1. Hukuk Dairesi 2020/1069 E. , 2020/5001 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ :TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki davadan dolayı Kumluca 2. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 17.03.2016 gün ve 2014/324 Esas ve 2016/94 Karar sayılı hükmün bozulmasına ilişkin olan 23.09.2019 gün ve 12114-4759 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davalı vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir.
Davacı, kredi ihtiyacını karşılamak için 197 ada 7 parsel 21 nolu bağımsız bölümünü 01/10/2007 tarihli sözleşme gereğince bedel almaksızın dava dışı ..."e temlik ettiğini, kredi miktarının yetmeyeceğini anlayınca kredi çekmekten vazgeçtiğini, dava dışı oğlu ..."in inanç sözleşmesinden haberdar olduğunu ve krediye ihtiyaç duyması nedeni ile taşınmazı dava dışı ..."den devraldığını, taşınmazın ... tarafından Halk Bankasına ipotek edildiğini, ..."in de işlerinin bozulması ile haciz baskısından kurtulmak amacıyla taşınmazı dava dışı ..."ya, onun da taşınmazı dayısı olan davalı ..."e temlik ettiğini, davalının aynı tarihte ING Bank lehine ipotek tesis ettiğini, davalı ile aralarında bir çok davanın bulunduğunu, ilk temlikten sonra yapılan temliklerden haberdar olmadığını, ilk temlikten sonrakilerin kredi ihtiyacı ve haciz baskısı nedeni ile muvazaalı olduğunu ileri sürerek taşınmazın tapusunun iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, taşınmazı konut kredisi kullanarak satın aldığını, iddiaların yazılı delille kanıtlanması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacı tarafça sunulan belgenin davalının imzasını taşımadığı, davalının taşınmazı bedel ödeyerek satın aldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, kararın davacı vekili tarafından temyizi üzerine Dairece; "" ... Somut olaya gelince, mahkemece her ne kadar davanın reddine karar verilmiş ise de; davacı ile dava dışı ... arasında imzalanan 01.10.2007 tarihli " inanç sözleşmesi" başlıklı belgede imzası bulunan ..."in davacı tanığı olarak dinlendiği, beyanında imzasını kabul ederek davacı ile aralarındaki işlemin inançlı işlem olduğu, herhangi bir bedel ödemediğini, amacının tamamen emanet alıp vermek olduğunu söylediğini dolayısıyla davacı ile dava dışı ... arasında inançlı işlem olduğunda tereddüt olmayıp, ..."den temlik alan dava dışı ..."in davacının oğlu, ..."den temlik alan dava dışı ..."nın davacı ve davalının yeğeni, ..."dan temlik alan davalı ..."in ise davacının kardeşi olduğu anlaşılmakla; davalının inançlı işlemi bilen veya bilmesi gereken kişi konumunda olduğu ve Türk Medeni Kanununun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanmayacağı açıktır. Hal böyle olunca; davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir."" gerekçesiyle bozulmuş, bozma kararına karşı davalı vekili tarafından karar düzeltme yoluna başvurulmuştur.
Dosya içeriğine ve toplanan delillerden; davalı..."nun 28.10.2010 tarihinde dava dışı ..."dan satış suretiyle temlik aldığı dava konusu 197 ada 7 parsel sayılı taşınmazdaki 2 numaralı bağımsız bölümünü 04.10.2017 tarihinde dava dışı ...’a devrettiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, davacı dava dilekçesi ile tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuş olup dava konusu taşınmazın yargılama sırasında dava dışı kişilere devredildiği dosya kapsamı ile sabittir.
Bilindiği üzere; dava açıldıktan sonrada sınırlayıcı bir neden bulunmadığı takdirde dava konusu malın veya hakkın üçüncü kişilere devredilebilmesi tasarruf serbestisi kuralının bir gereği, hak sahibi veya malik olmanında doğal bir sonucudur. Usul Hukukumuzda da ayrık durumlar dışında dava konusu mal veya hakkın davanın devamı sırasında devredilebileceği kabul edilmiş 6100 s. Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 125. maddesinde dava konusunun taraflarca üçüncü kişiye devir ve temliki halinde yapılacak usulü işlemler düzenlenmiştir. Söz konusu maddede, “dava konusunun devri” kenar başlığı altında; "Davanın açılmasından sonra, davalı taraf, dava konusunu üçüncü bir kişiye devrederse, davacı aşağıdaki yetkilerden birini kullanabilir:
a) İsterse, devreden tarafla olan davasından vazgeçerek, dava konusunu devralmış olan kişiye karşı davaya devam eder. Bu takdirde davacı davayı kazanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olurlar.
b) İsterse, davasını devreden taraf hakkında tazminat davasına dönüştürür." şeklinde düzenleme getirilmiştir.
Hal böyle olunca, kendiliğinden (resen) gözetilmesi zorunlu bulunan anılan yasal düzenlemeler gözetilmek suretiyle, mahkemece davacı tarafa seçimlik hakkının hatırlatılması, bu yöndeki usulü eksikliğin giderilmesi ve sonucuna göre işlem yapılarak ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Anılan hususlar karar düzeltme isteği üzerine, yeniden yapılan inceleme sonucu anlaşıldığından, davalı vekilinin bu yöne değinen karar düzeltme isteğinin (6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesi yollamasıyla) 1086 sayılı HUMK’nun 440. maddesi gereğince KABULÜNE, Dairenin 23.09.2019 tarih ve 2016/12114 E. ve 2019/4759 K sayılı bozma kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, yerel mahkemenin 17.03.2016 tarih ve 2014/324 E ve 2016/94 K sayılı kararının yukarıda açıklanan nedenle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın davalıya geri verilmesine, 12.10.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.