaya sunduğu Yargıtay kararlarında görüleceği üzere usul ekonomisi kuralı gereği gereğince yaşlılık aylığı bağlanmasına dair idari işlem koşullarında şartlar oluşmuş ise dava açıldıktan sonra mahkemece yaşlılık aylığı bağlanma kararı verilebilse dahi, önemli olan talep tahsis tarihi ve dava açıldığı an itibariyle sigortalılık süresi, sigorta prim ve yaş şartının üçünün de aynı anda oluşması zorunluluğudur ki davacının doğum tarihinin 24/02/1969 olduğu, 49 yaş şartının ise 24/02/2018 tarihinde dolduğu, ancak davacının davasını 18.07.2016 tarihinde açtığı, davanın açıldığı tarih itibariyle yaşlılık aylığı alma hakkına sahip olmadığı, yaş şartının tahsis talep tarihi itibariyle yerine getirmediği anlaşıldığından davanın reddi gerektiği kanaatine varılmıştır.” gerekçesi ile, “...Davanın reddine,...” karar verilmiştir.
B-BAM KARARI
“...Dosyadaki yazılara, hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleri ile tarafların dayandığı maddi delillere ve bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacı vekilinin tüm istinaf itirazlarının reddi ile usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılan hükme yönelik istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK "nın 353/1-b-1. Maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmış aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesi ile, “...İlk derece mahkemesinin kararının yasal ve hukuksal gerekçeleri ile dayanağı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığından 6100 sayılı HMK"nun madde 353/1-b.1 hükmü gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine,...” karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili, özetle, müvekkilinin 3201 sayılı kanun kapsamında toplam 3275 günü borçlanıp ödediğini, 25.08.2003 - 31.03.2008 tarihleri arasında 4 Yıl 7 Ay 6 Gün ve 01.07.2008-30.09.2015 tarihleri arasında 7 Yıl, 3 Ay olmak üzere toplam 4266 gün isteğe bağlı sigortalılık süresinin primlerini ödediğini ve dava devam ederken 506 sayılı kanun kapsamında, 24.02.2018 tarihinde, yaşlılık aylığı tahsis koşullarını yerine getirdiğinden, 24.02.2018 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verilmesi gerektiğini belirterek, yıllarca davacının her ay kesintisiz ve düzenli olarak ödediği isteğe bağlı sigortalılık primlerini kabul eden davalı Kurumun yıllar sonra haksız olarak, müvekkilinin Almanya"da sigorta primi ödemesi bulunması nedeniyle bu sigortalılık sürelerini iptal ettiğini, mezkur işlemin iptali ve tahsis talepli işbu davanın kabul edilmesi gerekirken reddine karar verilmiş olması nedeniyle Giresun İş Mahkemesi"nin 2016/300 E. ve 2018/ 98 K. Sayılı ilamının ve Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi"nin 03.05.2019 Tarihli, 2018/2383 E. ve 2019/992 K. Sayılı istinaf talebinin esastan reddine yönelik kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Somut olayda, davacının, 26.09.2003 - 29.09.2015 tarihleri arasında 1479 sayılı Kanun kapsamında isteğe bağlı sigortalılık nedeniyle prim ödediği, davalı Kurum"un; davacının Almanya"da 01.01.2001 - 31.12.2015 tarihleri arasında sigortalı çalışması bulunduğundan bahisle 26.09.2003 - 29.09.2015 tarihleri arasındaki isteğe bağlı sigortalılığını iptal ettiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı 1479 sayılı kanun 79. maddesi ve 5510 sayılı Kanunun 50. maddesidir.
14.09.1971 tarihli resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasanın 79. maddesinin 02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Yasa ile getirilen düzenlemesi; “Bu Kanunun 24 üncü maddesinin (I) numaralı bendi kapsamına girmeyenlerden, aynı maddenin (II) numaralı bendinin (a) ve (c) alt bentlerinde sayılanlar dışında kalanlar, ev kadınları ve Türkiye"de ikamet eden yabancı uyruklular talepleri halinde isteğe bağlı sigortalı olabilirler.
İsteğe bağlı sigortalı olanların basamak seçme ve yükseltmelerinde bu kanun hükümleri uygulanır.
İsteğe bağlı sigortalılık, sigortalılık tescil talebinin Kuruma intikal ettiği tarih itibariyle başlar ve terk talebinin Kuruma intikal ettiği tarihte veya diğer sosyal güvenlik kanunlarına tâbi olarak çalışmaya başladığı tarihten bir gün önce veya sigortalının toplam borcunun üç aylık prim ve ceza tutarından fazla olması halinde sigortalının daha önce ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle sona erer...” hükmü yer almaktadır. Bununla birlikte, 1479 Sayılı Kanunun 79.maddesinde belirtilen "diğer sosyal güvenlik kanunlarına tabi olarak çalışmaya başladığı" ibaresiyle Türkiye"deki sosyal güvenlik kuruluşları amaçlanmakta olduğundan, gerek sosyal güvenlik sözleşmesi yapılan ülkelerde, gerekse sözleşme yapılmayan ülkelerde çalışan Türk vatandaşlarının Türkiye"de isteğe bağlı sigortalı olabilmeleri mümkündür.
01.10.2008 tarihi itibarıyla yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasanın isteğe bağlı sigorta ve şartlarını düzenleyen 50.maddesi ise, “İsteğe bağlı sigorta; kişilerin isteğe bağlı olarak prim ödemek suretiyle uzun vadeli sigorta kollarına ve genel sağlık sigortasına tâbi olmalarını sağlayan sigortadır. İsteğe bağlı sigortalı olabilmek için Türkiye"de ikamet edenler ile Türkiye"de ikamet etmekte iken sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmamış ülkelerdeki Türk Vatandaşlarından; a) Bu Kanuna tâbi zorunlu sigortalı olmayı gerektirecek şekilde çalışmamak veya sigortalı olarak çalışmakla birlikte ay içerisinde 30 günden az çalışmak ya da tam gün çalışmamak, b) Kendi sigortalılığı nedeniyle aylık bağlanmamış olmak, c) 18 yaşını doldurmuş bulunmak, d) İsteğe bağlı sigorta talep dilekçesiyle kuruma başvuruda bulunmak şartları aranır.” hükmünü; ortak geçiş hükümlerini düzenleyen 5510 sayılı Yasanın Geçici 7. maddesi ise “Bu Kanunun yürürlük tarihine kadar 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı, 2/9/1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17/10/1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17/10/1983 tarihli ve 2926 sayılı, 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı kanunlar ile 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesine göre sandıklara tabi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiilî hizmet süresi zammı, itibarî hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları kanun hükümlerine göre değerlendirilir...” hükmünü içermektedir.
Yukarıda bahsedilen yasal düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere, 01.10.2008 tarihi öncesi yurtdışında çalışan Türk vatandaşlarının Türkiye"de isteğe bağlı sigortalı olabilmeleri mümkün iken, 01.10.2008 tarihi itibariyle, isteğe bağlı sigortalılık için Türkiye’de ikamet etme şartı getirilmiş olup, bu düzenlemeyle yasa koyucu, yurt dışında ikamet eden Türk Vatandaşlarının Türkiye’de isteğe bağlı sigortalı olmalarına kural olarak imkan vermemiştir. Aynı yasanın ortak geçiş hükümlerini düzenleyen ve yukarıda bahsedilen Geçici 7.Madde hükmü, bu duruma bir istisna getirmediği gibi, 01.10.2008 tarihi sonrası isteğe bağlı sigortalılık için ikamet şartını gerekli kılan 50’inci maddeyi destekler niteliktedir.
Mahkemece, davacının, davalı Kurumca iptal edilen isteğe bağlı sigortalılık süreleri ile 3201 sayılı yasa kapsamında yapılan borçlanma işlemlerine ilişkin belgelerin getirtilmesi ve anılan yasal düzenlemeler kapsamında yapılacak araştırma ve incelemeye göre varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi kararının HMK"nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 23/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.