10. Hukuk Dairesi 2019/6150 E. , 2020/3703 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
No : 2014/731-2016/732
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde açılan davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyizi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-) Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalı avukatının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) Davaya konu iş kazası sonucu yaralanan sigortalının, Kurumca %16,2 olarak belirlenen iş göremezlik oranının kontrol muayenesi sonucu azalma kaydıyla, % 13,00 olarak belirlendiği ve tekrar kontrol kaydı konulmadığı anlaşılmıştır.
Peşin değer, gelecekte ödenecek gelirlerin, yaş, kesilme ihtimali ve Kurumca belirlenecek iskonto oranı dikkate alınarak hesaplanan tutarını ifade etmekte olup, Kurum, iş kazası ya da meslek hastalığı ile malullük sonucu sigortalılara ve bunların ölümü halinde hak sahiplerine yaptığı her türlü ödemelerle bağlamış bulunduğu gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerini, zarara sebep olan işveren ya da üçüncü kişilere rücu etmektedir.
Kurumun, sigortalı veya hak sahiplerine bağladığı ilk peşin sermaye değerli gelirden fazlasını isteme hakkı bulunmadığı gibi, bağlanan gelirin kesildiği veya kesilmesi gerektiğinin, yargılama sürecinde ortaya çıktığı durumlarda, Kurumun ödemediği veya ödemeyecek olduğu gelir kesimini rücuan isteyemeyeceği yönünün de, 5510 sayılı Kanunun 21. maddesine göre açılan rücuan tazminat davalarında gözetilmesi gereken genel ilkeler arasında bulunmaktadır.
Bilindiği üzere, sigortalının iş göremezlik oranı, gerek, rücu alacağı, gerekse tavanı oluşturan miktara doğrudan etkili bulunmaktadır.
Yapılan araştırma sonucu, sürekli iş göremezlik derecesinin zaman içinde iyileşme göstererek düştüğü tespit edilirse, sürekli iş göremezlik derecesinin düşme tarihinin açıkça belirlenmesi gerekir. Bu durumda, düşmeye bağlı olarak değişime uğrayan gelir, yüksek iş göremezlik oranı nedeniyle bağlanmış olan başlangıçtaki gelir olup; gelir hesabındaki unsurlardan biri olan iş göremezlik oranındaki düşme karşısında, başlangıçtaki gelirin, değişen iş göremezlik oranına uyarlanması zorunluluğu bulunmaktadır.
Bu durumda, peşin sermaye değerli gelirin, gelir başlangıç tarihi itibariyle (ilk gelire giriş tarihi), düşen (azalan) iş göremezlik oranına göre belirlenmesi; yeni oran üzerinden belirlenmiş olan peşin sermaye değerli gelire, gelir başlangıç tarihinden sürekli iş göremezlik derecesinin düştüğü (azaldığı) tarihe kadar ödenen gelirin, yüksek iş göremezlik oranı ile düşen iş göremezlik oranı arasındaki fark iş göremezlik oranına karşılık gelen miktarının ilavesi gerekecektir. Öte yandan, başlangıçtaki gelir onay tarihinin esas alınması gereği de sürecektir.
Mahkemece, öncelikle iş göremezlik oranındaki değişikliğin kesinleşip kesinleşmediği araştırılmalı, ilk peşin değerli gelir yukarıda açıklanan maddi ve hukuki ilkelere göre belirlenerek yöntemince yapılacak gerçek zarar (tavan) hesabı ile karşılaştırma yapılmalı ve varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Yukarıda belirtilen maddi ve hukuki olgular gözetilerek, bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı"ya iadesine, 23/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.