![Abaküs Yazılım](/3.png)
Esas No: 2022/4921
Karar No: 2022/5820
Karar Tarihi: 11.05.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/4921 Esas 2022/5820 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/4921 E. , 2022/5820 K."İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 3. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre ve diğer temyiz şartları yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumuna bağlı linyit kömür üretiminde faaliyet gösteren, Park Teknik A.Ş. çalışanı olduğunu, en başından beri davalının asıl işçisi olmasına rağmen muvazaalı olarak alt işveren işçisiymiş gibi gösterilerek haklarının kısıtlandığını, toplu iş sözleşmesi hükümlerinden yararlanması gerektiğini, davacının işyerinde imzalanan toplu iş sözleşmesinin tarafı olan sendikaya üye olduğunu ve işçilik alacaklarını talep ettiğini beyanla tüm sendikal hakları ile taban fark ücreti, ilave tediye ve diğer alacaklarının hüküm altına alınmasını istemiştir.
II. CEVAP
1.Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı defi ve husumet itirazında bulunduklarını, müvekkilinin işi anahtar teslim iş olarak verdiğini, ihale makamı olan Kurumun herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, çalışanların emir ve talimatları ihaleyi alan firmadan aldıklarını, davacının Kurum işçisi ve Kurumun tarafı olduğu toplu iş sözleşmesinden yararlanmak istediğine dair bir talebi de bulunmadığını, Kurumda aldatma kastının bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
2. İhbar olunan Şirket vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin İdare tarafından açılan ihaleleri kazanarak kömür üretim işi yaptığını, davalı ile müvekkili Şirket arasındaki ilişkinin ihale usulü ile hizmet alımı işi olduğunu ve muvazaanın söz konusu olmadığını, davacının müvekkili Şirket çalışanı olduğunu, davacının sendika ile müvekkili arasında imzalanmış olan toplu iş sözleşmesi hükümlerinden yaralandığını ve herhangi bir hak kaybının söz konusu olmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının ihbar olunan Şirkette çalıştığı ve Maden- İş Sendikasına üye olduğu, davalı Kurum ile ihbar olunan Şirket arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu, bu nedenle davacının ilave tediye alacağı talep hakkı olduğu, ancak toplu iş sözleşmesinden yararlanılması talebi bakımından sendika üyeliğinin davalı Kuruma bildirilmemesi nedeniyle toplu iş sözleşmesinden doğan alacaklara ilişkin talep hakkı olmadığı, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil, hafta tatili ücret alacakları yönünden ise dinlenen tanıkların husumetli olduğu, davacının çalışma gün ve saatlerinin düzenli olarak bordroya yansıtıldığı ve karşılığının banka kanalıyla ödendiği; bu nedenle anılan alacakları da talep hakkı olmadığı gerekçeleri ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; benzer konularda müvekkili ile aynı işyerinde çalışan kişilerin açtıkları davalarla birebir aynı davanın davacısı olduğunu, muvazaa nedeniyle davalarını kazandığını, davaların lehlerine sonuçlandığını ve toplu iş sözleşmesi kaynaklı ödemelerini aldıklarını, hâl böyleyken yerel mahkemede istinaf mahkemelerinde, temyiz mahkemelerinde bir anda görüşün değiştiğini, kanuna, usule aykırı yüksek yargı kararlarına taban tabana zıt, hakkaniyete aykırı, benzer konuda verilmiş Anayasa Mahkemesi kararına aykırı, sürpriz karar verme yasağına aykırı, " tarafları aynı, konusu aynı dava niteliğindeki davalarda farklı karar verilemez" içtihadına aykırı kararlar verilmeye başlandığını, Mahkemenin yüzlerce kesinleşmiş emsali olan davaların kabulüne karar verdiği halde bu kez davalarını bir adet bölge adliye mahkemesi kararını emsal alarak reddettiğini, sebep olarak davacının sendika üyeliğinin davalı Kuruma bildirilmediğinin gösterildiğini, kanun gereği muvazaa ile çalıştırılan işçi müvekkillerin toplu iş sözleşmesi imzasından çok önce sendika üyesi olmaları nedeniyle toplu iş sözleşmesinin yürürlük tarihinden itibaren yararlanma haklarının zaten olduğunu, müvekkilinin ve diğer tüm davacı işçilerin sendika üyeliklerinin toplu iş sözleşmesinin imzalanmasından çok zaman önce yapıldığını beyanla İlk Derece Mahkemesinin müvekkilinin