
Esas No: 2022/5081
Karar No: 2022/5831
Karar Tarihi: 11.05.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/5081 Esas 2022/5831 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/5081 E. , 2022/5831 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin ...Termik Santralinde dış tesislerde tablocu olarak çalışmakta iken 22.06.2015 tarihinde iş sözleşmesinin feshedilmesi sonucu işinden ayrıldığını, müvekkilinin davalı Kurumun asli ve sürekli işlerinde, ana üretim merkezinde davalı Kurum tarafından temin edilen malzemeler ile davalı Kurumun personeli ile birlikte davalı Kurum yetkililerinin emir ve talimatı altında çalıştığını, taşeronların değişmesine rağmen müvekkilinin ve arkadaşlarının değişmediğini, hizmet alım sözleşmelerinin muvazaa nedeniyle geçersiz olduğunu ve ucuz işçi teminine yönelik olduğunu, müvekkilinin çalıştığı bölümde vardiyalı çalışıldığından vardiya tazminatı alacağının da bulunduğunu belirterek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, eşit davranma borcuna aykırılık tazminatı, taban ücret yevmiye, işgüçlüğü tazminatı, bakım tazminatı, gıda yardımı, sosyal yardım, vardiya tazminatı, ilave tediye ve ikramiye alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı defi ve husumet itirazında bulunmuş, davacının muhatabının asıl işveren konumundaki müteahhit firma olduğunu, davacıya tüm ödemelerin mevzuat çerçevesinde yapıldığını ve herhangi bir alacağı bulunmadığını, talebin 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 2 nci maddesi ile çeliştiğini ve hukuki bir temele dayanmadığını, çalışanlarla ilgili bütün kanuni ve hukuki yükümlülüklerin yüklenici firmanın sorumluluğunda olduğunu, davacı ile aralarında iş sözleşmesi bulunmadığını, iş sözleşmesinin müvekkili Kurum tarafından feshedilmediğini, davaya konu işin asli ve sürekli bir iş olmadığını, yardımcı iş niteliğinde olduğunu, müvekkili Kurumun davacının asıl işvereni olmayıp ihale makamı konumunda bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 03.12.2019 tarihli ve 2019/1100 Esas, 2019/817 Karar sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davanın müvekkili ... açısından tümüyle reddi gerektiğini, talep edilen dönem için muvazaanın varlığının mahkeme kararı ile ispatının olmadığını, özelleştirme sonrasında asıl işin yapıldığı bir işyerinin ortada kalmadığını, üretim faaliyetinde hangi birimde görev yaptığının muğlak olduğunu, hâlen toplu iş sözleşmesinden yararlanmasını sağlayacağını iddia ettiği geçerli bir sendika üyeliğinin mevcut olup olmadığının bilinmediğini, müvekkili Kurumun muvazaa yaptığı iddiasının temelsiz kaldığını, dava ve ıslahla talep edilen miktarların zamanaşımına uğradığını, davacının özelleştirme sonrasında Çelikler Anonim Şirketi bünyesinde çalışmaya devam etmiş olması hâlinde davanın muhatabının Çelikler A.Ş. olması gerektiğini, dosya kapsamında, tanık ifadelerinde ve Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) kayıtlarında durumun genellikle böyle olduğunun açıkça görüldüğünü, meydana gelen durumun özelleştirme nedeniyle işyeri devri vasfında olduğunun kesinlik kazandığını, Kurum tarafından yapılan kıdem tazminatı ödemesinin ise davacı işçinin kıdem tazminatını hak ettiği anlamına gelmediğini, hükümde yer alan faiz oranlarınını ve başlangıç tarihlerini kabul etmediklerini ve alacakların zamanaşımına uğradığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 15.09.2020 tarihli ve 2020/7888 Esas, 2021/5160 Karar sayılı kararıyla; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 355 inci maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu; İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 25.02.2021 tarihli ve 2020/7888 Esas, 2021/5160 Karar sayılı ilâmıyla
"...
Taraflar arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisinin kanuna uygun kurulup kurulmadığı ve muvazaaya dayanıp dayanmadığı noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Davacı işçi davalı ile dava dışı şirketler arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu iddiasında bulunmuş, tazminat ve işçilik alacaklarına esas alınacak ücretinin davalının emsal işçilerinin ücretlerine göre belirlenmesini ve Toplu İş Sözleşmesinden kaynaklanan alacaklarını talep etmiştir. Somut uyuşmazlıkta, Mahkemece ve Bölge Adliye Mahkemesince davacının ... 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesinde açtığı davada muvazaa tespiti yapıldığı ve kesinleştiği gerekçesiyle muvazaa olduğu kabul edilmiş ise de, işbu davaya konu işçilik alacakları daha sonraki döneme ait olup belli bir dönem için muvazaa tespit edilmiş olması tüm çalışma süresi için muvazaa varlığına delil olarak değerlendirilemeyecektir. Asıl işveren-alt işveren ilişkisi geçerli olarak kurulmuşsa muvazaa denetimi söz konusu olabilir.
...
Yapılacak araştırmada; ... 1. Asliye(iş) Hukuk Mahkemesince muvazaa tespiti yapılarak kesinleşen dönem hariç tutulmak suretiyle, bu dönemden sonra yapılan hizmet alım sözleşmeleri bakımından; verilen işin yardımcı iş niteliğinde olduğu ya da 4628 sayılı Kanun ile 6446 sayılı Kanun'un hukuki çevresinde işlem tesis edildiği, yapılan sözleşmelerle alt işverene fiilen verilen işin aynı olduğu, davacı işçinin de bu ihale ile verilen iş kapsamında çalıştırıldığı belirlendiğinde, davalı ile dava dışı şirketler arasındaki ilişkinin asıl işveren-alt işveren ilişkisi olduğu sonucuna varılarak tazminat ve işçilik alacakları bu tespite göre ve Toplu İş Sözleşmesi hükümleri dikkate alınmaksızın hesaplanarak hüküm altına alınmalıdır.
4628 sayılı Kanun ile 6446 sayılı Kanun'un hukuki çevresinde işlem tesis edilmediğinin, yapılan sözleşmelerle alt işverene fiilen verilen işin aynı olmadığı ya da davacının ihale ile verilen iş dışında çalıştırıldığının tespit edilmesi halinde ise davacı işçinin sendikası üyesi olduğu dikkate alınarak Toplu İş Sözleşmesi hükümlerine göre şimdiki gibi davaya konu tazminat ve işçilik alacaklarıyla ilgili hüküm kurulmalıdır.
Eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle bozulmuş ve dava dosyasının kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma ilâmı ve yapılan araştırma doğrultusunda davalı ile taşeron şirketler arasında imzalanan ihale sözleşmelerinin muvazaalı olduğu kabul edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde; kıdem tazminatına ilişkin davanın kısmi dava olarak açıldığını, diğer alacaklarının zamanaşımına uğramaması için 22.03.2018 tarihinde ıslah yaptıklarını, kıdem ve ihbar tazminatı ile bakım tazminatı açısından ise 02.07.2018 tarihli ikinci ıslah dilekçesi verdiklerini, fakat gerek Yargıtay, gerekse Bölge Adliye Mahkemesince ikinci ıslah dilekçesinin hukuki geçerliliğinin olmadığına ve her davada en fazla bir defa ıslah dilekçesi verilebileceğine karar verildiğini, ancak Mahkemenin sanki bu alacaklar reddedilmiş gibi müvekkili aleyhine vekâlet ücreti ile yargılama giderlerine hükmedildiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde; husumet itirazında bulunduklarını, özelleştirme sonrasında asıl işin yapıldığı işyerinin kalmadığını, özelleştirme ile tüm hak ve borçların Çelikler A.Ş.' ye devredildiğini, muvazaayı kabul etmediklerini, faiz oranlarının ve başlangıç tarihlerinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Taraflar arasında, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin kanuna uygun kurulup kurulmadığı ve muvazaaya dayanıp dayanmadığı, buna bağlı olarak davacının dava konusu alacaklara hak kazanıp kazanmadığı, ayrıca vekâlet ücreti ve yargılama giderleri hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır.
2. İlgili Hukuk
1. 4857 sayılı Kanun’un "Tanımlar" kenar başlıklı 2 inci maddesinin altıncı fıkrası şöyledir:
"Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur."
