Abaküs Yazılım
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/5128
Karar No: 2022/5823
Karar Tarihi: 11.05.2022

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/5128 Esas 2022/5823 Karar Sayılı İlamı

9. Hukuk Dairesi         2022/5128 E.  ,  2022/5823 K.

    "İçtihat Metni"



    BÖLGE ADLİYE
    MAHKEMESİ : ... 5. Hukuk Dairesi
    DAVA TÜRÜ : ALACAK

    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : ... 22. İş Mahkemesi

    Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

    Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

    Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

    I. DAVA
    Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin, davalının yüklenicisi nezdinde çalışırken iş sözleşmesinin feshedildiğini, işe iade davasının lehine sonuçlanarak kesinleştiğini ve işe başlatılma başvurusu yaptığını, yüklenicinin davacıyı işe davet ettiğini; fesihten önceki aynı pozisyon ve koşullarda olmadığından bu davetin ciddi ve samimi olmadığını, yüklenicinin sözde işe davetine ilişkin ihtarname tarihi itibarıyla iş sözleşmesinin yeniden feshedilmiş olduğunu, boşta geçen süreye ilişkin ücret ve diğer haklar ile işe başlatmama tazminatının ödenmediğini, son fesih tarihi itibarıyla feshe bağlı gerçekleşen yıllık ücretli izin, ihbar tazminatı ve kıdem tazminatının da hesaplanarak ödenmesi gerektiğini, işverence yapılan yol ve yemek yardımının giydirilmiş brüt ücret hesabında dikkate alınması gerektiğini belirterek dava dilekçesindeki taleplerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.


    II. CEVAP
    Davalı vekili cevap dilekçesinde; alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının yüklenici işçisi olduğunu, asıl amacının muvazaalı ilişkiye dayanarak Karayolları Genel Müdürlüğünde kadro almak olduğunu, davacının işe başlama başvurusunun samimi olmadığını, İdareyi mali yönden sorumlu tutma amacına dayandığını, ilk fesihten sonraki dönemde yüklenicinin mevcut ihalesinin bittiğini ve işe iade davasından sonra davacıyı yeni aldığı ihaledeki işyerine davet ettiğini, ancak davacının bu davete icabet etmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

    III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
    İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının 10 günlük yasal süre içerisinde işverene işe başlatması için başvuruda bulunduğu, işverenin ise davacının işten çıktığı tarihteki ücretinin güncellenerek brüt 3.200,00 TL olduğu belirtilerek aynı görevde ...’ndeki işyerinde işe başlamasını ihtar ettiği, davacının bu cevaba rağmen işe başlamadığı, zira davacının ilk fesih tarihindeki çıplak ücretinin brüt 3.981,74 TL olduğu ve işverenin ilk fesihten 2 yıl sonra önceki ücretinden daha düşük ücretle işe başlatmak istemesinin işyeri koşullarında esaslı değişiklik anlamına geldiği ve işçi tarafından kabul edilmediği sürece işçiyi bağlamayacağı, bu sebeplerle ihbar olunan işverenin işe davetinin usulüne uygun ve samimi olmadığı kanaatiyle davanın kabulüne karar vermiştir.

    IV. İSTİNAF
    A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
    İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

    B. İstinaf Sebepleri
    Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacının müvekkilinin işçisi olmadığını, aralarında hizmet ilişkisi bulunmadığını ve davanın husumet yokluğundan reddi gerektiğini, ayrıca işe başlamada samimi olmayıp işe iade kararının mali sonuçlarından yararlanmaya çalıştıklarını, alt işverence yapılan işe davetin samimi ve usulüne uygun olduğunu, faiz türünün de hatalı olduğunu beyan ederek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

    C. Gerekçe ve Sonuç
    Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile
    “...
    Somut uyuşmazlıkta, davacının, işe iade davasının kesinleşmesini takiben dava dışı alt işverene süresinde işe başlatılması hususunda müracaat ettiği, dava dışı alt işverenlikçe davalı ... müdürlük ile aralarında ki ihale sürecinin sona erdiği, bu iş yerinde çalıştırmanın mümkün olmadığı, Karakoçan Belediyesi yaya kaldırım işinde çalıştırılabileceği, yasal süre içerisinde başvuran işçilerin iş başı yaptırılacağı belirtilmiştir. Görüldüğü gibi davacı işçi tarafından işe başlatılması yönünde ki başvurusuna verilen cevapta işveren işe davet etmemekte yasal süre içerisinde başvuruları beklediğini belirtmektedir. İşçilerce bu başvuru zaten yapıldığından işverenin doğrudan çalışılacak yer, çalışma şartları ve yapılacak iş belirtilerek işe davet etmesi gerekirken, soyut şekilde yasal süre içerisinde başvurulması şeklinde verdiği cevap işe davet olarak nitelendirilemeyeceği gibi samimi de değildir. Bu haliyle davacı işe iade davasının sonucu olan boşta geçen süre ücretiyle işe başlatmama tazminatına hak kazandığı gibi sözleşmenin iş bitimi nedeniyle haksız olarak işveren tarafından feshedilmesinden dolayı ihbar ve kıdem tazminatına hak kazandığı, belirlenen hizmet süresine göre hak kazandığı yıllık izinlerinde kullandırıldığının davalı tarafça ispatlanamaması sebebiyle bu alacağında hüküm altına alınmasının yerinde olduğu, dava ve ıslah tarihine göre zamanaşımına uğrayan alacak bulunmadığı, davalının istinaf taleplerinin yersiz olduğu sonucuna varılmıştır.
    ..." gerekçeleriyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir

    V. TEMYİZ
    A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
    Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

    B. Temyiz Sebepleri
    Davalı vekili temyiz dilekçesinde; davacının müvekkilinin işçisi olmadığını, aralarında hizmet ilişkisi bulunmadığını ve davanın husumet yokluğundan reddi gerektiğini, ayrıca işe başlamada samimi olmayıp işe iade kararının mali sonuçlarından yararlanmaya çalıştıklarını, alt işverence yapılan işe davetin samimi ve usulüne uygun olduğunu, faiz türünün de hatalı olduğunu beyan ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

    C. Gerekçe
    1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
    Uyuşmazlık, davalıya husumet yöneltilip yöneltilmeyeceği, hizmet süresi, davacının hüküm altına alınan alacaklara hak kazanıp kazanamadığı ve kazanmışsa alacakların ödenip ödenmediği noktalarında toplanmaktadır.

    2. İlgili Hukuk
    1. 4857 sayılı İş Kanunu'nun "Tanımlar" kenar başlıklı 2 nci maddesinin altıncı fıkrası, "Geçersiz sebeple yapılan feshin sonuçları" kenar başlıklı 21 inci maddesinin beşinci fıkrası ve "Sözleşmenin sona ermesinde izin ücreti" kenar başlıklı 59 uncu maddesi

    2.6100 sayılı Kanun’un 114 üncü maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi ve 115 inci maddesi

    3. Alt İşverenlik Yönetmeliği'nin "Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin kurulma şartları" kenar başlıklı 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi

    3. Değerlendirme
    1.Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, taraflar arasındaki sözleşmeye, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

    2. 4857 sayılı Kanun'un 59 uncu maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi hâinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır.

    3. Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir.

    4. Somut olayda, davacı çalışma dönemi boyunca kullanmadığı yıllık ücretli izin hakkı bulunduğunu belirtmiştir. Mahkemece tüm çalışma dönemi bakımından 190 gün yıllık ücretli izin alacağı hesaplanıp hüküm altına alınmıştır.

    5. Davalı tarafça temyiz dilekçesi ekinde imzalı yıllık izin dilekçeleri sunulmuş olup sözü edilen belgeler ödeme belgesi mahiyetinde kabul edilmelidir. Ödeme belgesinin hakkı ortadan kaldıran özelliği nedeni ile yargılamanın her aşamasında dikkate alınması gereklidir.

    6. Temyiz dilekçesi ekinde sunulan belgelerin fotokopi olduğu anlaşılmaktadır. Bu sebeple öncelikle söz konusu belgelerin aslı getirtilmeli ve davacıdan izin dilekçeleri altındaki imzanın kendisine ait olup olmadığı sorulmalı, imza inkârı hâlinde imza incelemesi ile dilekçeler altındaki imzaların davacıya ait olup olmadığı belirlenmelidir. Yapılacak inceleme sonucunda imzanın davacıya ait olduğunun anlaşılması hâlinde kullanılan izinlerin düşülmesi gerekmektedir.

    7. Kural olarak, yargılama aşamasında dayanılıp sunulmayan deliller, temyiz veya karar düzeltme aşamasında sunulamazlar; sunulmuş olsalar bile bu aşamalardaki incelemeler sırasında dikkate alınamazlar. Bu kuralın tek istisnası, dayanılıp sunulan delillin, o davaya konu borcu söndüren bir nitelik taşıması; örneğin, davaya konu borcun ödenmiş olduğunu gösteren makbuz, ibraname gibi bir belge olmasıdır.

