Hukuk Genel Kurulu 2014/839 E. , 2016/571 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bartın 1. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 27.09.2012 gün ve 2004/605 E., 2012/438 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 28.05.2013 gün ve 2013/6175 E., 2013/8591 K. sayılı ilamı ile.;
"...Davacı vekili dilekçesinde; davalılara haksız yere yersiz ödenen ek ders ücretlerinin tahsilini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece; davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
BK.nun 62.maddesi (TBK.78) gereğince; borç olmayanı rızası ile ödeyen kimse, yanlışlığa düştüğünü ispat ettiği takdirde ödediğini geri isteyebilir. Bu maddede belirtilen yanlışlık, eda ile ilgili olup, edada bulunan da bağışlama irade ve arzusunun bulunmadığını gösteren bir yanılmadır. Başka bir deyişle davacı idarenin hataya düşmeseydi, davalıya edada bulunmayacağı anlamına gelmektedir.
O halde dava konusu alacağın BK.nun 62. maddesindeki koşullara göre geri istenebileceği anlaşılmaktadır.
Bu durumda mahkemece; uzman bilirkişi aracılığı ile saptanan ve davacının almaya hak kazandığı alacağın tahsiline karar verilmesi gerekirken, mahkemece; "hatalı terfi ve intibak nedeniyle fazla yapılan ödemelerin davalının hilesi ve gerçek dışı beyanı ile yolluk ve mutlak butlan ile malül olmadığı için geri istenemeyeceğine yönelik Y.İ.B. Büyük Genel Kurulunun 27.1.1973 tarih, 72/6 E., 73/2 K sayılı kararına" dayanılarak davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Çünkü mahkemenin dayandığı İ.B.K ile çözümlenen husus; hatalı intibak veya hatalı terfi işlemi gibi bir şart tasarrufun sonradan idare tarafından geri alınması halinde, daha önce bu şart tasarrufa dayanılarak memura yapılmış olan fazla ödemenin nedensiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri istenmesinin idare hukuku ilkelerine göre mümkün olup olmadığına ilişkindir.
Bu İ.B.K.nın idare tarafından yapılan bütün ödemelere uygulanması halinde, idarenin haksız iktisap kurallarından hiçbir zaman yararlanamaması ve memurların yapmış oldukları bütün hatalı ödemelerin idare tarafından gerek ödeme yapılan kişilerden, gerekse ödemeyi yapandan geri alınamaması gibi bir sonuç doğuracağı ve bununda idareyi işlemez duruma getireceği kabul edilmelidir.
Herhangi bir şart tasarrufuna dayanmayan salt hatalı ödemenin Borçlar Hukukunun haksız iktisap kuralları çerçevesinde istenip istenemeyeceği tartışılmadan yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir..."
gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece, önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, yersiz olarak ödendiği ileri sürülen ek ders ücretlerinin istirdadı istemine ilişkindir.
Yerel Mahkemece, davanın reddine dair verilen karar, davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuştur. Bunun üzerine davalılar vekili karar düzeltme isteminde bulunmuş; Özel Dairece, dava edilip sonuca bağlanan uyuşmazlık konusunun 3.429-TL"den ibaret olduğu ve 11.100-TL"den az olan davalara ait hükümlerin onanması ya da bozulmasına ilişkin Yargıtay kararlarına karşı karar düzeltme yoluna gidilemeyeceği gerekçesi ile karar düzeltme dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
Mahkemece, idare mahkemesinde açılan davaya konu alacak ile eldeki davaya konu alacağın aynı kalemlerden oluştuğu, idare mahkemesi kararının Danıştay incelemesinden geçerek onandığı, idari yargının uyuşmazlığa son noktayı koyduğu, ilk hükümde bir isabetsizlik bulunmadığı, ayrıca Yargıtay 3.Hukuk Dairesince karar düzeltme isteminin miktar yönünden reddine karar verilmiş ise de, dava konu alacağın miktarının karar düzeltme sınırından fazla olduğu gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir.
Direnme hükmü, davacı vekilince temyize getirilmiştir.
Hukuk Genel Kurulundaki görüşme sırasında işin esasına geçilmeden önce, bozma ilamına karşı davalılar vekilince yapılan karar düzeltme isteminin, Özel Dairece uyuşmazlık konusunun miktarında yanılgıya düşülerek reddine karar verilmiş olması nedeniyle, 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK)’nun 442. vd. maddeleri uyarınca karar düzeltme isteminin incelenebilmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesinin gerekip gerekmediği hususu ön sorun olarak ele alınmıştır.
Hemen belirtmek gerekir ki karar düzeltme, hukukumuzda istinaf yolunun bulunmadığı dönemde kabul edilmiş bulunan bir kanun yoludur. 5235 sayılı Adli Mahkemeler Kanununa paralel olarak, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda karar düzeltme ile ilgili hükümlere (HUMK m.440-444) yer verilmemiştir. Ancak, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu “Geçici Madde 3”e göre, bölge adliye (istinaf) mahkemelerinin göreve başlama tarihine kadar HUMK"nun temyize ilişkin hükümleri (m.427-444) ile karar düzeltmeye ilişkin hükümleri (m.440-442) uygulanmaya devam edilecektir (Baki Kuru/Ramazan Arslan/Ejder Yılmaz; Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, 22. Baskı, Ankara, 2011, s. 666 vd).
Karar düzeltme, Yargıtay"ın temyiz incelemesi sonucunda vermiş olduğu kararlarına karşı tanınmış olağan bir kanun yoludur. Yani bir hüküm hakkında Yargıtay"ın temyiz incelemesi sonucunda vermiş olduğu karara karşı karar düzeltme yolu açık ise (HUMK m.440) o hüküm ancak karar düzeltme yoluna başvurulmaması veya başvurunun reddi ile (şekli anlamda) kesinleşebilir.
Kanun yolu denince kural olarak, bir kararın üst mahkeme tarafından incelenmesi anlaşılır; temyiz yolunda olduğu gibi. Oysa karar düzeltme yolunda karar düzeltme talebi, bu kararı vermiş olan Yargıtay dairesinde incelenip karara bağlanır. Bu nedenle karar düzeltme yolu, Yargıtay"ın temyiz incelemesi sırasında yapmış olduğu hatalardan dönmesini sağlayan, kendine özgü bir kanun yoludur.
Bir hükme karşı süresi içinde temyiz yoluna başvurulmamış ve bu nedenle karar kesinleşmiş ise artık o karara karşı karar düzeltme yoluna da başvurulamaz. Karar düzeltme, ancak temyiz yoluna gidildikten sonra başvurulabilecek bir kanun yolu olduğundan, temyiz yolunun devamı niteliğindedir.
Karar düzeltme incelemesi için Yargıtay hukuk dairesine gelen dosyalar ilk önce, karar düzeltme talebinin süresi içinde olup olmadığı, Yargıtay kararının düzeltilmesi istenebilecek kararlardan olup olmadığı ve diğer usul eksiklikleri yönlerinden (ön) incelemeye tabi tutulur. Ön inceleme yetkisi, her halde Yargıtay"a (kararına karşı karar düzeltme yoluna başvurulan Hukuk Dairesine) aittir.
Somut olayda; yersiz olarak davalılara ek ders ücreti ödendiği ileri sürülerek, 7.994.000.000-TL"nin (7.994,00-YTL) davalı ..."ten, 5.931.660.000-TL"nin (5.931,00-YTL) ise diğer davalı ... ile ödemelere ilişkin onay yazılarını imzaladığı belirtilen davalı ..."ten müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi istenilmiş olup; davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece bozulmuştur. Bozma kararı 27.06.2013 tarihinde davalılar vekili ..."e tebliğ edilmiş, davalılar vekili 04.07.2013 tarihinde verdiği dilekçe ile süresi içerisinde karar düzeltme isteminde bulunmuştur. Ancak ilgili Dairece; dava edilip sonuca bağlanan uyuşmazlık konusunun 3.429-TL olduğundan bahisle karar düzeltme dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
Görüldüğü üzere, Özel Dairece karar düzeltme aşamasında uyuşmazlığın miktarında maddi hataya düşülerek ilgili dilekçenin reddine karar verildiği ve istemin esası hakkında bir inceleme yapılmadığı, diğer bir deyişle karar düzeltme yolunun usulüne uygun bir şekilde kullandırılmadığı açıktır. Davalı tarafça yasaya uygun olarak başvurulan bir kanun yolunun maddi hata sonucunda incelenmemiş olması 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesinde (Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 73. maddesinde) düzenlenen hukuki dinlenilme hakkına, buradan hareketle Anayasa’nın 36. maddesindeki adil yargılanma hakkına aykırıdır.
Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında bir kısım üyeler tarafından, karar düzeltme talebi hakkında Özel Dairece verilen karar maddi hataya dayanmakta ise de kanun yoluna başvuran davalılar vekili tarafından maddi hatanın düzeltilmesi isteminde bulunulmadığı, bunun üzerine ilk derece mahkemesince dosyanın esasa kaydedilerek direnme kararı verildiği, direnme kararını da davacı tarafın temyiz ettiği, artık davanın gelinen bu aşamasında bir hak kaybından söz edilemeyeceği ve dosyanın Özel Daireye gönderilmesinin olanaklı olmadığı, dolayısıyla direnme kararına karşı yapılan temyiz isteminin incelenmesi gerektiği görüşü dile getirilmiş ise de bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
Hal böyle olunca, HUMK"nun 440 ve devamı maddelerinde belirtilen kanun yolu tamamlanmadan direnme kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan direnme kararı kaldırılarak, davalılar vekilinin karar düzeltme isteminin incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekmiş; bu nedenle temyiz itirazları bu aşamada inceleme konusu yapılmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle, Yerel Mahkemenin 16.01.2014 gün ve 2013/214 E., 2014/6 K. sayılı direnme kararının KALDIRILMASINA, davalılar vekilinin karar düzeltme isteminin incelenmesi için dosyanın 3. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 04.05.2016 gününde yapılan ikinci oylamada oyçokluğu ile karar verildi.