toplu iş sözleşmesinden kaynaklı alacak talepleri yönünden vermiş olduğu ret kararının istinaf yoluyla incelenerek ortadan kaldırılmasına, kesinleşmiş tüm yüksek yargı kararlarına, yasal düzenlemelere uygun olarak ilk davalardaki gibi davalarının da kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 12.01.2021 tarihli ve 2020/3837 Esas, 2021/279 Karar sayılı ilâmı incelendiğinde kararda; “... Maden ocağı işyerlerinde asıl işin bir bölümünün alt işverene bırakıldığı tespit edildiğinde, asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren iş kriteri her bir somut olay bakımından ayrı ayrı incelenmelidir. Özellikle galeri açma gibi kendine özgü teknik özellikleri ve bazı riskleri barındıran işlerde asıl işverenin bizatihi bu alanda uzmanlaşmış bir şirketten galeri açma hizmeti alması mümkün görülmelidir. Bu halde asıl işverenin kendisinin de galeri açabilecek teknik imkanlara sahip olması, aynı işin alt işverene verilmesini engellemez. Aynı şekilde işin yürütümünde, alt işverenin sahip olduğu teknoloji ile asıl işverenin sahip olduğu teknolojinin kıyaslanması da doğru bir yaklaşım değildir. İşin alt işverene verilebilmesi için alt işverenin asıl işverene göre gerek kullanılan teknoloji gerekse araç ve gereçler bakımından daha üstün olması gerektiği de söylenemez. ...” denildiğini, muvazaa olgusunu ve ilave tediye alacağı talebini kabul etmediklerini, faize ve faiz başlangıcına itiraz ettiklerini, Mahkeme kararının kısmen kabul olmasına rağmen harç miktarlarının çoğunluğundan ve dava tarihinde dava şartı olarak zorunlu arabuluculuk olmamasına rağmen arabuluculuk ücretinden sorumlu tutulmalarının da hukuka aykırı olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya kapsamında alınan bilirkişi raporlarına göre davalı Kurumun hizmetin yürürtülmesine ilişkin teknolojik imkanları, araç- gereç ve ekipmanları itibarıyla ihbar olunan şirketten daha üstün durumda olduğu, asıl işin alt işverene verilebilmesinin en önemli şartının işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerden olması gerektiği, ancak davalı ve ihbar olunan Şirket arasında kanuna uygun bir asıl işveren-alt işveren ilişkisi kurulmadığından davacının başlangıçtan itibaren Türkiye Taşkömürü Kurumu Genel Müdürlüğünün işçisi olarak kabulünün doğru olduğu ve ilave tediye alacağı verilmesine ilişkin Mahkeme kararının isabetli olduğu, İlk Derece Mahkemesince davacının sendika üyeliğinin davalı Kuruma bildirilmediği gerekçesiyle toplu iş sözleşmesinden kaynaklı alacak taleplerinin reddine karar verilmiş ise de davacının sendika üyeliğinin 30.04.2013 tarihinde davalı asıl işverene bildirildiği, bu nedenle toplu iş sözleşmesinden kaynaklı alacaklarının kabulüne karar verilmesi gerekirken taleplerin reddedilmesinin hatalı olduğu; ayrıca İlk Derece Mahkemesi kararından, dosya esas numarasından ve UYAP kayıtlarından davanın 2017 yılında açıldığının anlaşıldığı, dava tarihi itibariyle arabulucuya başvuru zorunluğu bulunmadığı gibi dosya içerisinde arabuluculuk tutanağına da rastlanmadığı, bu nedenle taraflar aleyhine arabuluculuk ücretine hükmedilmesinin de hatalı olduğunu belirtilerek taraf vekillerinin istinaf başvurularının bu yönlerden kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kaldırılarak dosyanın esası hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde; husumet itirazı ve zamanaşımı definde bulunduklarını, muvazaa olgusunu ve ilave tediye alacağını talebini kabul etmediklerini, Bölge Adliye Mahkemesince bahsedilen sendika üyeliği bildiriminin sehven Kurumlarına gönderildiğini bu nedenle toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacaklara hükmedilmesinin hatalı olduğunu, faize ve faiz başlangıcına itiraz ettiklerini ve yargılama giderlerinin hatalı olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının davalı Kurumun işçisi sayılıp sayılmayacağı, davalı Kurumla sendika arasında imzalanan ve yürürlükte olan toplu iş sözleşmesinden faydalanmasının mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
1. 4857 sayılı İş Kanunu’nun (4857 sayılı Kanun) "Tanımlar" kenar başlıklı 2 inci maddesinin altıncı fıkrası şöyledir:
"Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur."