2. 6100 sayılı Kanun'un "Kapsamı ve sayısı" kenar başlıklı 176 ncı maddesinin ikinci fıkrası şöyledir:
"Aynı davada, taraflar ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilir.
"
3. 6100 sayılı Kanun'un "Yargılama giderlerinin kapsamı" başlıklı 323 üncü maddesinin birinci fıkrasının ( ğ) bendi şöyledir:
"Vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekâlet ücreti."
4. 6100 sayılı Kanun'un "Yargılama giderlerinden sorumluluk" başlıklı 326 ncı maddesi şöyledir:
"(1) Kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir.
(2) Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır.
(3) Aleyhine hüküm verilenler birden fazla ise mahkeme yargılama giderlerini, bunlar arasında paylaştırabileceği gibi, müteselsilen sorumlu tutulmalarına da karar verebilir."
5. Alt İşverenlik Yönetmeliği'nin "Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin kurulma şartları" kenar başlıklı 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi şöyledir:
"Alt işverene verilen iş, işyerinde mal veya hizmet üretiminin yardımcı işlerinden olmalıdır. Asıl işin bölünerek alt işverene verilmesi durumunda ise, verilen iş işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren bir iş olmalıdır.""Alt işverene verilen iş, işyerinde mal veya hizmet üretiminin yardımcı işlerinden olmalıdır. Asıl işin bölünerek alt işverene verilmesi durumunda ise, verilen iş işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren bir iş olmalıdır."
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre ve özellikle aynı hizmet alım sözleşmeleri ile çalışan işçilerin açmış oldukları davalarda asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaaya dayandığının kesinleşmiş mahkeme kararlarıyla sabit olduğu (Bkz. 9. Hukuk Dairesinin 2019/8066 Esas, 2019/267 Karar, 2019/8069 Esas, 2020/270 Karar; 2019/8095 Esas, 2020/296 Karar sayılı kararları), dava konusu alacakların da muvazaa tespiti yapılan ve kesinleşen döneme ilişkin olduğunun anlaşılmasına göre davalının tüm, temyiz sebeplerine göre de davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Somut uyuşmazlıkta Mahkemece, davacı vekilinin 22.03.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile davasını ıslah ettiği, 02.07.2018 tarihinde ise bakım, kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin ıslahına ilişkin ikinci bir dilekçe sunduğu, mükerrer ıslaha değer verilemeyeceğinden kıdem ve ihbar tazminatları yönünden dava dilekçesindeki talep ile sınırlı hüküm kurulduğu, bakım tazminatı yönünden ise birleşen davada da talep edildiği gözetilerek zamanaşımı defi dikkate alınarak hüküm kurulduğu belirtilmiştir.
3. Mahkemece ikinci ıslaha değer verilmeyip taleple bağlı kalınarak hüküm kurulduğunun belirtilmesine karşın yargılama gideri ve vekâlet ücreti hesaplamasında söz konusu alacakların reddedilmiş gibi değerlendirilmesi hatalıdır.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
... İş Mahkemesinin temyize konu 21.02.2022 tarihli ve 2021/268 Esas, 2022/91 Karar sayılı kararının asıl davaya ilişkin hüküm kısmında yer alan
“13-Davacının karşıladığı toplam 1.999,38-TL yargılama giderinin, kabul / talep oranına göre hesaplanan 1.222,60 TL sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, geri kalan 776,78-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
14-Davalının karşıladığı toplam 213,00-TL yargılama giderinin, red / talep oranına göre hesaplanan 82,75-TL sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, geri kalan 130,25-TL yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
16-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen 29.548,32-TL üzerinden takdir edilen 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,” numaralı bentleri hükümden tamamen çıkartılarak yerine;
“13-Davacının karşıladığı toplam 1.999,38 TL yargılama giderinin, kabul / talep oranına göre hesaplanan 1.787,67 TL'sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, geri kalan 211,71 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
14-Davalının karşıladığı toplam 213,00 TL yargılama giderinin, ret / talep oranına göre hesaplanan 22,55 TL'sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, geri kalan 190,50 TL yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
16-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen 5.507,70 TL üzerinden takdir edilen 5.100,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,” ibarelerinin yazılması suretiyle hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
İstek hâlinde peşin alınan temyiz harcının davacıya iadesine,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlerden davalıya yükletilmesine,
11.05.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.