Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2012/1878 Esas 2013/4806 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/1878
Karar No: 2013/4806

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2012/1878 Esas 2013/4806 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2012/1878 E.  ,  2013/4806 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Asliye Hukuk(İş) Mahkemesi

    Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
    Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmün, taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    1479 sayılı Kanunun kusur sorumluluğunu esas alan 63. maddesine dayanan rücu davalarında kusurun belirlenmesinde olayının ne şekilde oluştuğunun dosya içeriğindeki tüm deliller takdir olunarak belirlenmesi ve uzman sayılacak kişiden oluşturulacak bilirkişiden kusur oran ve aidiyeti konusunda rapor alınması gereklidir.
    Somut olayda, henüz kesinleşmediği anlaşılan ceza dosyasında, davalının sigortalıyı kasten yaraladığı iddia edilmiş, davalının bu suçtan mahkûmiyetine karar verilmiş, davalı hakkında ½ oranında haksız tahrik indirimi uygulanmış, ancak iş bu dosyada alınan kusur raporunda davalıya % 75 oranında kusur verilerek, bu orana göre mahkemece kabul kararı verilmiştir.
    Yapılacak değerlendirmede, halledilmesi gereken ilk sorun, yukarıda belirtilen maddi olgulara bağlılığın kapsamının ne olması gerekeceğidir. Başka bir anlatımla ceza mahkemesinin kesinleşen hükümlülük kararında, öncelikle maddi olguların saptanması, bu olgulara bağlı olarak suç teşkil eden bir fiilin yada kusurlu hareketin var olup olmadığı, varsa kusurun derecesi ve bunun sonucunda doğan zararın miktarının ne olduğu söz konusudur. Saptanacak maddi olgulara göre ceza mahkemesince kusurun varlığı kabul edildiğinde “bu kusurun” suç teşkil edip etmeyeceğinin takdirinin, Ceza Hukukunun mesuliyete ilişkin esas ve ilkeleriyle yapılabileceği ortadadır.
    Ne var ki; ceza mahkemesi kendine has usulü olanakları nedeniyle hükme esas aldığı maddi olayların varlığını saptamada daha geniş yetkilere sahiptir. Bu nedenle ceza mahkemesinde saptanacak maddi olayın yargısal bir kararla saptanmış olması gerçeğinin hukuk hakimini de bağlaması gerekir. Bu hal; kamunun yargıya olan
    güvenin korunmasının bir gereği olduğu gibi, söz konusu Borçlar Kanununun 53.maddesinde öngörülen kuralında doğal bir sonucudur. Nitekim bu husus, Yargıtayın yerleşmiş ve kökleşmiş görüşleri ile de kabul edilmiş bulunmaktadır. Şu halde hukuk hakimi ceza mahkemesince saptanan maddi olaylarla bağlıdır.
    Davalının mahkûmiyetine ilişkin olan ve dosya kapsamından henüz kesinleşmediği anlaşılan ... . Asliye Ceza Mahkemesinin 2007/6 esas, 2008/520 karar sayılı hükmünün kesinleşmesinin beklenmesi gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizdir.
    Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davalıya iadesine, 14.3.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.