17. Hukuk Dairesi 2016/19840 E. , 2019/5554 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı .... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı ... vekili, davalı ... ile davacı müvekkili banka arasında imzalamış olduğu Kartı sözleşmesi uyarınca 1 adet kredi kartı teslim edildiğini, muhtelif zamanlarda kullanılmış olduğunu, harcama tutarlarının ödenmemesi üzerine hesabın kat edilerek davalı ... hakkında takibe geçildiğini, yapılan icra takibinin kesinleştiğini, ancak davalı ..."e ait herhangi bir menkul veya gayrimenkul mal bulunamadığından dolayı davacı banka alacağının tahsil imkanının da kalmadığını, davalı ..."in borcun doğumundan sonra ancak takip tarihinden önce adına kayıtlı dava konusu gayrimenkulü diğer davalı kardeşi Nedim"e devrettiğini taraflar arasında yapılan alım satım akdinin muvazaalı olduğundan tasarrufun iptalini talep etmiştir.
Davalılar Nedim ve ..., Tekin taşınmazın Nedim"e ait olduğunu, Nedim"in sözkonusu taşınmazı konut olarak kullanmak amacıyla satın almak istediğini, fakat asgari ücretle çalışmasından dolayı davalı ..."in bankadan konut kredisi çekerek taşınmazın davalı ... adına tescil edildiğini 2014 yılı Şubat Mart aylarına kadar davalı ..."in davacıya borcunu düzenli olarak ödediğini belirterek açılan davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkemece, her ne kadar davacı banka tarafından 2009 yılında davalı ..."e kredi kartı teslim edilmiş ve sözleşme ilişkisi kurulmuş olsa da iptali istenen tasarrufun 01/04/2011 yılında yapıldığını, kredi kat tarihinin
ise 22/03/2014 tarihi olduğunu, bu kapsamda davacı ..."in henüz borç ödemeden aciz hali mevcut değilken davaya konu tasarrufu yaptığını, davalıların İİK"nın 280.maddesi kapsamında alacaklı davacı bankaya zarar verme kasıtlarının bulunmadığını kabul ederek açılan davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı .... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK"nın 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK"nun 278, 279. ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir.Satılan taşınmaz üzerinde ipotek ve haciz kayıtları varsa,alıcı taşınmazı bu kayıtlarla yükümlü olarak satın almış olacağından, satışın bunların tamamı üzerinden yapıldığı kabul edilir. Bu nedenle oransızlığın belirlenmesinde tapu kaydındaki ipotek ve haciz miktarının da gözönünde tutulması gerekir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK."nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
Dava koşulları yönünden dosya incelendiğinde, davacı banka ile davalı borçlu arasındaki 2009 tarihli sözleşme nedeniyle davacı banka tarafından davalı borçlu aleyhine kredi kartı sözleşmesine dayanarak verilen karttan kaynaklanan alacağı için takip yapıldığı, bu halde taraflar arasında 2009 yılında akdedilen sözleşmenin mevcudiyeti nedeniyle borcun doğum tarihinin bu tarih olduğunun kabulü gerekirken, mahkemece borcun doğum tarihinin hesabın kat
tarihi olan 22/03/2014 tarihi olarak kabulü ve davanın bu yönden reddi doğru değildir.
Yine, kesinleşmiş icra takibinin bulunduğu, dosya kapsamında geçici aciz vesikası niteliğindeki haciz zaptının yer aldığı anlaşılmakla dava ön koşullarının somut olayda gerçekleştiği anlaşılmaktadır. O halde, iddia ve savunmalar üzerinde durularak davalılar arasındaki dava konusu taşınmaz yönünden 01/04/2011 tarihli tasarrufun yukarıda açıklandığı üzere İİK 278, 279, 280. maddeler gereğince iptale tabi olup olmadığının belirlenmesi gereklidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı .... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 06/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.