Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/111
Karar No: 2013/5090

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2013/111 Esas 2013/5090 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2013/111 E.  ,  2013/5090 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi

    Dava, davacının malullük aylığı tahsisi istemine ilişkindir.
    Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    1-1479 sayılı Yasa, zorunlu sigortalılık şemsiyesi altına alınan “esnaf ve sanatkarlar ve diğer bağımsız çalışanlara” Yasada yazılı sosyal güvenlik hükümlerini uygulama amacını taşımakta olup, 26. madde ile sigortalı olma hak ve yükümlülüğünden vazgeçilemeyeceği ve kaçınılamayacağını, bu Kanuna göre sigortalı sayılanların, sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren üç ay içinde Kuruma başvurarak kayıt ve tescil yaptırmalarının zorunlu olduğunu, aksi durumda, Kurum tarafından re’sen tescil işleminin yapılacağı hükme bağlanmıştır.
    619 sayılı KHK’nin Geçici 1. maddesine göre “Bu Kanuna göre sigortalılık niteliği taşıdıkları halde bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar kayıt ve tescilini yaptırmamış olan sigortalıların sigortalılık hak ve mükellefiyetleri bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlar. Ancak, 1479 sayılı Kanuna göre zorunlu sigortalı olarak tescil edilmiş olmak kaydıyla, 20.4.1982 tarihinden bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar vergi dairelerine kayıtlı olarak kendi nam ve hesabına bağımsız çalıştıklarını belgeleyen sigortalıların, vergiye kayıtlı bulundukları süreler, bu süreye ilişkin primleri, ödeme tarihinde bulundukları gelir basamağı prim tutarı üzerinden ödemek kaydıyla sigortalılık süresi olarak değerlendirilir.” denilmekte olup, 04.10.2000 tarihinde yürürlüğe girmiş ise de, Anayasa Mahkemesi’nin 8.8.2001 tarihinde yürürlüğe giren 26.10.2000 günlü kararı uyarınca 619 sayılı KHK. tüm hükümleriyle iptal edilmiştir.
    02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Yasanın 47. maddesiyle, Bağ-Kur Kanununa eklenen Geçici 18. maddesine göre; “Bu Kanuna göre sigortalılık niteliği taşıdıkları halde 04.10.2000 tarihine kadar kayıt ve tescilini yaptırmamış olan sigortalıların sigortalılık hak ve mükellefiyetleri 04.10.2000 tarihinden itibaren başlar. Ancak, bu Kanuna göre zorunlu sigortalı olarak tescil edilmiş olanların sigortalılıkları, bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren altı ay içinde Kuruma yazılı
    olarak başvurmaları ve 20.04.1982-04.10.2000 tarihleri arasındaki vergi kayıtlarını belgelemek ve belgelenen bu sürelere ilişkin olarak 49 uncu ve ek 15 inci maddelere göre hesaplanacak prim borçlarının tamamını, tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içinde, ödeme tarihinde bulundukları gelir basamağının yürürlükte olan prim tutarı üzerinden ödemek kaydıyla bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir.”
    Anılan hükümle belirtilen şartları yerine getiren kişiler maddede belirtilen sürelere ilişkin prim tutarlarını ödeyerek o döneme ilişkin süreleri sigortalı saydırabileceklerdir. Anılan düzenleme ile borçlanma hakkı, 04.10.2000 tarihinden sonra zorunlu sigortalı olarak Bağ-Kur’a tescil edilmiş olanlardan, daha önce vergi kaydı bulunanlara tanınmıştır.
    Davaya konu olayda, Kurumca 01.09.2003 tarihli bildirge ile 04.10.2000 tarihinden itibaren 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olarak tescil edilen davacının, 27.08.2008 tarihli tahsis talebi üzerine, sigortalılığın başladığı tarihte malul sayılacak derecede hastalığının bulunduğu gerekçesi ile talebinin ret edildiği, davacı tarafından ise anılan Yasa kapsamındaki sigortalılığının 1987 tarihinde başladığının iddia edildiği anlaşılmakla, taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının iddia ettiği tarihten itibaren Bağ-Kur sigortalısı olup olmadığı ve hastalığının sigortalılığın başladığı tarihte bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
    Bilindiği gibi, Bağ-Kur sigortalılıklarında, uzun veya kısa vadeli sigorta kolları yönünden sigortalılık süresi şartının bulunduğu, buna göre, sigorta başlangıcının bir önemi bulunmadığından, öncelikle, davacı asil, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 31. maddesine göre isticvap edilip talebi açıklattırılarak, Kurumca kabul edilen süreler haricinde sigortalılık süresinin tespitine yönelik talebinin bulunup bulunmadığı belirlenmelidir. Tespit talebinin varlığı halinde, davacının yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler çerçevesinde 04.10.2000 tarihi öncesindeki döneme yönelik süresinde Kuruma borçlanma talebinde bulunup bulunmadığı ve bu talep sonrası, davacıya borçlanma sonucu tahakkuk ettirilen prim borcunun tebliğ edilip edilmediği, davacı tarafından tebliğ tarihinden itibaren 1 yıllık süre içerisinde ödemede bulunulup bulunulmadığı ve kısmi ödeme var ise karşıladığı süre belirlenmeli, bu çerçevede, 04.10.2000 tarihi öncesi 1479 sayılı Yasa kapsamında kabul edilmesi gereken sigortalılık süresi tespit edilmeli, prim borcu yönünden Kurumca davacıya yapılan tebliğin bulunmaması halinde, Kurumdan anılan yasal düzenlemeler çerçevesinde 04.10.2000 tarihi öncesi vergi kaydının bulunduğu döneme yönelik borçlanma iradesi çerçevesinde belirlenecek prim borcunu ödemesi için davacıya makul süre verilmeli, sonucuna göre davacının Bağ-Kur sigortalısı olarak kabul edilmesi gereken dönem tereddütsüz belirlenmelidir. Davacının anılan yasal düzenlemeler çerçevesinde 04.10.2000 tarihi öncesine yönelik süresi içerisinde borçlanma iradesinin bulunmaması veya tebliğ edilen prim borcunun süresinde ödenmemesi halinde, 04.10.2000 tarihi öncesine yönelik sigortalılık sürelerinin ve bu bağlamda sigortalılığın başlangıç tarihinin tespitine olanak bulunmadığı gözetilerek, bu çerçevede Bağ-Kur sigortalılık başlangıcının 04.10.2000 tarihi olduğu göz önünde bulundurularak, davacı yönünden malullük aylığı tahsisi koşulları irdelenerek varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
    Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik araştırma sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
    2-Kabule göre de, dava nitelikçe malüllük aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkin olup, davanın yasal dayanağı 1479 sayılı Yasanın 28 ve 56. maddeleridir. Anılan 28. maddeye göre, sigortalıya malüllük sigortasından yardım yapılabilmesi için malüllüğü gerektirecek hastalık ve arızanın sigortalılığın başladığı tarihte bulunmaması koşuldur. Başka bir anlatımla davacının malüllük sigortasının sağladığı yardımlardan yararlanabilmesi için malül sayılacak derecede hastalık veya arızanın sigortalı olarak çalıştığı malüllük halinin tespitinde yukarıda sözü edilen Yasanın 56.maddesinin öngördüğü prosedüre uyulması gerektiği ortadadır.
    İnceleme konusu olayda, mahkemece, 109. maddede öngörülen prosedüre aykırı olarak Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulundan rapor alınmaksızın, doğrudan Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulundan rapor alınmak suretiyle karar verilmiştir.
    Mahkemece, sigortalının tedavisine ilişkin belgeler tüm içerikleriyle getirtilip, maluliyetin başlangıcı yönünden Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu’ndan rapor alınmalı, anılan kurul tarafından verilen raporun, davacı Kurum açısından bağlayıcı olmasına karşın, davacının bu rapora da itiraz hakkının bulunduğu gözetilerek, itirazı halinde, Adli Tıp Kurumu veya tıp fakültelerinin konuya ilişkin anabilim dalı uzmanlarından oluşturulan kurullardan rapor alınmalı, raporlar arasında çelişkinin bulunması halinde ise, Adli Tıp Genel Kurulundan çelişkinin giderilmesi için rapor alınarak, sigortalının maluliyetinin başlangıcı tereddüde yer kalmayacak şekilde belirlenmeli ve varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
    Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik araştırma ve hatalı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 18.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi