Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2016/858
Karar No: 2016/583

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2016/858 Esas 2016/583 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2016/858 E.  ,  2016/583 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Antalya 6. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 12.10.2012 gün ve 2011/152 E., 2012/502 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 13.05.2013 gün ve 2013/2401 E., 2013/7848 K. sayılı ilamı ile;
    (...Davada, davacının arsa tahsis talebinin Antalya Belediyesi tarafından kabul edildiğini ve Antalya Belediye Meclisinin 16/10/1987 gün ve 248 sayılı kararı ile Antalya Merkez Duraliler Köyü eski 226 parsel (yeni 2699 parsel) sayılı taşınmazda kalan 4 nolu blokun davacıya tahsisine karar verildiğini Duraliler Köyü 226 parselin mülkiyetinin çekişmeli olduğunun anlaşıldığını, Kadastro Mahkemesinde açılan dava sonucu bu parselin Vakıflar İdaresine ait olduğuna karar verildiğini, bunun sonucu olarak davacı kooperatifin inşaat ruhsatına ve projesine uygun olarak inşaatları tamamlamış olmasına karşın, bugüne kadar davacı kooperatif ve kooperatif üyelerinin tapularını alamadıklarını, arsa tahsisi karşılığında davalıya ödenen 105.000,00 TL nedeniyle davacıya tahsis edilen taşınmazın dava tarihindeki bedelinin tespiti ile işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesini bu istekleri kabul edilmediği takdirde denkleştirici adalet ilkesi uyarınca davacı tarafından davalıya ödenen 105.000,00 TL"nin dava tarihinde ulaşacağı bedelin nemalandırılarak işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davacı vekilinin 06.06.2012 tarihli dilekçesi ile davasını ıslah ettiği, ıslah harcını yatırdığı ve dava değerini 884.044,34 TL"ye çıkardığı anlaşılmıştır.
    Davalı vekili cevap dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; dava konusu yerin imar planında ucuz konut alanı olarak belirlendiğini, davalı müvekkili belediyenin yegane amacının kamu hizmeti olduğunu davacılardan alınan bedel ile kamulaştırma yapmak suretiyle davacılara ucuz konut sağlamak üzere tahsis yapıldığını bu amaçla hareket eden müvekkili belediyenin zenginleştiğinin düşünülemeyeceğini aksine söz konusu bedelin davacıya ödenmesi halinde kamunun sırtından davacının zenginleştirilmiş olacağını bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesi istenilmiştir.
    Mahkemece, davalı belediye tarafından encümen kararına istinaden tahsis yapıldığı, ancak tapudan davacıya devir yapılamaması karşısında bu işlem nedeniyle davalı tarafın sebepsiz zenginleştiği, davacının davalıya ödemiş olduğu 105.000.000 TL"nin denkleştirici adalet ilkesi uyarınca dava tarihinde ulaşacağı miktarın 884.044,34 TL olacağının belirlenmesi bu miktar üzerinden davacının davasını ıslah etmesi karşısında davacının davasının kabulüne, 884.044,34 TL"nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesi cihetine gidilmiş, hüküm, süresinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının sair temyiz itirazları yerinde değildir.
    Davacı, geçersiz sözleşme ile satın aldığı taşınmazın tapu kaydının verilmemesi nedeniyle uğradığı zararın giderimini istemiş; mahkemece de, satım bedeli dava tarihi itibarıyla güncellenerek dava tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsiline karar verilmiştir.
    Davaya konu taşınmazın davalılara teslim edilmediği dava dilekçesinden ve sair belgelerden anlaşılmaktadır. Mahkemece bu durum taraflardan sorularak tespit edilmeden, eksik inceleme ile karar verilmiştir. Oysa, geçersiz satışta, alıcı taşınmazı satıcı da satış bedelini kullanırken henüz birinin diğeri yararına fakirleşme ve zenginleşmesi gerçekleşmemiştir. Taşınmaz alıcı tarafından satıcıya teslim edildiği taktirde yoksullaşanın mal varlıklarından ekonomik bir değer, zenginleşen davalının mal varlığına geçmekte, bu nedenle davacının alacak davası açmakta hukuki yararı bulunmaktadır.
    Mahkemece, teslim olgusu tespit edilmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya uygun görülmemiştir.
    Kabule göre de, ıslah ile artırılan miktara ıslah tarihinden itibaren yasal oranda faiz yürütülmesi gerekir. Bu miktarın dava tarihinden faizi ile tahsiline karar verilmesi doğru değildir…)
    gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarıca alacak istemine ilişkindir.
    Yerel mahkemece, davacıya bedel karşılığında tahsis edilen ancak tapuda devri yapılmayan taşınmaz nedeniyle davalı Belediye"nin sebepsiz olarak zenginleştiği gerekçesiyle ıslah edilen miktar üzerinden davanın kabulüyle, 884.044,34 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
    Davalı vekilinin temyizi üzerine, Özel Dairece yukarıda yer alan gerekçe ile karar bozulmuş, yerel mahkemece direnme kararı verilmiştir.
    Direnme hükmü, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında uyuşmazlığın esasının incelenmesinden önce, mahkemenin bozulan ilk kararında “Davacının peşin ödediği 742,50 TL harç ile ıslahta ödediği 12.385,60 TL olmak üzere toplam 13.128,10 TL harcın mahsubu ile 39.384,13 TL bakiye ilam harcının davalıdan alınmasına, Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden 45.571,33 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacının harç olarak ödemiş olduğu 13.128,10-TL ile yapmış olduğu 1.062,70 TL yargılama gideri olmak üzere 14.447,80 TL"nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,” karar verildiği halde, direnme olarak adlandırılan kararında "Harç, yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden mahkememizin 2011/152 Esas, 2012/502 Karar sayılı ilamı ile değerlendirildiğinden bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına," şeklinde ilk hükme atıfta bulunularak karar verilmiş olması nedeniyle, yerel mahkemece usulüne uygun şekilde direnme kararı oluşturulup oluşturulmadığı hususu ön sorun olarak incelenmiştir.  
    Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun (6100 sayılı HMK)"nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Buna göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümler, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
    HMK’nun 294. maddesinin 3. fıkrasında ise “Hükmün tefhimi herhalde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur” hükmüne yer verilmiştir. Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki, dava içinden davalar doğar, hükmün hedefine ulaşılmasını engeller, kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz.  
    Öte yandan, direnme kararları yapıları gereği, kanunun hukuka uygunluk denetimi yapmakla görevli kıldığı Yargıtay dairesinin denetimi sonucunda hukuka aykırı bularak, gerekçesini açıklamak suretiyle bozduğu bir yerel mahkeme kararının aslında hukuka uygun bulunduğuna, dolayısıyla bozmanın yerinde olmadığına ilişkin iddiaları içerdiklerinden, o iddiayı yasal ve mantıksal gerekçeleriyle birlikte ortaya koymak zorunda olduğu gibi, direnilen ve uyulan kısımları da kalem kalem net ve birbirine uygun bir biçimde içermelidir.   
    Nitekim, aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 19.03.2008 gün ve 2008/15-278 Esas, 2008/254 Karar; 21.10.2009 gün ve 2009/9-397 Esas, 2009/453 Karar; 07.05.2014 gün ve 2013/4-1121 Esas, 2014/626 Karar sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.  
    Bu genel açıklamaların ışığında somut olaya gelince, yerel mahkemece bozulan ilk kararında yargılama gideri, harç ve vekâlet ücreti bakımından miktarları belirtilmek suretiyle ayrı ayrı hüküm kurulmasına karşılık, direnme kararında bu hususlarda bir karar verilmeyerek, bozma kararı ile hayatiyetini yitiren ilk hükme atıf yapılmak suretiyle hüküm tesis edilmiş olması yukarıda açıklanan kurallara uygun değildir.
    Bu itibarla, bozulan ilk karar ile direnme kararı arasında farklılık bulunduğundan yerel mahkemece usule uygun direnme hükmü kurulması için, işin esasına yönelik temyiz itirazları incelenmeksizin kararın usulden bozulması gerekmiştir.    
    S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle direnme kararının yukarıda açıklanan gerekçelerle usulden BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 04.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi