(Kapatılan)20. Hukuk Dairesi 2020/912 E. , 2020/1691 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, ... köyü 101 ada 8 ve 9 sayılı taşınmazların tapuda adına kayıtlı olduğunu, bu taşınmazların devamı niteliğinde bulunan dava dilekçesinde yaklaşık miktarlarını belirttiği taşınmazların tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre 101 ada 8 ve 9 sayılı parsellere ilave edilmek suretiyle adına tescilini istemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ve fen bilirkişi ... tarafından düzenlenen 30.03.2009 tarihli krokili raporda (A) harfi ile işaretli 740,603 m² yüzölçümlü taşınmazın 101 ada 9 sayılı parsele ilave edilmek suretiyle davacı adına tapuya tesciline, aynı raporda (B) ve (D) harfleri ile işaretli taşınmazların dere yatağında kaldığından bu bölümlere ilişkin davanın reddine, aynı raporda (C) harfi ile işaretli bölümün 101 ada 2 sayılı orman parseli içinde kaldığından bu bölüme ilişkin davanın reddine karar verilmiş, hükmün davalı ... tarafından (A) harfi ile işaretli bölüme yönelik olarak temyizi üzerine Dairemizin 2012/11951 E. - 12984 K. sayılı kararıyla “Mahkemece davanın reddi yolunda hüküm kurulmuşu ise de, açılan dava, Medenî Kanunun 713. maddesi gereğince, tapuda kayıtlı olmayan taşınmazın tapu siciline kaydı amacıyla açılan tescil davasıdır. Medenî Kanunun 713. maddesi gereğince tescil davalarında husumet, Hazine ve ilgili kamu tüzelkişisi ile birlikte taşınmaz köy sınırları içerisinde ise köy tüzelkişiliğine, belediye sınırları içerisinde ise ilgili belediye başkanlığına yöneltilmelidir. Somut olayda ise; tescil harici bırakılan taşınmazın tapu siciline tescili talep edildiğinden ve taşınmazın bulunduğu yerde karayolları kamulaştırması ile sınırında orman bulunması nedeniyle davalı ... yanında husumetin Orman Yönetimi ve Karayolları Genel Müdürlüğüne de yöneltilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenle husumetin yaygınlaştırılması gerekirken, bu yön gözden kaçırılarak uyuşmazlığın esastan çözümü yoluna gidilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
Kabule göre de; taşınmazların sınırında Devlet ormanı olduğu halde usulünce orman araştırması yapılmaması, kamulaştırma haritası getirtilerek çekişmeli taşınmazlara uygulanmaması, yörede 3402 sayılı Kanuna göre dolu pafta usulünde genel arazi kadastro çalışması bulunmasına rağmen çekişmeli taşınmazların tesbit görmeme nedeninin yeterice araştırılmaması da doğru değildir.” gereğine değinilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda çekişmeli taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde orman kadastrosu, 5304 sayılı Kanunla değişik 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre yapılıp 14.05.2007 - 12.06.2007 tarihleri arasında ilân edilerek kesinleşmiştir. Genel arazi kadastrosu 2008 yılında gerçekleştirilmiş olup çekişmeli taşınmaz yol olarak paftasında gösterilerek tescil harici bırakılmıştır.
Mahkemece çekişmeli taşınmazın zilyetlikle kazanılamayacak yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, Düzağaç köyü tüzelkişiliğinin 6360 sayılı Kanunla birlikte sona erdiği dikkate alınarak Kozan Belediyesi ile Adana Büyükşehir Belediyesinin davaya katılımı sağlanmmamış, çekişmeli taşınmazın 101 ada 2 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kalan bölümleri olup olmadığı ve çekişmeli taşınmazlar hakkında dava devam ederken kadastro tutanağı düzenlenip düzenlenmediği araştırılmamış, yine taşınmazın en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarındaki durumu ile dava tarihinden 20 yıl öncesine ait hava fotoğraflarındaki, durumu incelenmemiş ve taşınmazın orman içi açıklık vasfında olup olmayacağı hususu değerlendirilmemiştir. Eksik araştırma ve incelemeye dayalı hüküm kurulamaz.
6100 sayılı HMK"nın 50. maddesinde medenî haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanın davada taraf ehliyetine de sahip olacağı, 51. maddesinde dava ehliyetinin medenî hakları kullanma ehliyetine göre belirleneceği, 114/d. maddesinde ise taraf ve dava ehliyetinin dava şartlarından olduğu ve 115. madde uyarınca da mahkemenin dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağı belirtilmektedir.
4721 sayılı TMK"nın 47, 48, 49 ve 50. maddelerinde de tüzelkişiliğin kazanılması, hak ehliyeti ile fiil ehliyeti ve bunun kullanılmasına ilişkin hükümler yer almaktadır.
442 sayılı Köy Kanununun 37/7. maddesi uyarınca da köy tüzelkişiliği adına dava açmak ve açılan davayı takip yetkisi köy muhtarına aittir. Köy muhtarının hukukî bir engelinin çıkması durumunda bu yetki aynı Kanunun 33/b maddesine göre köy derneğinin seçeceği temsilciye tanınmıştır.
Ancak, On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair 6360 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince;
1) Aydın, Balıkesir, Denizli, Hatay, Malatya, Manisa, Kahramanmaraş, Mardin, Muğla, Ordu, Tekirdağ, Trabzon, Şanlıurfa ve Van illerinde, sınırları il mülki sınırları olmak üzere aynı adla büyükşehir belediyesi kurulmuş ve bu illerin il belediyeleri büyükşehir belediyesine dönüştürülmüştür.
2) Adana, Ankara, Antalya, Bursa, Diyarbakır, Eskişehir, Erzurum, Gaziantep, İzmir, Kayseri, Konya, Mersin, Sakarya ve Samsun Büyükşehir Belediyelerinin sınırları il mülkî sınırlarıdır.
3) Birinci ve ikinci fıkrada sayılan illere bağlı ilçelerin mülkî sınırları içerisinde yer alan köy ve belde belediyelerinin tüzelkişiliği kaldırılmış, köyler mahalle olarak, belediyeler ise belde ismiyle tek mahalle olarak bağlı bulundukları ilçenin belediyesine katılmıştır.
Aynı Kanunun geçici 1. maddesinin onüçüncü fıkrasında; "1. maddeye göre tüzelkişiliği kaldırılan belediye ve köylerin mahkemelerde süren davalarında katıldıkları ilçe belediyesi taraf olur" hükmü yer almaktadır.
Bu hüküm Kanunun "Yürürlük" başlıklı 36. maddesi uyarınca ilk mahalli idareler genel seçiminin yapıldığı 30.03.2014 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.
Somut olaya gelince; davalı ... köy tüzelkişiliğinin, 6360 sayılı Kanunun yukarıda belirtilen hükümleri gereğince tüzel kişiliği kaldırıldığı ve aynı Kanunla büyükşehir belediyesi sınırları il mülkî sınırları olarak belirlendiğinden Kozan Belediye Başkanlığı ile Adana Büyükşehir Belediyesi Başkanlığının da davada taraf olacağı dikkate alındığında 6360 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin onüçüncü fıkrası gereğince işlem yapılması gerekmektedir.
Yine mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ile 1985-1990 yıllarına ait hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı
aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; çekişmeli taşınmazın 101 ada 2 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kalan bölümleri olup olmadığı ve çekişmeli taşınmazlar hakkında eldeki dava devam ederken kadastro tutanağı düzenlenip düzenlenmediği duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmeli, davanın devamı sırasında kadastro tutanağı düzenlenen taşınmaz böşlümleri buılunduğu belirlenmesi halinde kadastro mahkemesinin görevli olup olmayacağı hususu tartışılmalı, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) hava fotoğrafları ve memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de hava fotoğrafları ve memleket haritası ölçeğine (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) çevrildikten sonra komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmaz çevre parsellerle birlikte memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerinde gösterilmeli, hava fotoğraflarının stereoskop vasıtasıyla üç boyutlu incelemesi yapılarak, temyize konu taşınmazın niteliği ve kullanım durumu ile tasarruf sınırlarını belirgin olarak görünüp görünmediği belirlenmeli, taşınmazın üzerindeki bitki örtüsünün cinsi, yaşı, dağılımı, kapalılık oranının açıklandığ yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
Açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşulları araştırılarak, yapılacak keşifte, tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanarak, bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmazlar başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar davacı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacı adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 03/07/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanmalı, çekişmeli taşınmazın 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesinde düzenlenen orman içi açıklık vasfında olup olmadığı da değerlendirililerek toplanacak tüm kanıtlar ile birlikte ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 09/06/2020 günü oy birliğiyle karar verildi.