    8. 6100 sayılı Kanun’un 114 üncü maddesinin birinci fıkrasının (h) bendinde “davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması” dava şartları arasında sayılmıştır. Ödenmiş alacak hakkında davacının dava açmakta hukuki yararı yoktur. Bu halde, 6100 sayılı Kanun’un 115 inci maddesi gereğince, dava şartının varlığı ya da yokluğunun incelenmesi, doğrudan mahkemeye verilmiş ödevlerden olması karşısında, önceden ileri sürülmemiş olsa bile temyiz aşamasında dava şartının var olup olmadığını kendiliğinden gözetilmesinde bir usuli engel bulunmamaktadır.

    9. Davanın hukuksal niteliği ve somut olayın özelliği gereği davalı, temyiz aşamasında dava konusu borcu söndüren nitelikte bir belge vermişse, bu belge üzerinde gerekli inceleme yapılmak suretiyle bir karar verilmesi gerekir. Diğer bir anlatımla, yargılama aşaması henüz tamamlanmamış ise böyle durumda, borcu itfa eden belge değerlendirmeye alınmalıdır.

    10. Gerçekten de, yargılamada davayı inkâr eden davalının savunması, borcun bulunmadığı savunmasını da kapsar. O nedenle, davalının borcun ne sebeple bulunmadığını açıklama ve iddianın aksine delillerini ikame etme hakkının ortadan kalktığından söz edilemez. Belirtilen nedenlerle, temyiz aşamasında sunulan ve borcu söndüren bir belgenin varlığı karşısında savunmanın genişletilmesi yasağından söz edilemeyeceğinin kabulü de zorunludur (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 24.02.2016 tarihli ve 2014/22-735 Esas, 2016/166 Karar sayılı kararı).

    11. Somut uyuşmazlıkta, davalı tarafça temyiz aşamasında, dava konusu çalışma dönemine ilişkin ödeme belgeleri (31.01.2007 ibraname ve aynı tarihli tediye makbuzları) sunulmuş olup sözü edilen belgeler temyiz aşamasında sunulmuş ise de ödeme belgesi ve borcu söndüren nitelikte oldukları ve ödeme belgesinin hakkı ortadan kaldıran özelliği nedeni ile yargılamanın her aşamasında dikkate alınması gerektiğinden davacı işçiden, davalının savunmasına ve dava konusu döneme ilişkin sunulan belgelere karşı diyecekleri sorulmalı, dosya kapsamındaki tüm bilgi ve belgeler birlikte değerlendirilerek sonucuna göre talep konusu alacaklar hakkında yeniden bir karar verilmelidir.

    12. Somut olayda, davacı işçi davalı işverenlik nezdinde çalıştığını iddia etmiş olup davalı ise... A.Ş. (25.04.2007 - 31.01.2014),...Harfr.Ltd.Şti (02.08.2014 - 28.02.2015) ve... Altyapı Hiz. Ltd.Şti(10.03.2015 - 04.06.2015) şirketleri ile aralarında hiçbir ilişki bulunmadığını, söz konusu firmaların İdarelerinden ihale almadığını belirterek bu işverenliklerde geçen sürelerin hizmet süresine dâhil edilmesinin mümkün olmadığını savunmuştur. Dosyada davalı İdare ile hizmet döküm cetvelinde yer alan işverenler arasında yapılan hizmet alım sözleşmeleri bulunmaktadır. Mahkemece, davalı ile bu şirketler arasında asıl işveren- alt işveren ilişkisi bulunduğu kabul edilerek dava konusu alacaklardan davalının sorumlu olduğuna karar verilmişse de davalı ile anılan Şirketler arasındaki ilişki ve alt işverenlik ilişkisi varsa davacının bu kapsamda çalışan bir işçi olup olmadığı hususu yeterince araştırılmamıştır. Davacının hizmet süresi de dikkate alınarak bu sürelerde davalı ile söz konusu Şirketler arasında alt işveren – asıl işveren ilişkisi bulunup bulunmadığının tespiti için tüm dönem hizmet alım sözleşmeleri celp edilmeli, davacının hizmet alım sözleşmesi kapsamında asıl işveren işyerinde çalıştırılıp çalıştırılmadığı hususu açık ve tereddüte yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Eksik inceleme ile sonuca gidilmesi de hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

    VI. KARAR
    Açıklanan sebeplerle;
    1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

    2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

    Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

    11.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi