Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/9609
Karar No: 2013/4845

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2012/9609 Esas 2013/4845 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2012/9609 E.  ,  2013/4845 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi

    Dava, menfi tespit, yaşlılık aylığına konulan haczin kaldırılması ve kesintilerin iadesi hakkındadır.
    Mahkemece, davanın kısmen kabulüne; 2003/11. ayına kadar isabet 6.436,70 TL prim aslı ve gecikme zammı alacağının zamanaşımına uğraması nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespitine, 2003/12 ile 2004/6. aylarına ait 2.404,59 TL prim aslı ve 4.455,64 TL gecikme zammı olmak üzere toplam 6.860,23 TL’den davacının sorumlu olduğuna, bu miktarın mahsubu ile davacının yaşlılık aylığından fazla yapılan tahsilatın davacıya iadesinin tespitine karar verilmiştir.
    Hüküm, taraflarca yasal süresinde temyiz edilmiştir. Davacı temyizinde, öncelikle asıl borçlu kooperatifin sorumluluğuna gidilmesi gerektiğini, sonuç alınamadığı takdirde yönetici sorumluluğunun düşünülmesi gerektiğini, sorumluluk koşullarının oluşmadığını, ayrıca borcun asıl borçlu kooperatif tarafından yapılandırıldığını ileri sürmüştür. Davalı SGK vekili temyizinde, davanın reddi gerektiğini belirtmiştir. Düzenlenen rapor ve dosya okunmakla işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:
    Asıl borçlusu ... Yapı Kooperatifi olan, prim ve gecikme zammı borcunun ödenmemesi nedeniyle, 2002/6-2003/5 aylar ve 2004/7,10,11,12 aylar prim ve gecikme zammı alacağının ödenmesi isteğiyle, bu dönemlerde yönetim kurulu başkanlığı bulunan davacıya 5.4.2010 tarihinde ödeme emri tebliğ edilmiş, yaşlılık aylığına haciz konulmuş, davacı tarafından da süresi içinde ödeme emrinin iptali, haczin kaldırılması ve kesintilerin iadesi isteğiyle işbu dava açılmıştır.
    Tarafların iddia ve savunmaları ile dosyada mevcut ticaret sicil kayıtlarına göre davacının söz konusu prim borcu dönemlerde yönetim kurulu başkanı olduğu tartışmasızdır.
    1- Davacıdan talep edilen 2002/6-2003/5 aylarına ait prim borçları, 5 yıllık zamanaşımına tâbidir (3917 sayılı Kanunla değişik 506 sayılı Kanun m.80 atfı ile 6183 sayılı Kanun m.102 v.d). Bu nedenle, belirtilen dönemler hakkındaki ödeme emrinin zamanaşımı nedeniyle iptaline karar verilmesinde isabetsizlik
    görülmediğinden, davalı SGK’nun temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
    Fakat Mahkemece hüküm fıkrasında dikkatsizlik yapılmıştır. Ödeme emrine konu edildiği gibi 2003/5.’inci ayına kadar prim borcundan zamanaşımı nedeniyle davacının sorumlu olmadığına karar verilmesi gerekirken; 2003/11. ayına kadar isabet 6.436,70 TL prim aslı ve gecikme zammı alacağından zamanaşımı nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
    2- Davacıdan talep edilen 2004/7,10,11,12.’nci aylar prim borcu ise 10 yıllık zamanaşımına tâbidir (5198 sayılı Kanunla değişik 506 sayılı Kanun m.80/5). Bu dönemlere ilişkin alacaklar zamanaşımına uğramamıştır.
    Davacı, öncelikle asıl borçlu kooperatife gidilmesi gerektiğini, kendisine takip yapılması için gerekli yasal şartların oluşmadığını, ayrıca asıl borçlu tarafından, davalı SGK’na müracaatla borcun yapılandırıldığını ileri sürerek sorumluluğunun bulunmadığını ileri sürmüştür.
    Tüzel kişilerin üst düzey yönetici ve yetkililerinin kamu alacaklarından sorumluluğu 5510 sayılı Kanun’un geçici m.7’nin atfı uyarınca uygulanması gereken ve uyuşmazlığa konu dönemde yürürlükte olan; mülga 506 sayılı Kanun m.80 ve 6183 sayılı Kanun mükerrer m.35’de düzenlenmiştir.
    Gerek 506 sayılı Kanun m.80, gerekse 6183 sayılı Kanun mükerrer m.35 uyarınca, üst düzey yetkililerinin müteselsil sorumluluğunun doğması için; asıl borçlu tüzel kişinin borcunu kısmen veya tamamen ödememesi yahut ödeyemeyeceğinin anlaşılması şartına bağlıdır. Bu itibarla üst düzey yetkililerinin müteselsil sorumluluğu, ikinci derecede sorumluluktur. Asıl borçlu tüzel kişi ise birinci derecede borçtan sorumludur.
    Dosyada yapılandırmaya ilişkin deliller yoktur. Mahkemece bu yönde araştırma da yapılmamıştır. Öncelikle bu yönde araştırma yapılmalıdır.
    Şayet asıl borçlu kooperatifin 6111 sayılı Kanundan yararlanmak ve borcunu yapılandırmak yönünde müracaatı yoksa, borç yapılandırılmamışsa, davacının 2004/7,10,11,12.’inci aylar prim ve gecikme zammından sorumlu olduğu, asıl borçluya müracaattan sonuç alınamadığı sebebiyle davacıya takip için gerekli yasal şartların oluştuğu gözetilmeli, sorumlu olduğu miktar belirlenmeli, yaşlılık aylığından yapılan kesintiler de belirlenerek mahsup edilmeli ve davacıya iadesi gereken fazla kesinti varsa fazla miktarın iadesine karar verilmeli ve bu yönde araştırma yapılmalıdır.
    Fakat asıl borçlu kooperatif tarafından, davalı SGK’na 6111 sayılı kanundan yararlanmak için başvurulduğu, borcun yapılandırıldığı, ödemelerin düzenli olarak devam ettiği ve yapılandırmanın bozulmadığı tespit edildiği takdirde; üst düzey yetkililere ayrıca müteselsil sorumluluk yüklenmesine hukuken imkan kalmamaktadır. Bu durumda davacının, 2004/7,10,11,12.’inci aylar borcundan da sorumlu olmadığına yönelik karar verilmelidir.
    Yalnız bu durumda yaşlılık aylığından haczen yapılan kesintilerin iadesi yönünde de şu şekilde araştırma ve değerlendirme yapılmalıdır. Davalı SGK tarafından yapılandırma tarihine kadar, asıl borçlu ve müteselsil borçlulardan tahsil edilen tüm ödemeler mahsup edilerek yapılandırma konusu borç miktarı ve gecikme zammı belirlendiğinden, yapılandırma tarihinden önceki kesintilerin iadesine yönelik karar verilmemelidir. Zira bu yönde verilecek karar yapılandırma hesaplarını temelden bozacak nitelikte olacaktır. Bu nedenle yapılandırmaya yönelik hesaplamaların bozulmaması için eğer yapılandırma tarihinden sonra davacının yaşlılık aylığından kesinti yapılmışsa, bu kesintiler mükerrer ödeme teşkil edeceğinden, sadece yapılandırma tarihinden sonraki kesinti miktarları belirlenip davacıya iadesine karar verilmelidir. Yapılandırma tarihinden önceki kesintilerin ise davacının ancak tüzel kişi kooperatife rücu ederek talep etmesi gerekmektedir.
    Bu nedenle taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları ile yukarıda (1) numarada açıklanan hüküm fıkrasındaki hatanın giderilmesi yönünden temyiz istemleri kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 14.03.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi