Esas No: 2016/15510
Karar No: 2021/5185
Karar Tarihi: 01.03.2021
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2016/15510 Esas 2021/5185 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen karar, süresi içinde duruşmalı olarak davalı vekili tarafından temyiz edilmiş ise de; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 438. maddesi gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten sonra Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle davacının davalı işyerinde 20/07/2012 tarihinde çalışmaya başladığını, montör olarak çalıştığını, iş akdinin 31/03/2014 tarihinde tek olarak fesih edildiğini, ücretlerinin banka kanalı ile ödendiğini, her ay net 2.000,00 TL civarında ücret aldığını bunun dışında işyerinde yemek, servis, yol ücreti, ikramiye yakacak yardımı, ayakkabı yardımı verildiğini, davalı işverenin hak ettiği kıdem, ihbar tazminatları ücretleri ile yıllık izin ücretinin %80 "ini ödemeyi kabul ettiğini, aksi taktirde ödeme yapmayacağını söylediğini, baskı nedeniyle alacaklarının %80 "ini almak zorunda kaldığını, baskı ile imzalanan bu belgenin makbuz niteliğinde olduğunu, diğer taraftan dava konusu işyerinin serbest bölgede faaliyet gösterdiğini, 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu Genel Tebliği uyarınca bu tarz işletmelerde çalışan işçilere gelir vergisi muafiyeti getirildiğini, bu çerçevede gelir vergisi kesintisi yapılmaması gerekmekte iken işverinin her ay davacının maaşından gelir vergisi kesintisi yaptığını ve yapılan bu kesintileri devlete ödemediğini, bu kesintilerin davacıya iade edilmesi gerektiğini iddia ederek bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, öncelikle davacı tarafça aynı mahiyette davalı şirket aleyhine aynı konuda toplam 37 adet dava açıldığını, bu davaların birleştirilmesi gerektiğini, davanın belirli alacak davası olduğunu, bu nedenle miktarlarının net bir şekilde belirtilmesi gerektiğini, 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanununa 5084 sayılı Kanunun 9. maddesi ile eklenmiş geçici 3. maddesinin 01/01/2009 tarihinden itibaren yürürlüğe girmek üzere 5810 sayılı Kanunun 7. maddesi ile maddenin 2. fırkasında değişiklik yapıldığını, buna göre Serbest Bölgelerde üretilen ürünlerin ... bedelinin en az %85 "ini yurt dışına ihraç eden mükelleflerin istihdam ettikleri personele ödedikleri ücretlerin gelir vergisinden müstesna olduğunu, bu oranının %50 ye kadar indirmeye ve kanuni seviyesine kadar yükseltmeye Bakanlar Kurulunun yetkili olduğunu ve bu bölgelerde gerçekleştirilen faaliyetlerle ilgili olarak yapılan işlemler ve düzenlenen kağıtların damga vergisi ve harçlardan müstesna olduğunu, bu kanunda amaçlananın ülkenin diğer yerlerine ve özellikle gelir düzeyi düşük olan illerine yatırımları teşvik etmek ve aynı zamanda mevcut yatırımcının ülkeden çıkmasını ya da yeni yatırımların yapılmasını engellemek olduğunu, bu durumda burada teşvik edilen yatırımcı olduğunun ortada olduğunu, bu çerçevede söz konusu kanunda yatırımı ve özellikle imalat yatırımı ve bu imalattan ihracatı arttırmak ve bu sayede istihdam edilecek personeli arttırmak amaçlandığından istisna uygulaması, imalat ve imalattan belirli bir oranda ihracat şartına bağlandığından bu istisnadan yararlanan kişinin de yatırımcı olması gerektiğini, davalı şirketin 01/07/2011 tarihinden itibaren Gebzede faaliyet gösterdiği fabrikadan taşınarak Kocaeli Serbest Bölgesi nezdinde faaliyet göstermeye başladığını, Kayseri 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 2013/647 D. İş sayılı 02/12/2013 tarihli kararında da gelir vergisinin istisnadan yararlanan yarımcıya iade edilmesi yönünde olduğunu, davalı şirketin 18/02/2014 tarihli 2014/2 sayılı yönetim kurulu kararı ile Türkiyede son yıllarda yaşanan finansal belirsizlikler ve Ulusal ve Uluslararası piyasalarda talep azalması, üretim ve iş gücü maliyetinin artması, şirketin finansal yapısını olumsuz olarak etkilemesi sebebiyle 31/03/2013 tarihi itibariyle Türkiyedeki üretim faaliyetlerini durdurma ve işyerlerini kapatma kararını aldığını, iş bu toplu işçi çıkartma işlemini uygulanması kapsamında 4857 sayılı İş Kanunun 29. maddesi uyarınca Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Kocaeli Bölge Müdürlüğüne 28/02/2014 tarihinde bildirimde bulunulduğunu, ayrıca 28/02/2014 tarihinde davalı şirketin Kocaelinde bulunan işyerinde işçilere toplu işçi çıkartma işlemi hakkında bildirimde bulunulduğunu, davalı şirketin mavi yakalı işçilerinin neredeyse tamamı ... İş Sendikası üyesi olduğunu, işyerinde toplu iş sözleşmesi hükümlerinin uygulandığını, toplu işçi çıkartma prosedürünün ... İş Sendikası bilgileri dahilinde yürütüldüğünü, bu süreç içerisinde davalı şirket işçilerinin kıdem - ihbar tazminatı ile yıllık izin ücret alacaklarının her bir işçi için ayrı ayrı olmak üzere hem ... İş Sendikası hemde davalı şirket tarafından büyük bir titizlik ile hesaplandığını, davalı şirket ile ... İş Sendikasının 26/05/2014 tarihinde toplu iş sözleşmesine taraf olan işçilerin kıdem-ihbar tazminatı izin ücret alacaklarını ödenmesine ilişkin olarak uzlaşma protokolü imzaladığını, protokol ekinde her bir işçinin tazminat hesapları, sendika üyelik fişleri, sendikaya verilmiş yetki belgeleri , %50 -%50 ödemeyi kabul eden işçilerin isim listesi ve imzaların yer aldığını, davalı şirketin ekonomik belirsizlikler ve global anlamda iş daralması nedeniyle iş yerini kapatma kararını aldığını, yaklaşık 350 işçinin tazminatlarının bir anda ödenmesinin davalı şirket için büyük bir zorluk olduğunu, bu nedenle %50 peşin ve %50 ise 2015 yılı Mayıs ayı sonunda olmak üzere iki eşit taksitle ödenmesi durumunun ortaya çıktığını, daha sonra ... İş Sendikası ile görüşmeler sürerken işçilerin uzun süre beklememeleri ve bu nedenle mağdur olmaları bir nebze önlemek amacıyla tazminat miktarının %80 "inin peşin ve tek seferde ödenmesi seçeneğinin gündeme geldiğini, bu kararın ... İş Sendikası ile ortaklaşa alındığını, bu nedenle tazminatı ödemesi yapılırken işçilere iki seçenek sunulduğunu, davacının ... İş Sendikasına yetki belgesi verdiğini, bu yetki belgesi ile ... İş Sendikasına davacıyı temsil etmesi, alacak ve haklarının tahsili, sulh ve ibra etmesi, kabul ve feragat yetkisi verildiğini, toplu iş sözleşmesi hükümlerine taraf olan işçi için nasıl bağlayıcı ise davalı şirketin ... İş Sendikası ile yapmış olduğu uzlaşma protokolünün de sendikaya yetki vermiş işçi için bağlayıcı olduğunu, buna ilaveten işçilere şirket tarafından iki seçenek sunulduğunu ve herhangi bir baskı ve zorlama yapılmadığını, davalı şirketin ... İş Sendikası ile imzaladığı uzlaşma protokolünün ibra hükümleri içeren bir sözleşme olduğunu Borçlar Kanunu"nun 420. maddesi şartlarını yerine getirdiğini, alacağın türü ve miktarının açık olarak belirtildiğini yasal kesintilerin de usulüne uygun olarak yapıldığını, ödemelerin banka kanalı ile yapıldığını, davalı şirketin toplu işçi çıkartma işleminin 28/02/2014 tarihinde yaptığından işten çıkartma işleminin 31/03/2014 tarihinden itibaren geçerli olacağından ve ... İş Sendikası ile imzalanan sözleşme tarihi 26/05/2014 olduğundan sözleşme içerisinde yer alan ibraname hükümlerinin kanuna uygun ve ... İş Sendikasına yetki vermiş hangi ödeme seçeneğini seçtiğini belirtmiş ve protokolü okuyup anladığını ve kabul ettiğini belirten işçi için bağlayıcı olduğunu, davacının kıdem ve ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti alacağının %20 sinden feragat ettiğini bu feragatın da geçerli olduğunu, ayrıca davacının yaptığı işe göre toplu iş sözleşmesi 5 . Grup ücretini alması gerekirken 2. Grup ücreti aldığını iddia etmiş ise de davacının ... İş Sendikasına vermiş olduğu yetki belgesinde işe giriş tarihini 24/10/2011 olarak ve saat ücretini ise 9,58 TL olarak yazdığını kaldı ki davacı tarafından imzalı ücret bordrolarında da hangi ücret grubuna tabi olduğunun ve aldığı ücretin detaylı bir şekilde yer aldığını, ücret konusunda çalışma süresi boyunca herhangi bir itirazda bulunmayan davacı için zaten bu ücretin işyeri uygulaması haline geldiğini, zamanaşımı itirazında da bulunduklarını, davacının çalışma süresine ilişkin iddialarına ilişkin olarak davacının ... İş Sendikasına kabul, ibra ve feragat yetkisi vermiş olduğundan ve sözleşmenin 3. maddesinin 1. fıkrası ile 6. maddesi ile davalı şirketin gayri kabil rücu olarak ibra edildiğini, söz konusu sözleşmenin ibraname olarak kabul edilmesi durumunda bile ekinde alacak miktarının kalem kalem yazması ve tarihin toplu işçi çıkış işleminden iki ay sonrasına ait olması sebebiyle davacının davalı şirket usulüne uygun olarak ibra ettiğini kabulü gerektiğini ve dolayısıyla davalı şirketin davacının 24/10/2011 tarihinden önceki işçilik alacakları ile ilgili herhangi bir sorumluluğunun da bulunmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemesi Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu :
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında, davacının serbest bölge ücret alacağına hak kazanıp kazanmadığı noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Dosya içeriğine göre, davacı serbest bölgelerde uygulanan vergi muafiyetin uygulanması gerektiğini belirterek serbest bölge ücret alacağı talebinde bulunmuştur.
Mahkemece, bilirkişi raporu doğrultusunda, davacı ücretinden yapılan gelir vergisi kesinti miktarı net 6.124,17 TL olarak belirlenerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunun geçici 3.maddesinde, 24.02.2017 tarihli resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6772 sayılı Kanun 7. maddesi ile değişiklikler yapılmıştır.
6772 sayılı Kanun 7. maddesinde; "3218 sayılı Kanunun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinin ilk cümlesine “elde ettikleri kazançları” ibaresinden sonra gelmek üzere “ile serbest bölgelerde, bakım, onarım, montaj, demontaj, elleçleme, ayrıştırma, ambalajlama, etiketleme, test etme, depolama hizmeti alanlarında faaliyette bulunan ve hizmetin tamamını Türkiye’de yerleşmiş olmayan kişilerle, işyeri, kanuni ve iş merkezi yurt dışında bulunanlara veren hizmet işletmelerinin, söz konusu hizmetlere konu malların serbest bölgelerden Türkiye’ye herhangi bir şekilde girişi olmaksızın yabancı bir ülkeye gönderilmesi şartıyla bu hizmetlerden elde ettikleri kazançları” ibaresi eklenmiş ve (b) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“b) Bu bölgelerde üretilen ürünlerin ... bedelinin en az %85’ini yurt dışına ihraç eden mükelleflerin istihdam ettikleri personele ödedikleri ücretler üzerinden asgari geçim indirimi uygulandıktan sonra hesaplanan gelir vergisi, verilecek muhtasar beyanname üzerinden tahakkuk eden vergiden indirilmek suretiyle terkin edilir. Bu oranı %50’ye kadar indirmeye ve kanuni seviyesine kadar yükseltmeye Bakanlar Kurulu yetkilidir. Bakanlar Kurulu bu yetkiyi, stratejik, büyük ölçekli veya öncelikli yatırımlar ile konusu, sektörü ve niteliği itibarıyla proje bazında desteklenmesine karar verilen yatırımlara yönelik olarak, bölge, sektör ya da faaliyet alanı itibarıyla farklılaştırarak veya kademelendirerek kullanabilir. Yıllık satış tutarı bu oranın altında kalan mükelleflerden zamanında tahsil edilmeyen vergiler cezasız olarak, gecikme zammıyla birlikte tahsil edilir.” hükmü düzenlenmiştir.
3218 sayılı Kanun geçici 3.maddesinin b bendi değişiklikten önce;" Bu bölgelerde üretilen ürünlerin ... bedelinin en az %85"ini yurtdışına ihraç eden mükelleflerin istihdam ettikleri personele ödedikleri ücretler gelir vergisinden müstesnadır. Bu oranı %50"ye kadar indirmeye ve kanuni seviyesine kadar yükseltmeye Bakanlar Kurulu yetkilidir. Yıllık satış tutarı bu oranın altında kalan mükelleflerden zamanında tahsil edilmeyen vergiler cezasız olarak, gecikme zammıyla birlikte tahsil edilir." şeklinde düzenlenmiştir.
Serbest bölgede faaliyet gösteren yatırımcı-üreticinin bu bölgede ürettiği ürünlerinin ... bedelinin en az %85 ini yurt dışına ihraç etmeleri halinde ihracaata yönelik yatırım ve üretimi teşvik etmek amacıyla istihdam ettikleri personele ödedikleri ücretler üzerinden asgari geçim indirimi uygulandıktan sonra hesaplanan gelir vergisi, verilecek muhtasar beyanname üzerinden tahakkuk eden vergiden indirilmek suretiyle terkin edileceği belirtilerek üretici ve ihracatçılara yönelik teşvik ve destek sağlanmakta olup,gelir stopaj teşviki işçilere sağlanan avantaj olmayıp işverenlerin istihdam maliyetini azaltmaya yönelik teşvik oluşu dikkate alındığında çalışanların bu teşvik unsuru üzerinden hak iddia etmeleri mümkün değildir. Sonuç olarak tahakkuk edecek verginin devlete ait vergi oluşu ve devletinde serbet bölgede faaliyet gösteren işverenler açısından yatırım ve üretimi teşvik için almaktan vazgeçtiği ve terkin edilen bu tutar üzerinde işçinin hakkı bulunmadığından Mahkemece talebin reddi yerine yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi hatalıdır.
SONUÇ:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine 01/03/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.