8. Hukuk Dairesi 2017/5496 E. , 2017/9511 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Kiralananın Tahliyesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Dava, kesinleşen icra takibi nedeniyle kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulü ile davalının kiralanandan tahliyesine karar verilmiş, karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.
6100 sayılı HMK.nun 27. maddesi uyarınca davanın tarafları kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Bu hak, yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını da içermektedir. Mahkemece gerekli uyarıyı taşıyan çağrı kâğıdının usulüne uygun şekilde davalılara tebliğ edilmesinden ve yasaya uygun taraf teşkilinin gerçekleşmesinden sonra işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekir. Nitekim taraf teşkili kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re"sen dikkate alınmalıdır.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun bilinen adrese tebligatı düzenleyen 10. maddesinin 1. fıkrasına göre; "tebligat muhatabın bilinen son adresinde yapılır”. 6099 sayılı Yasa"nın 3. maddesi ile eklenen aynı maddenin 2. fıkrasına göre ise, “bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır.” Aynı Yasa"nın Tebliğ İmkansızlığı ve Tebellüğden İmtina başlıklı 21. maddesine 6099 sayılı Kanun"un 5. maddesiyle eklenen 21/2.maddesinde de; "Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır." hükümlerine yer verilmiştir. Söz konusu 7201 sayılı Yasa"nın 10. maddesi ile ilgili değişikliğe ilişkin kanun gerekçesinde, kişilere getirilen adres kayıt sistemi zorunluluğu ile birlikte işleyişin kolaylaştığı dile getirilmiş, ancak yapılan yeni düzenlemeyle, öncelikle yine bilinen en son adrese tebligat yapılacağı, tebligatın yapılmasını isteyenin veya tebligatı çıkartan makamın bildirdiği adresin, tebligata elverişli olmadığının anlaşılması ya da bu adrese tebligat yapılamaması halinde, muhatabın 5490 sayılı Kanun"a göre adres kayıt sistemindeki adresinin bilinen en son adresi olarak kabul edileceği ve tebligatın buraya yapılacağı açıklanmış, değişiklik ile birlikte adres kayıt sistemi dışında başkaca adres araştırması yapılmasının gerekmeyeceği vurgulanmıştır.
Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/1. maddesinde ise; "Tebligat, öncelikle tebliğ yapılacak şahsın bilinen en son adresinde yapılır. Bilinen en son adresin tespitinde, tebliğ isteyenin beyanı, muhatabın veya diğer ilgililerin bildirimleri ya da mevcut belgeler esas alınır." Aynı maddenin 2. fıkrasında da; "Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır, ayrıca başkaca adres araştırması yapılmaz.” düzenlemeleri getirilmiştir.
Tüm bu açıklamalar doğrultusunda kişiye önce bilinen en son adresi esas alınarak (bilinen bir adresi yok ise adres kayıt sistemindeki adresi esas alınarak) tebligat çıkartılmalı, adres tebligata elverişli değilse ya da tebligat yapılamazsa, adres kayıt sistemindeki adresine, buna ilişkin şerh de düşülerek 21/2. madde uyarınca tebligat çıkartılmalıdır.
Somut olayda, dava dilekçesi ve duruşma gününün 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 10/2.maddesi gözardı edilerek davalıya önceden hiçbir tebligat çıkarılmadan ve yasal şartları oluşmadan doğrudan doğruya mernis adresi olduğu da belirtilmek suretiyle tebliğe çıkartıldığı ve bu tebligatın yukarıda anlatılan nedenlerle usule aykırı bir tebligat olduğu görülmektedir.
Bu nedenle usulüne uygun taraf teşkili sağlanmadan, savunma hakkı kısıtlanarak davanın esası hakkında karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nun 428. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, taraflarca İİK"nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın temyiz edene iadesine, 21.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.