Esas No: 2022/4976
Karar No: 2022/5991
Karar Tarihi: 12.05.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/4976 Esas 2022/5991 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/4976 E. , 2022/5991 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 25.04.2006-31.12.2015 tarihleri arasında en son dava dışı alt işveren ... Sosyal Hizmetler Limited Şirketi sigortalısı olarak davalı Şirketin petrol, gaz arama ve üretim sahaları çalışmalarında sondör olarak çalıştığını, son ücretinin aylık net 4.300,00 TL olduğunu ancak ücretinin Sosyal Güvenlik Kurumuna düşük bildirildiğini, iş sözleşmesinin 31.12.2015 tarihi itibariyle feshedildiğini ve müvekkili tarafından açılan işe iade davasının lehine sonuçlanarak kesinleştiğini, ayrıca bu davada davalı Şirket ile dava dışı alt işveren Şirket arasındaki sözleşmenin muvazaalı olduğunun kabul edildiğini, kesinleşmiş işe iade kararı uyarınca müvekkilinin işe iade başvurusu yaptığını ancak davalı işverence işe başlatılmadığını, maaşının gerçek ücreti üzerinden gösterilmemesi nedeniyle gerçek ücrete göre fark fazla mesai, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının bulunduğunu, kesinleşen karar gereğince kabul edilen muvazaa nedeniyle müvekkilinin baştan itibaren davalı Şirketin işçisi olduğunun kesinleştiğini, bu nedenle de müvekkiline 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması Hakkında Kanun kapsamında ilave tediye ödemesi yapılması gerektiğini, davalı Şirkette kadrolu işçilere kıdem teşvik ikramiyesi ödendiğini, müvekkilinin davalı Şirket işçisi sayılması nedeniyle bu alacağın da davalıdan tahsili gerektiğini, işe başlatılmayan müvekkilinin bakiye boşta geçen süre ücreti ve işe başlatmama tazminat alacaklarının bulunduğunu, yine yıllık izin alacağının bulunduğunu iddia ederek kıdem tazminatı ile işe başlatmama tazminatı, boşta geçen süre ücreti, yıllık izin ücreti, kıdem teşvik ikramiyesi, ilave tediye, fazla mesai, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının müvekkili Şirketin çalışanı olmadığını, müvekkili Şirketin asıl işveren Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının sahibi olduğu sahalarda ihale makamı sıfatı ile söz konusu sahaların işletilmesini kamu ihale mevzuatı çerçevesinde çeşitli firmalara ihale ettiğini, davacının işvereni olan Şirket ile müvekkili Şirket arasında akdedilen sözleşmelerin müteahhit-ihale makamı ilişkisi olduğunu, bu nedenle müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, müvekkili ile ihaleyi alan firmalar arasında akdedilen sözleşmelerin muvazaalı olmadığını, müvekkili Şirketin iş sözleşmesinin feshinde bir tasarrufu olmadığını, davacının yıllık izin ve ücret alacağının bulunup bulunmadığının davacının işvereni olan dava dışı ... Ltd. Şti.’nin bilgisinde olan hususlar olduğunu, ayrıca davacının müvekkili Şirket bünyesinde kıdem tazminatı ile fazla mesai, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının bulunmadığını, işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süre ücreti alacağının davacıya ödendiğini, kıdem teşvik ikramiyesinin sadece müvekkili Şirketin idari personeline ödendiğini, davacının idari personel olmadığı gibi müvekkili Şirketin çalışanı da olmadığını, davacının ilave tediye ücreti ödenmesi gerektiği yönündeki iddiasının da kabulünün mümkün olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 27.09.2019 tarihli ve 2017/338 Esas, 2019/341 Karar sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; ıslah dilekçesine karşı zamanaşımı definde bulunulmuş olmasına rağmen Mahkeme tarafından değerlendirilmediğini, davacının iş sözleşmesinin haksız feshedildiği iddiasını yerinde olmadığını, ayrıca davacının belirli süreli iş sözleşmesi ile çalıştığını, davacının ihaleyi alan Şirket bünyesinde asgari ücret ile çalıştığını, yemek ve yol ücretinin de fahiş şekilde belirlendiğini, davacının fazla mesai, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının bulunmadığını, bilirkişi raporunda yer alan hesaplama ve değerlendirmelerin de hatalı olduğunu, davacı tanıklarının hepsinin müvekkili Şirket ile devam eden davalarının bulunduğunu; bu nedenle beyanlarına itibar edilmesinin hatalı olduğunu, hakkaniyet indirimi yapılmamasının da doğru olmadığını, davacının izin kullandığına ilişkin belgelerin değerlendirilmediğini, davacının işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süre ücreti alacağının ödendiğini, davacının ücretinin fahiş olarak hesaplandığını ve davacının müvekkili Şirket nezdinde herhangi bir işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre alacağının bulunmadığını, kıdem teşvik ikramiyesinin sadece müvekkili Şirketin idari personeline ödendiğini, müvekkili Şirketin ilave tediye ödenmesi gereken kurumlardan olmadığını, ayrıca davacının müvekkili Şirketin çalışanı da olmadığını ve bu nedenle müvekkiline husumetin de yöneltilemeyeceğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 01.07.2020 tarihli ve 2019/4401 Esas, 2020/1537 Karar sayılı kararıyla; "...
Davacı tarafından açılan işe iade davasının yapılan yargılaması sonunda davacının feshin geçersizliğine davacının gerçek işveren davalı Turkish Petroleum International Company işyerindeki işine iadesine karar verildiği, hükmün davalı şirket ile dava dışı ... şirketi tarafından temyiz edilmeksizin kesinleştiği, davacının yasal süresi içinde davalı şirkete işe başlatılma talebinde bulunulduğu, davalı işverenlikçe bir aylık yasal süre içinde işe başlatılma yönünde bir kararın sunulmadığı, davacının banka hesabına işe iade tazminatı açıklaması ile ödeme yapıldığı, emsal ücret araştırması yapıldığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yapılan inceleme sonunda 18/06/2014 tarihinde düzenlenen rapor ile TPIC ile ... şirketi ve Öztürk şirketi arasındaki asıl-alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğunun tespitine karar verildiği, sözleşmelerinin muvazaalı olmadığının tespiti için ... 2. İş Mahkemesinin 2014/820 E. sayılı dosyası ile Çalışma Ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı aleyhine tespit davası açıldığı, yargılama neticesinde verilen 24/02/2016 gün ve 2016/78 K. sayılı ilam ile sözleşmelerin muvazaalı olduğu, Çalışma Ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müfettişinin tespitinde hata bulunmadığı tespit edilerek davanın reddine karar verildiği, hükmün TPIC vekilince temyiz edildiği, Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 04/10/2016 gün ve 2016/18145 E. 2016/22484 K. sayılı ilam ile onanarak kesinleştiği, bu durumda davacının başlangıçtan itibaren davalı şirketin işçisi kabul etmek gerektiği anlaşılmaktadır. Mahkemece ıslah zamanaşımı savunması gözetilmiştir ayrıca ıslah zamanaşımına uğrayan alacak bulunmamaktadır. Diğer taraftan davacının konaklama, yol ve yemek masraflarının işverenlikçe karşılandığı ayrıca harcırah adı altında yapılan ödemenin gerçekte harcırah olmadığı, bordrolarda harcırah olarak gösterilen tutarların çalışanların banka kayıtlarına maaş açıklaması ile yatırıldığı hususları gözetildiğinde, davacının gerçek ücretinin harcırah adı altında yapılan ödemeleri de kapsadığı yönündeki kabulün de yerinde olduğu, bordrolarda yer alan fazla çalışma, hafta tatili, genel tatil çalışması karşılığı ödemelerin asgari ücretten yapılmış olması sebebiyle davacının gerçek ücreti üzerinden fark hesaplama yapılmasında isabetsizlik bulunmadığı gibi tespitin belgeye dayanması nedeniyle karineye dayalı makul indirim (takdiri indirim) yapılmasına da gerek bulunmamaktadır. Davacının yıllık izinlerinin kullandırıldığının işveren tarafından imzalı izin defteri veya eşdeğer belge ile kanıtlanamamıştır. Davalı şirketin “Personel usul ve Esasları Yönetmeliğin 28. Maddesinde en az 5 yıl kıdemi olan personelden başlamak üzere kıdemine göre personele kıdeme teşvik ikramiyesi ödeneceği düzenlenmiş olup, muvazaa nedeniyle davalı şirketin işçisi sayılan davacının kıdemine göre anılan ikramiyeyi hak ettiği de açıktır. Yine davalı şirketin personel usul ve esaslarının düzenlendiği yönetmeliğin 20. maddesinin 3. fıkrasında Temel ücrete yıllık iki çıplak ücret tutarında ödenen ilave tediyenin dahil olduğu düzenlenmiş ise de, davacının davalı şirketin değil dava dışı ... şirketinin işçisi olarak çalıştığından, aldığı ücretin içinde ilave tediye alacağı bulunmamaktadır. Davalı vekilinin kıdem tazminatı ile işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süre ücretine, husumete yönelen istinaf itirazlarının da yerinde olmadığı ve mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının hak ettiği alacak miktarlarının iş hukuku ilkeleri çerçevesinde usulünce ve gerekçeleri de belirtilerek gösterildiği, mevcut raporun hüküm vermeye yeter nitelikte olduğu anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararı, dosya içeriği ile usul ve yasaya uygundur, davalı vekilinin aksini ileri süren istinaf itirazlarının hiçbiri yerinde görülmemiştir.
