Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/23304
Karar No: 2013/4923

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2012/23304 Esas 2013/4923 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2012/23304 E.  ,  2013/4923 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

    Dava, 506 sayılı Kanun kapsamındaki sigortalılığının iptali ve yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti ile aylıkların yasal faizi ile birlikte tahsili istemine ilişkindir.
    Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    Dosyadaki bilgi ve belgelerden; 23.08.1985 tarihinde davalı Kurum kayıtlarına intikal eden bildirge ile 01.09.1985 tarihinden itibaren 2926 sayılı Kanun kapsamından Tarım Bağ-Kur tescili yapılan davacının, 05.01.2009 tarihinde yaşlılık aylığı tahsis talebinde bulunduğu, ancak Tarım Bağ-Kur sigortalılık tescili ile çakışan 01.07.1985 – 01.12.1985 tarihleri arasında 150 gün ve 1990 yılındaki tek prim ödemesi ile çakışan 01.12.1989 – 31.01.1991 tarihleri arasında 390 gün 506 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olduğu belirlenerek Tarım Bağ-Kur sigortalılığının yeniden düzenlendiği, buna göre tescil tarihi itibariyle Tarım Bağ-Kur sigortalılığı iptal edilerek teslim ettiği ürün bedellerinden yapılan tevkifata istinaden 01.06.1998 tarihinden itibaren sigortalı kabul edildiği, buna göre de tahsis talebinin reddedildiği anlaşılmaktadır.
    Davacı, 1985 yılındaki 506 sayılı Kanun kapsamındaki çalışmalarına esas işe giriş bildirgesindeki imzanın eli ürünü olmadığı ve hizmetlerinin gerçek ve fiili olmadığı gerekçesiyle iptali ile 2926 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olduğunun ve yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece; davanın kabulü ile “davacının 01.07.1985 – 01.12.1985 tarihleri arasında 506 sayılı Kanun kapsamında gözüken hizmetinin iptaline, davacıya talebi takip eden aybaşı olan 01.02.2009 tarihi itibariyle aylık bağlanmasına, ödenmeyen her bir aylığın hak ediş tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte Kurumdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir.
    Davanın yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Kanunun 2’nci maddesindeki “...diğer sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdiyle bağlı olamayan tarımsal faaliyette bulunan kimseler... Tarım Bağ-Kur sigortalısı sayılırlar” düzenlemesi gereği tescil ya da tevkifata dayalı olarak başlayan Tarım Bağ-Kur sigortalılığının devamı sürecinde devreye giren başka bir zorunlu sigortalılık nedeniyle Tarım Bağ-Kur sigortalılığı sona ermekte, söz konusu bu zorunlu sigortalılık Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 14.02.2007 gün 2007/21-73-71 sayılı kararında da açıkça belirtildiği gibi, “makul kısa süreyi” aşmıyor ise tarımsal faaliyetin devam ettiğinin tespiti halinde, sigortalılığın da devam ettiğinin kabulü gerekmektedir. Çakışan zorunlu sigortalılık süreleri makul süreyi aşıyor veya tarımsal faaliyeti bulunmadığından 2926 sayılı Kanun kapsamındaki sigortalılığı sona ermiş ise; yeniden sigortalı sayılması için tescil, prim ödemesi ya da teslim ettiği ürün bedellerinden prim kesintisi bulunması gerekir.
    Öte yandan; 506 sayılı Kanunun 6’ncı maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına veya iptaline ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
    Davaya konu somut olayda; öncelikle belirtilmelidir ki davacının 01.12.1989 – 31.01.1991 tarihleri arasındaki 390 günlük 506 sayılı Kanun kapsamında sigortalı süreleri “makul kısa süre”yi aştığından 31.01.1991 tarihinden sonra Tarım Bağ-Kur sigortalısı sayılabilmesi için tescil, prim ödemesi ya da teslim edilen ürün bedellerinden prim kesintisi bulunmalıdır. 01.07.1985 – 01.12.1985 tarihleri arasındaki süreler her ne kadar “makul kısa süre”yi aşmıyor ise de; devamında Tarım Bağ-Kur sigortalılığı için tarımsal faaliyetinin devamının ispatının gerekeceği açıktır. Bu nedenle Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.05.2011 gün ve 2011/10-230-319 sayılı kararında da açıkça belirtildiği üzere davacının tarımsal faaliyetinin kesintisiz sürüp sürmediğinin tespiti için Mahkemece;
    1- Çekişmeli dönemde davacının nerede oturduğu; Nüfus Müdürlüğü, İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı ve Muhtarlık kayıtları esas alınarak belirlenmeli,
    2- Dönem içinde ... Bankası, Kooperatif veya Birlikler aracılığıyla "Tarımsal Amaçlı Kredi" kullanıp kullanmadığı araştırılmalı,
    3- Dönem içinde ürün teslimatından dolayı prim kesintisi yapılıp yapılmadığı veya sigortalılık iradesini ortaya koyacak şekilde prim ödemesinin bulunup bulunmadığı araştırılmalı,
    4- 25.04.2006 gün 26149 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 5488 sayılı Tarım Kanunun 19’uncu maddesi uyarınca Çiftçi Kayıt Sistemine dâhil edilerek doğrudan gelir desteği alıp almadığı ve bu bağlamda davacının hangi ürünleri ekerek bunları nerelere sattığı, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunun "Zirai kazanç, zirai faaliyet, zirai işletme, çiftçi ve mahsulün tarifi" başlıklı 52, " Zirai kazançta vergileme" başlıklı 53, ve "Vergi Tevkifatı" başlıklı 94 ve devamı maddeleri ile 213 Vergi Usul Kanununun " Vergi kesenlerin sorumluluğu" başlıklı 11’inci maddesi kapsamında zirai kazançlarından dolayı vergi ödeyip ödemedikleri araştırılmalıdır. Konu ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.12.2010 gün ve 2010/10-580-647 sayılı kararında da açıkça belirtildiği üzere " Tevkifat yapma ve kurum hesaplarına aktarma yükümü, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunun 94/11’inci maddesinde öngörülen çiftçilerden satın alınan zirai mahsuller için yapılan ödemelerden gelir vergisine mahsuben tevkifat yapma yükümüne paralel olarak getirilmiştir. Bakanlar Kurulu Kararı kapsamındaki gerçek ve tüzel kişiler, tarımsal faaliyette bulunan bu kişilerden satın aldıkları ürün bedellerinden tevkifat yapmakla yükümlüdürler." Tevkifat suretiyle vergilendirilen çiftçiler yaptıkları satış ve hizmetleri dolayısıyla müstahsil makbuzu almak ve saklamak zorundadırlar.
    5- Tarımsal faaliyeti kapsamında ilaç, gübre ve sulama parası ödeyip ödemediği, varsa bunların fatura ve belgelerinin nelerden ibaret olduğu, ... Odası, Kooperatif veya Birliklere üyeliği varsa bu kuruluşlara düzenli bir şekilde aidat ödeyip ödemediği araştırılmalı, tarımsal faaliyete elverişli tapulu taşınmazının bulunup bulunmadığı, tarımsal faaliyetin taşınmaz kiralanması yoluyla gerçekleştirildiğinin savunulması halinde; taşınmazların, kimden hangi yıllar için kiralandığı, kiracının; kiralama yoluyla faaliyetini yürütmeye elverişli alet ve edevatının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, traktörünün bulunduğunun ileri sürülmesi halinde, traktörün hangi tarihte satın alınıp ilgilisi adına trafiğe tescil edildiğini gösteren fatura ve trafik tescil belgesinin celbedilmeli,
    6- Hayvan yetiştiriciliği bulunduğunun ileri sürüldüğü hallerde, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 01.06.2011 gün ve 2011/10-306-365 sayılı kararında da belirtildiği üzere 16.05.1986 tarihinde yürürlüğe giren 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanununun 22’nci maddesi kapsamında hayvanlarına ilişkin menşe şahadetnamesinin bulunup bulunmadığı tespit edilerek, büyük ve küçükbaş hayvanlarına ilişkin istatistik bilgileri ve bu hayvanlara ilişkin yapılması zorunlu bulunan periyodik aşılara ilişkin bilgiler İlçe Tarım Müdürlüklerinden sorulmalı, köy muhtarı ve ihtiyar heyeti üyeleri gibi tarımsal faaliyetin varlığını yakından bilebilecek durumdaki tanıklar dinlenilerek sigortalılık olgusunun varlığı hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulduktan sonra hâsıl olacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
    İptal edilen 506 sayılı Kanun kapsamında sigortalı süreler yönünden ise; davacının anılan sigortalı sürelerinin başlangıcına esas işe giriş bildirgesi davacının
    kimlik bilgileri ile uyumlu olduğu gibi, davacının imzasını içermektedir. Üstelik davacının 1989-1991 arasındaki sigortalılığında da bu sigortalılık ile alınan sigorta sicil numarası kullanılmıştır. Davacının kabule konu çalışmalarına ilişkin bildirge ve bordrolar da verilerek primlerin ödendiği anlaşılmaktadır. Beyanları hükme esas alınan bir kısım tanıklar davaya konu çalışma ile ilgili bilgisi bulunmadığından anılan beyanların hüküm kurmaya yeterli olduğu söylenemez. Bu nedenle; davacının işe giriş bildirgesindeki imzayı inkâr ettiği de nazara alınarak söz konusu imzasının davacıya aidiyeti uzman bilirkişi incelemesi ile belirlenmeli, çalışmayan birinin sigortalı gösterilme nedeni araştırılmalı, gerekirse olayla ilgili bilgisi bulunan komşular tespit edilerek beyanlarına başvurulmalı, kabule konu hizmetlerin davacıya ait olup olmadığı şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenmeli, tüm deliller toplanarak sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır.
    Yukarıdaki maddi ve hukuki olgular birlikte gözetilerek yapılacak araştırma sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı biçimde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 15.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi