
Esas No: 2022/5107
Karar No: 2022/5782
Karar Tarihi: 11.05.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/5107 Esas 2022/5782 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/5107 E. , 2022/5782 K."İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 7. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının ... Termik Santralinde 22.11.2011 - 21.11.2013 tarihleri arasında Denizay Yem. Hiz. San. Tic. Ltd. Şti., 22.11.2013 - 30.06.2014 tarihleri arasında Ozan Gurup San. Tic. Ltd. Şti., 01.07.2014 - 30.11.2014 tarihleri arasında Paşam Hiz. San. Ltd. Şti. firmasında kalorifer ateşleyicisi/temizlik personeli/aşçı-aşçı yardımcısı/garson-bahçıvan/güvenlik personeli olarak çalıştığını, davalı asıl işveren ile diğer alt işverenler arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunu, alt işverenlerin işyerinde ayrı bir organizasyonunun bulunmadığını, müvekkilinin de dâhil olduğu alt işverene bağlı işçilerin tüm kontrolünün davalı asıl işveren personeli tarafından yapıldığını, iş dağılımının asıl işveren tarafından belirlendiğini, işçilerin izinlerinin dahi asıl işveren tarafından planlandığını ve verildiğini, ihaleyi alan alt işverenin değişmesine rağmen aynı işçilerin çalışmaya devam ettiğini, işten çıkarmaların da asıl işverenin kararı ve talebiyle olduğunu, davalı Kurum işçileriyle ihaleyi alan alt işveren işçilerinin aynı işlerde birlikte çalıştığını, işyerindeki tüm tesis ve malzemelerin davalı asıl işverene ait olduğunu ve alt işveren işçilerinin kullandığı malzemelerin de asıl işveren tarafından verildiğini, ihale ile işe alınan işçilerin hangi bölümlerde çalışacağına asıl işverenin karar verdiğini, müvekkilinin asıl işveren işçileriyle aynı işi yapmasına rağmen daha düşük ücret aldığını, bu nedenlerle müvekkilinin işe başlama tarihinden itibaren davalı asıl işverenin işçisi olduğunun tespiti ile asıl işçilere ödenip müvekkiline ödemeyen ücret farkları, ikramiye alacakları ve diğer haklarını talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının hizmet alımı sözleşmeleri kapsamında yüklenici firmalar işçisi olarak çalıştığını, müvekkili İdarenin ihale makamı olup işveren sıfatını haiz olmadığını, müvekkili ile hizmet alımı yapılan yüklenici firmalar arasında muvazaa bulunmadığı gibi asıl işveren-alt işveren ilişkisinin de bulunmadığını, davacının müvekkili Kurumdan talep edebileceği herhangi bir alacağının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı Kurumda yapılan işin elektrik üretimi olduğu, davacının yaptığı işin kalorifer ateşçiliği olduğu ve çalışanların daha konforlu şekilde çalışmalarını sağlamaya yönelik bir hizmet olduğu, bu işin davalının asıl işi değil de yardımcı işi niteliğinde olduğu ve muvazaa şartlarının meydana gelmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde;... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/23 Esas ve 2016/1024 Karar sayılı Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen kararında davalı asıl işverenin işyerlerinde kurulan alt işverenlik ilişkilerinin muvazaalı olduğunun tespit edildiğini, tespit edilen hususlarda değişiklik olmadığını, Mahkemece bu kesinleşmiş kararın dikkate alınmadığını, bilirkişi incelemesine gerek görülmeden asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı olmadığına karar verildiğini, taşeron firmalar ile yapılan sözleşmelerin muvazaa iddiası yönünden hiç değerlendirilmediğini, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/614 Esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğunun belirtildiğini, Mahkemece gösterilen gerekçenin müvekkilinin sendika üyesi olmadığı ve dayanışma aidatı ödemediği ve bu nedenle toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan hakları talep edemeyeceği şeklinde belirtilmesinin karar gerekçesinde çelişkiye yol açtığını, alacak taleplerinin kabulünün müvekkilinin hizmet sözleşmesinin başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılması gerektiğinin kabulüne bağlı olduğunu, 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 5 inci maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesi gereği işverenin kendisiyle aynı işi yapan işçileriyle eşit haklara sahip olması gerektiğini ileri sürerek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
"...
Davalının elektrik üretim görevini yapan kamu tüzel kişisi olduğu anlaşılmaktadır. Söz konusu asıl işin tamamının ya da bir kısmının herhangi bir sınırlamaya bağlı kalmaksızın alt işverene verilebileceğini öngörmekle birlikte asıl işveren-alt işveren ilişkisinin genel muvazaa hükümleri yönünden denetime tabi tutulmasına engel değildir. Bir hukuki ilişkide muvazaa olup olmadığı, hukuki bir değerlendirmedir. Asıl işlerin bölünerek alt işverene verilmesi önünde yasal bir engel bulunmadığı ve belirtilen hükümler gereğince davalı tarafça Kamu İhale Kanunu doğrultusunda ihale ile hizmet alımı yapıldığı dosya kapsamına göre davacı tarafça yapılan işin üretim işi değil yardımcı iş mahiyetinde kalorifer ateşleme işi olduğu anlaşılmaktadır. Yapılan işlerin asıl iş mahiyetinde olmadığı da değerlendirildiğinde davalı EÜAŞ ile hizmet alımı yapılan şirketler arasında 4857 sayılı Kanunun 2/6 maddesi kapsamında geçerli bir asıl işveren alt işveren ilişkisi bulunmaktadır. Davacının bağlı olduğu işveren şirket ile davalı Kurum arasındaki ilişki 4857 sayılı İş Kanununun alt işveren yönetmeliğinde belirtilen şartlara uygun olup, geçerli bir asıl-alt işveren ilişkisinde alt işverenin işçisi asıl işverenin tarafı olduğu toplu iş sözleşmesinden yararlanamayacağından, alt işverenin işçisi davacının davalı asıl işverenin tarafı olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan alacaklara yönelik hak kazanamaz. Bu nedenlerle davacının muvazaa iddiası ve eşitlik ilkesine yönelik iddiaları yerinde değildir. Netice itibariyle mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu itibarla davacının istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
...” gerekçesiyle davacının yaptığı istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde;... 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/23 Esas ve 2016/1024 Karar sayılı Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen kararında davalı asıl işverenin işyerlerinde kurulan alt işverenlik ilişkilerinin muvazaalı olduğunun tespit edildiğini, kesinleşen seri dava kararlarına esas alınan bilirkişi raporu ile tespit edilen hususlarda işbu dava tarihi itibarıyla hiçbir değişiklik olmadığı, Mahkemenin kesinleşmiş kararı hiç dikkate almadığı ve bilirkişi incelemesine dahi gerek görmeden asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaalı olmadığına karar verdiğini, taşeron firmalarla yapılan sözleşmelerin Yönetmelik hükümlerine göre muvazaalı sayılıp sayılmayacağı hususunun araştırılmadığını, söz konusu uygulamanın kamusal yükümlülüklerden kaçınmak veya işçilerin iş sözleşmesi, toplu iş sözleşmesi yahut çalışma mevzuatından kaynaklanan haklarını kısıtlamak ya da ortadan kaldırmak gibi tarafların gerçek iradelerini gizlemeye yönelik işlemleri barındırdığının mahkeme kararları ile sabit olduğunu, Mahkemece asıl işveren işçisi sayılma tespiti talebine bağlı olarak talep edilen alacakların davacının sendika üyesi olmadığı ve dayanışma aidatı ödemediği bu nedenle toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacakları talep edemeyeceği gerekçesiyle reddedilmesinin hatalı olduğunu, alacak talebinin 4857 sayılı Kanun'un 5 inci maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesi gereği işverenin kendisiyle aynı işi yapan işçileriyle eşit haklara sahip olması gerektiğini belirterek kararı temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Taraflar arasındaki temel uyuşmazlık, asıl işveren-alt işveren arasındaki ilişkinin kanuna uygun kurulup kurulmadığı veya muvazaaya dayanıp dayanmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
1.4628 sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'un 15 inci maddesine 09.07.2008 tarihli ve 5784 sayılı Kanun'un 5 inci maddesiyle eklenen ve 26.07.2008 tarihinde yürürlüğe giren fıkrası; "Elektrik enerjisi üretim, iletim ve dağıtım faaliyeti gösteren kamu tüzel kişileri, gerekli hallerde üretim, iletim ve dağıtım tesislerinin işletilmesi ve bakım onarım işlerini tabi oldukları ihale mevzuatı çerçevesinde hizmet alınması yoluyla yaptırabilirler.” şeklindedir. Bu hüküm 30.03.2013 tarihinde yürürlüğe giren 14.03.2013 tarih ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'nun (6446 sayılı Kanun) 30 uncu maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olup 6446 sayılı Kanun'un 22 nci maddesi ile; "Lisans sahibi tüzel kişiler, lisansları kapsamındaki faaliyetlerle ilgili olarak hizmet alımı yapabilirler. Ancak, bu durum ilgili lisans sahibi tüzel kişinin lisanstan kaynaklanan yükümlülüklerinin devri anlamına gelmez. Hangi faaliyetlerin hizmet alımı yoluyla yaptırılabileceği Kurul tarafından belirlenir" şeklinde düzenleme getirilmiştir.
2. 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinin altıncı fıkrasına göre, alt işveren, "Bir işverenden işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve görevlendirdiği işçileri sadece bu işyerinde çalıştıran diğer işveren..." olarak tanımlanabilir. Alt işverenin iş aldığı işveren ise asıl işveren olarak adlandırılabilir. Bu tanımlara göre asıl işveren alt işveren ilişkisinin varlığından söz edebilmek için iki ayrı işverenin olması, mal veya hizmet üretimine dair bir işin varlığı, işçilerin sadece asıl işverenden alınan iş kapsamında çalıştırılması ve tarafların muvazaalı bir ilişki içine girmemeleri gerekir.
3. Alt İşverenlik Yönetmeliği'nde asıl iş; "mal veya hizmet üretiminin esasını oluşturan iş" olarak tanımlanırken, yardımcı iş: "İşyerinde yürütülen mal veya hizmet üretimine ilişkin olmakla beraber doğrudan üretim organizasyonu içerisinde yer almayan, üretimin zorunlu bir unsuru olmayan ancak asıl iş devam ettikçe devam eden ve asıl işe bağımlı olan iş" olarak tanımlanmıştır.
3. Değerlendirme
1.Dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler incelendiğinde; davalının elektrik üretim görevini yaptığı, davacının, dava dışı şirketler ile davalı arasında akdedilen hizmet alım sözleşmesi kapsamında kalorifer ateşleme işinde çalıştığı ve davacı tarafça yapılan işin üretim işi değil yardımcı iş mahiyetinde olduğu, 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinin altıncı fıkrası kapsamında davalı ile dava dışı alt işverenler arasında geçerli bir asıl işveren alt işveren ilişkisi bulunduğu anlaşılmaktadır.
2.Bu itibarla İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesinin davalı ile dava dışı alt işverenler arasında muvazaa bulunmadığına ilişkin tespiti ve davacının muvazaaya dayalı alacaklarının reddine ilişkin kararları yerinde olup İlk Derece Mahkemesinin davacının sendikaya üye olmadığına ilişkin değerlendirmesinin sonuca etkili olmamasına göre davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
11.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.