Esas No: 2022/4760
Karar No: 2022/5893
Karar Tarihi: 12.05.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/4760 Esas 2022/5893 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/4760 E. , 2022/5893 K."İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 50. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... Anadolu 25. İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının yurt dışındaki projelerinde 2011-2015 tarihleri arasında davalı işyerinde net 1.500,00 USD ücretle kaynakçı ustası olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haksız biçimde sona erdirildiğini, fesihten kaynaklı kıdem ve ihbar tazminatının kendisine ödenmediğini, bunun dışında çalışmış olduğu süre boyunca fazla çalışma ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile hafta tatili ücretlerinin kendisine ödenmediğini iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ve hafta tatili ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı definde bulunduklarını, iş sözleşmesinin davacının istifa etmesi suretiyle sona erdiğini, dolayısıyla kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazanamayacağını, davacının herhangi bir alacağının bulunmadığını ve buna ilişkin olarak ibra sözleşmesi imzaladığını, işyerinde fazla çalışma yapılmış olması hâlinde buna ilişkin ücretlerin ödendiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; toplanan kanıtlara ve alınan bilirkişi raporuna itibar edilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, hukuka aykırı bir şekilde hazırlanan bilirkişi raporu hükme esas alınarak karar verildiğini, bir an için davacı işçinin kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı düşünülse dahi hükme esas alınan bilirkişi raporunda kıdem ve ihbar tazminatının fahiş hesaplandığını, davacının işyerinde dört dönem hâlinde çalıştığını, ilk üç dönem çalışmasının istifa suretiyle son bulduğunu, son dönem çalışmasının ise devamsızlık yaptığı için işverenin haklı feshinden dolayı son bulduğunu, davacının hesaplamaya esas alınan ücretinin hatalı olduğunu, giydirilmiş ücret hesaplanırken araştırma yapılmaksızın yemek ve yol karşılığı olarak fahiş miktarda 200,00 USD'nin ilave edilmesinin hatalı olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporundaki brüt ücret hesaplamasının hatalı olduğunu, davacının fazla çalışma ücreti alacağı bulunmadığını, davalı Şirket aleyhine işçilik alacakları ödenmediğinden bahisle derdest davası bulunan davacı tanıklarının beyanlarına itibar edilemeyeceğini, davacının ulusal bayram ve genel tatil ile hafta tatili ücreti alacağı bulunmadığını ve davalı Şirketin Rusya'da bulunan şantiyelerinde pazar günü çalışma yapılmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla;
"...
Bu kapsamda yargılamada ileri sürülen iddia ve cevaplar, toplanan deliller, SGK ve işverenlik kayıtları, bilirkişi raporu ve tüm dosya üzerinde Dairemizce yapılan inceleme neticesinde; davacının davalı şirketin Rusya'da bulunan şantiyesinde kaynak ustası olarak belirsiz süreli iş akdine dayalı çalıştığı, emsal ücret araştırması dikkate alınarak ücretinin aylık net 1.500,00 USD olduğu; davalı tarafça iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğinin ispatlanamadığı, davacının belirlenen ücretine göre kıdem ve ihbar tazminatı talebinde haklılık bulunduğu anlaşılmıştır.
Bu kabule göre davalı tarafın kıdem ve ihbar tazminatına ilişkin istinafının yerinde olmadığı ve alacak hesabının yapıldığı bilirkişi raporunun yerleşik yargısal kararlara uygun, gerekçeli ve hüküm kurmaya yeterli olduğu, bu raporu esas alan mahkeme kararında da isabetsizlik bulunmadığı görülmüştür.
Aynı şekilde Türkiye'deki kanunlara göre ücret ve kesintiler hesaplanıp Türkiye'deki bankalar aracılığıyla ücret ödemeleri yapıldığından karara esas bilirkişi raporundaki net ve brüt ücret değerlendirmelerine yapılan istinaf itirazı da yersizdir.
Davacının fazla mesai, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile hafta tatili alacaklarını tanık beyanlarıyla ispatladığı sabit olduğundan ve bilirkişi raporunda yapılan tüm hesaplamaların oluşa uygun olduğu ve hesaplamaların doğru şekilde yapıldığı anlaşıldığından, davalı vekilinin bu alacak kalemlerine yönelik yönelik istinafının haklı olmadığı anlaşılmıştır.
Davalı vekilince, hükme esas alınan bilirkişi raporunda brüt ücrete ilave olarak 200 USD yemek ve barınma gideri eklenmesinin hatalı olduğu yönünde istinaf sebebi ileri sürülmüştür. Yurt dışı iş sözleşmelerinde barınma yeri ve 3 öğün yemek verildiği anlaşıldığından ve yerleşmiş Yargıtay uygulamaları gereğince de 200 USD sosyal hakkın ilavesi ile tazminata esas ücretin tespitinde hata bulunmadığından davalının bu yöndeki istinafının yerinde olmadığı ..." gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebeplerle kararı temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Taraflar arasında, fesih, hizmet süresi, ücret ve giydirilmiş ücretin tespiti ile davacının dava konusu alacaklara hak kazanıp kazanmadığı, hak kazanmışsa hesaplama yöntemi ve karşılıklarının ödenip ödenmediği hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) "Hükmün yazılması" kenar başlıklı 298 inci maddesinin ikinci fıkrası şöyledir :
"Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz."
2. 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun'un) 20 nci maddesi uyarınca, işçinin iş sözleşmesinin işveren tarafından, işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanılarak feshedilmesi durumunda, feshin geçerli nedenlere dayandığının ispat yükü işverenin üzerinde olacaktır.
3. 4857 sayılı Kanun’un "Ücret ve ücretin ödenmesi" kenar başlıklı 32 nci maddesi şöyledir :
"Genel anlamda ücret bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutardır.
Ücret, kural olarak, Türk parası ile işyerinde veya özel olarak açılan bir banka hesabına ödenir. Ücret yabancı para olarak kararlaştırılmış ise ödeme günündeki rayice göre Türk parası ile ödenebilir.
Emre muharrer senetle (bono ile), kuponla veya yurtta geçerli parayı temsil ettiği iddia olunan bir senetle veya diğer herhangi bir şekilde ücret ödemesi yapılamaz.
Ücret en geç ayda bir ödenir. İş sözleşmeleri veya toplu iş sözleşmeleri ile ödeme süresi bir haftaya kadar indirilebilir.
İş sözleşmelerinin sona ermesinde, işçinin ücreti ile sözleşme ve Kanundan doğan para ile ölçülmesi mümkün menfaatlerinin tam olarak ödenmesi zorunludur." Genel anlamda ücret bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutardır.
Ücret, kural olarak, Türk parası ile işyerinde veya özel olarak açılan bir banka hesabına ödenir. Ücret yabancı para olarak kararlaştırılmış ise ödeme günündeki rayice göre Türk parası ile ödenebilir.
Emre muharrer senetle (bono ile), kuponla veya yurtta geçerli parayı temsil ettiği iddia olunan bir senetle veya diğer herhangi bir şekilde ücret ödemesi yapılamaz.
Ücret en geç ayda bir ödenir. İş sözleşmeleri veya toplu iş sözleşmeleri ile ödeme süresi bir haftaya kadar indirilebilir.
İş sözleşmelerinin sona ermesinde, işçinin ücreti ile sözleşme ve Kanundan doğan para ile ölçülmesi mümkün menfaatlerinin tam olarak ödenmesi zorunludur."
4. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun "Ücret" kenar başlıklı 401 inci maddesi şöyledir:
"İşveren, işçiye sözleşmede veya toplu iş sözleşmesinde belirlenen; sözleşmede hüküm bulunmayan hallerde, asgari ücretten az olmamak üzere emsal ücreti ödemekle yükümlüdür"
5. 4857 sayılı Kanun'un 63 üncü maddesinde çalışma süresi haftada en çok 45 saat olarak belirtilmiştir. Ancak tarafların anlaşması ile bu normal çalışma süresinin, haftanın çalışılan günlerine günde onbir saati aşmamak koşulu ile farklı şekilde dağıtılabileceği ilkesi benimsenmiştir. Kanun'un 41 inci maddesine göre fazla çalışma, Kanun'da yazılı koşullar çerçevesinde haftalık 45 saati aşan çalışmalardır.
6. 6100 sayılı Kanun'un 297 nci maddesi.
7. 10.04.1992 tarihli ve 1991/7 Esas, 1992/4 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı'na göre hüküm sonucu ile gerekçe arasında aykırılık (çelişki) bulunmamalıdır.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Mahkeme kararında yazılacak hususlar 6100 sayılı Kanun'un 297 nci maddesinde belirtilmiştir. Maddeye göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
3. Öte yandan, Kanun'un aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararın hüküm fıkralarının, açık, anlaşılır, çelişkisiz ve uygulanabilir olması gerekmekle birlikte, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi sebeplere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak, kısaca maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.
4. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi sebeple haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
5. Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesi karar gerekçesinde davacının Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) kayıtlarından ve dosyaya mübrez ibranameden 12.04.2011 tarihinden 21.08.2013 tarihine kadar çalıştığı, davacının kıdem süresinin 1 yıl, 8 ay, 24 gün olduğu şeklinde hatalı yıl, ay ve gün tespiti açıklanmasına karşın hükme esas alınan bilirkişi raporunda; "... dosyaya SGK kayıtları celp edilerek davacının 06.12.2011-25.03.2013 ve 27.05.2013-21.08.2013 tarihleri arasında çalışmasının olduğunu, davacının imzasını havi ibraname başlıklı belgede davacının çalışma süresi 12.04.2011-21.08.2013 tarih aralığı olarak gösterilmiştir ..." şeklinde tespiti yapıldıktan sonra "... taraf beyanları, yurda giriş çıkış kayıtları, SGK kayıtları, dosyada mevcut ibraname başlıklı belge ele alınarak davacının 04.12.2011-28.08.2013 tarihleri arasında çalıştığı kanaatiyle kıdem ve hizmet süresi 1 yıl 8 ay 24 gün ..." denilmiştir. İlk Derece Mahkemesi karar gerekçesinde hizmet süresi belirlenirken farklı tarihler ve gerekçe belirtilmesine rağmen hüküm kısmına bilirkişi raporunun dayanak alınması ve bu suretle gerekçeli karar ile hüküm arasında çelişki meydana getirilmesi 6100 sayılı Kanun'un 298 inci maddesinin ikinci fıkrasına aykırıdır.
6. Kabule göre de kıdem ve ihbar tazminatına esas alınacak olan giydirilmiş ücretin tespitinde 4857 sayılı Kanun'un 32 nci maddesinde sözü edilen asıl ücrete ek olarak işçiye sağlanan para veya para ile ölçülebilen menfaatler göz önünde tutulur. Buna göre ikramiye, devamlılık arz eden prim, yakacak yardımı, giyecek yardımı, kira, aydınlatma, servis yardımı, yemek yardımı ve benzeri ödemeler kıdem tazminatı hesabında dikkate alınır.
7. Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacıya, ne şekilde tespit edildiği belirli olmayan aylık 200,00 USD yemek ve barınma yardımı yapıldığının kabulü ile giydirilmiş ücretin hesaplandığı anlaşılmaktadır. Ancak, yurt dışındaki şantiyelerde çalışan işçilere aylık 150,00 USD yemek ve barınma yardımı yapıldığı kabul edilerek giydirilmiş ücret belirlenen dosyaların, Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği de dikkate alınarak yemek ve barınma gideri miktarı 150,00 USD olarak belirlenmelidir. Belirtilen sebeple, tazminata esas giydirilmiş ücret belirlenirken yemek ve barınma gideri olarak 150,00 USD yerine 200,00 USD’ nin eklenmesi de hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
12.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.