10. Hukuk Dairesi 2012/7426 E. , 2013/4837 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, trafik-iş kazası sonucu vefat eden sigortalının haksahiplerine bağlanan gelirlerin davalılardan tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde, 2918 sayılı Kanunun 109. maddesinde öngörülen 2 yıllık zamanaşımı süresinin geçmesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-) Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre; davacı Kurum vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) İş davalarına bakmak üzere 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu ile bir özel mahkeme türü olan iş mahkemelerinin kurulduğu, ancak ayrı iş mahkemesi bulunmayan yerlerde, anılan Kanunun 1/3. maddesi gereği Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu"nun bir Asliye Hukuk Mahkemesini görevlendireceği, bu mahkemenin iş davalarına, iş mahkemesi sıfatıyla ve İş Mahkemeleri Kanunu"nda öngörülen yargılama usulüne göre bakacağı, bu anlamda ayrı özel mahkeme bulunmayan yerlerde davanın genel mahkemelerde, "özel mahkeme sıfatıyla bakıldığı belirtilmek suretiyle" görülmesi gerekmektedir.
Öte yandan; 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu"nun 8. maddesi hükmüne göre, iş mahkemelerinden verilmiş bulunan nihai kararlara karşı temyiz süresi, karar yüze karşı verilmişse nihaî kararın taraflara tefhimi, yokluklarında verilmiş ise tebliği tarihinden itibaren sekiz gündür.
Eldeki dosyada, iş mahkemesi sıfatı dava dilekçesinde belirtilmekle beraber, mahkemece tensip zaptı da dahil olmak üzere duruşma tutanaklarının tamamında ve gerekçeli karar başlığında, davaya "İş Mahkemesi Sıfatıyla" bakıldığının belirtilmemiş olması, temyiz süresinin 15 gün olarak gösterilmiş olması; davalılardan, ... Sigorta A.Ş."nin eski ünvanının karar başlığına yazılmış olması isabetsiz ise de, anılan bu hususlar sonuca etkili olmadığından, bozma sebebi yapılmamıştır.
3-) Borcu ortadan kaldırmamakla birlikte, yerine getirmekten kaçınma yetkisi veren zamanaşımı def"i, ancak, bunu ileri süren taraf yönünden sonuç doğurmakta, bir başka anlatımla, mahkemece kendiliğinden gözetilemeyen zamanaşımı def"i, ancak yasal süresinde ileri sürüldüğü takdirde değerlendirmeye alınabilmektedir. Somut olayda, davalı ... tarafından süresi içinde yapılan herhangi bir zamanaşımı def"i olmaksızın, mahkemece, anılan davalı yönünden de zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiş olması isabetsizdir.
4-) Kabule göre de; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 12. maddesinde “tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, (yedinci maddenin ikinci fıkrası, dokuzuncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile onuncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla)Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. Belirlenen bu ücret tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre tespit edilen ücretten az olamaz.” kuralı öngörülmüş olup, tarifedeki kuralın “Belirlenen bu ücret Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre tespit edilen ücretten az olamaz.” kısmının, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu"nun 30.06.2011 tarih, YD İtiraz No:2011/321 sayılı kararı ile yürütmesinin durdurulmasına karar verilmiştir.
Avukatlık ücretinin takdirinde, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 168. maddesinde yer alan “hukuki yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarife esas alınır” şeklindeki açık yasal düzenleme uyarınca, karar tarihindeki tarife hükümleri gereği, reddine karar verilen alacak miktarı esas alınarak, davalı sigorta şirketi yararına nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde maktu vekalet ücretine hükmedilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir
O halde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 14.03.2013 gününde oy birliğiyle karar verildi.