2. 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması ve 6452 sayılı Kanunla 6212 sayılı Kanunun 2 inci maddesinin Kaldırılması hakkında Kanun
'un 1 inci maddesi şöyledir:
" Umumi, mülhak ve hususi bütçeli dairelerle mütedavil sermayeli müesseseler, sermayesinin yarısından fazlası Devlete ait olan şirket ve kurumlarla belediyeler ve bunlara bağlı teşekküller, 3460 ve 3659 sayılı kanunların şümulüne giren İktisadi Devlet Teşekkülleri ve diğer bilcümle kurum, banka, ortaklık ve müesseselerinde müstahdem olanlardan İş Kanununun şümulüne giren veya girmiyen yerlerde çalışmakta olan ve İş Kanununun muaddel birinci maddesindeki tarife göre işçi vasfında olan kimselere, ücret sistemleri ne olursa olsun, her yıl için birer aylık istihkakları tutarında ilave tediye yapılır."
3. 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu
'nun "Toplu iş sözleşmesinden Yararlanma" kenar başlıklı 39 uncu maddesinin ilgili bölümü şöyledir:
"(1) Toplu iş sözleşmesinden taraf işçi sendikasının üyeleri yararlanır.
(2) Toplu iş sözleşmesinden, sözleşmenin imzalanması tarihinde taraf sendikaya üye olanlar yürürlük tarihinden, imza tarihinden sonra üye olanlar ise üyeliklerinin taraf işçi sendikasınca işverene bildirildiği tarihten itibaren yararlanır.
(3) Toplu iş sözleşmesinin imza tarihi ile yürürlük tarihi arasında iş sözleşmesi sona eren üyeler de, iş sözleşmelerinin sona erdiği tarihe kadar toplu iş sözleşmesinden yararlanır.
(4) Toplu iş sözleşmesinin imzası sırasında taraf işçi sendikasına üye olmayanlar, sonradan işyerine girip de üye olmayanlar veya imza tarihinde taraf işçi sendikasına üye olup da ayrılanlar veya çıkarılanların toplu iş sözleşmesinden yararlanabilmeleri, toplu iş sözleşmesinin tarafı olan işçi sendikasına dayanışma aidatı ödemelerine bağlıdır. Bunun için işçi sendikasının onayı aranmaz. Dayanışma aidatı ödemek suretiyle toplu iş sözleşmesinden yararlanma, talep tarihinden geçerlidir."
4. Alt İşverenlik Yönetmeliği'nin "Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin kurulma şartları" kenar başlıklı 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi şöyledir:
"Alt işverene verilen iş, işyerinde mal veya hizmet üretiminin yardımcı işlerinden olmalıdır. Asıl işin bölünerek alt işverene verilmesi durumunda ise, verilen iş işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren bir iş olmalıdır.""Alt işverene verilen iş, işyerinde mal veya hizmet üretiminin yardımcı işlerinden olmalıdır. Asıl işin bölünerek alt işverene verilmesi durumunda ise, verilen iş işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren bir iş olmalıdır."
3. Değerlendirme
Somut uyuşmazlıkta, davalı Kurum ile dava dışı alt işveren şirket arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu, davacının sendika üyeliğinin 30.04.2013 tarihinde davalı asıl işverene bildirildiği; bu nedenle davacının toplu iş sözleşmesinden kaynaklı alacaklara ve ilave tediye ücretine hak kazandığı anlaşılmış olup kararın (IV./C.) numaralı bendinde yer verilen Bölge Adliye Mahkemesinin kararında dayandığı gerekçelere göre yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
11.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.