..." gerekçesi ile davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 11.11.2020 tarihli ve 2020/6308 Esas, 2020/15703 Karar sayılı ilâmı ile davalının diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilerek
"...
Somut uyuşmazlıkta, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalı işyerinde 6 yılı aşkın çalışması olduğu tespit edilen davacının tüm çalışma süresi boyunca hak ettiği yıllık ücretli izin süresinin 137 gün olduğu belirlenmiş, mahkemece bu süre zarfında hiç yıllık izin kullanmadığının kabulü ile yapılan hesaplama dikkate alınarak karar verilmiştir. Ancak Dairemizce, davacının iddia ettiği süre boyunca hiç yıllık izin kullanmadan çalışmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu değerlendirilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 31. maddesinde, hakimin davayı aydınlatma ödevi düzenlenmiş olup söz konusu madde uyarınca, hakim uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabileceği, soru sorabileceği ve delil gösterilmesini isteyebileceği düzenlenmiştir. Ne var ki, mahkemece davacı asilin dinlenilerek bu konuda beyanının alınmadığı görülmektedir. Bu itibarla, ilgili Kanunun 31. maddesi uyarınca hakimin davayı aydınlatma ödevi çerçevesinde; mahkemece, davacı asil çağrılarak çalışma süresi boyunca yıllık izin kullanıp kullanmadığı, kullanmış ise kaç gün yıllık ücretli izin kullandığı konularındaki beyanının alınmasından sonra sonucuna ve tüm dosya kapsamına göre değerlendirme yapılarak bir karar verilmelidir.
..." gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma ilâmına uygun olarak davacı asil isticvap edilmiş ve davacı asılın çalışma dönemi boyunca hiç yıllık izin kullanmadığını beyan etmesi nedeniyle bozmadan önceki kararda olduğu gibi davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili İlk Derece Mahkemesi kararının hatalı olduğunu, davalıya husumet yöneltilmeyeceğini, dava konusu alacakların hesaplanmasında hataya düşüldüğünü ileri sürerek temyiz isteminde bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalı ile alt işverenleri arasındaki ilişkinin muvazaalı olup olmadığı, bu bağlamda davacının kıdem ve işe başlatmama tazminatları ile boşta geçen süre ücreti, yıllık izin, kıdem teşvik ikramiyesi, ilave tediye, fazla mesai, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının varlığı ve hesabına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.4857 Sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) "Yıllık ücretli izin hakkı ve izin süreleri" kenar başlıklı 53 üncü maddesinin birinci fıkrası " İşyerinde işe başladığı günden itibaren, deneme süresi de içinde olmak üzere, en az bir yıl çalışmış olan işçilere yıllık ücretli izin verilir." düzenlemesini içermektedir.
2. 4857 Sayılı Kanun'nun "Sözleşmenin sona ermesinde izin ücreti" kenar başlıklı 59 uncu maddesinin birinci fıkrasına göre " İş sözleşmesinin, herhangi bir nedenle sona ermesi halinde işçinin hak kazanıp da kullanmadığı yıllık izin sürelerine ait ücreti, sözleşmenin sona erdiği tarihteki ücreti üzerinden kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Bu ücrete ilişkin zamanaşımı iş sözleşmesinin sona erdiği tarihten itibaren başlar.
"
3.6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "Hâkimin davayı aydınlatma ödevi" kenar başlıklı 31 inci maddesi şöyledir :
"Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir."
3. Değerlendirme
Yukarıdaki kanun hükümleri ve bozma ilâmının kapsamı dikkate alındığında İlk Derece Mahkemesinin bozma ilâmı sonrası bozmaya uygun şekilde tesis etmiş olduğu karar dosya kapsamına uygun olup yerindedir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Uyulan bozma kararı gereğince tesis edilmiş İlk Derece Mahkemesi kararında hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik olmamasına, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmamasına göre yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
12.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.