Abaküs Yazılım
5. Daire
Esas No: 2020/2718
Karar No: 2021/4828
Karar Tarihi: 27.12.2021

Danıştay 5. Daire 2020/2718 Esas 2021/4828 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/2718
Karar No : 2021/4828


TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : …Bankası / …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : …Bölge İdare Mahkemesi …İdare Dava Dairesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: …Bankası bünyesinde …olarak görev yapan davacının, 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 4. maddesinin 1. fıkrasının (g) bendi uyarınca kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin …tarih ve …sayılı yazıyla bildirilen Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Yönetim Komitesinin …tarih ve …sayılı kararının iptali ile bu karar nedeniyle uğradığı maddi kayıplarının yasal faiziyle birlikte ödenmesi ve 5000 TL manevi tazminata hükmedilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …İdare Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararında; Mahkemelerince yapılan ara kararları üzerine davalı idarece davacının FETÖ/PDY terör örgütüne üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut irtibatı olduğu değerlendirmesine varması için davacı hakkında ne şekilde bir tespite ulaştığına ilişkin herhangi bir bilgi ve belge sunmamış olması karşısında, davalının 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname uyarınca idarelere yüklenen "FETÖ/PDY terör örgütüne üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut irtibatı olduğu değerlendirilen çalışanlarla ilgili inceleme yapma" yükümlülüğünü yerine getirmeden işlem tesis ettiği ya da yapılan incelemenin Mahkemelerine sunulmadığı anlaşıldığından, davacının kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı, öte yandan dava konusu işlemin hukuka aykırılığının tespitinin davacının doğrudan göreve başlatılması sonucunu doğurmadığı, davalı idarece mevzuatla kendisine verilmiş olan inceleme yapma görevini yerine getirmesinden sonra, davacının FETÖ/PDY terör örgütüne üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut irtibatı olduğu yönünde değerlendirme yapmasına dayanak tespitte bulunulması halinde davacının görevine son verebileceği açık olduğundan, bu aşamada davacının dava konusu işlem nedeniyle yoksun kaldığı maddi zararlarının tazmini istemi yönünden karar verilmesine yer olmadığı, davanın 5.000,00-TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi istemi yönünden ise, ilgili mevzuatta kamu görevinden çıkarılanların yaptıkları itirazların haklı bulunması neticesinde görevine iade edilmeleri durumunda dahi kamu görevinden çıkarılmalarından dolayı herhangi bir tazminat talebinde bulunulamayacağının açıkça düzenlenmiş olması karşısında, davacı hakkında tesis edilen dava konusu işlemin gerekli inceleme yapılmaması sebebiyle hukuka aykırı bulunmasının doğrudan göreve başlatılması sonucunu doğurmayacak olması, diğer bir deyişle göreve iade edilmesinin dahi bu aşamada söz konusu olmaması hususu göz önünde bulundurulduğunda, davacının 5.000,00-TL manevi tazminat talebinin reddi gerektiği sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlemin iptaline, davacının işlem nedeniyle yoksun kaldığı maddi zararlarının ödenmesi istemi yönünden karar verilmesine yer olmadığına, manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: …Bölge İdare Mahkemesi …İdare Dava Dairesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararıyla; …Cumhuriyet Başsavcılığınca, davacı hakkında açılan soruşturmada takipsizlik kararı verildiği ve nüfus kaydına göre aile yakınları hakkında birisi dışında (…hakkında yapılan ceza soruşturması sonucunda …Ağır Ceza Mahkemesinin …Esas sayılı dosyasında Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Zararına Zincirleme Dolandırıcılık, Resmi Belgede Zincirleme Sahtecilik ve FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütüne Üye Olmak suçundan dava açıldığı ve hakkında kırmızı bülten ile yakalama emri kaydının bulunduğu bilgisinin tespit edildiği) herhangi bir soruşturmanın bulunmadığına dair belgenin gönderildiğinin görüldüğü, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ve (MASAK) Başkanlığından gönderilen CD içeriklerinin incelenmesinden; davacı adına Bank Asya'da açılan herhangi bir hesabın bulunmadığının belirtildiği, ancak davacının aile bireylerinden olan eşi …adına 09/11/2006 tarihinde açılan ve kapatılmayan bir adet mevduat hesabının bulunduğu, kardeşi …'nun 27/05/2008 tarihinde açılan ve kapatılmayan bir adet mevduat hesabının bulunduğu, kardeşi …'nun 14/03/2001 tarihinde açılan ve kapatılmayan bir adet mevduat hesabının bulunduğu ve ayrıca …'nun, 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında kapatılan eğitim kurumu olan …Hizmet A.Ş'de görev yaptığının belirtildiği, kardeşi …'nun 29/04/2010 tarihinde açılan ve kapatılmayan bir adet mevduat hesabının bulunduğu, kardeşi …'nun 28/05/2012 tarihinde açılan ve kapatılmayan bir adet hesabının bulunduğu, davacının kardeşlerinden …ile …'nun açtığı hesaplarda herhangi bir hesap hareketinin bulunmadığı görülmekle birlikte, davacının eşinin ve diğer hesapları olan kardeşlerinin (…, …) hesaplarının (daha önceki tarihlerde açılmış olmakla birlikte) çoğunluğunun, FETÖ/PDY liderinin Bank Asya'ya para yatırılması yönündeki 25/12/2013 tarihli çağrısı akabindeki dönemi kapsayan 31/12/2013 ile 24/12/2014 tarihleri içerisindeki dönemlerde aktif olarak kullanıldığının görüldüğü, davacının eşinin hesabının 2013 yılı Aralık ayından 2014 yılı Mart ayına kadar aktif olarak kullanıldığı ve bu hesapta 2013 yılı Aralık ayından 2014 yılı Mart ayına kadar bakiyelerin bulunduğu (bu bakiyelerin zaman zaman miktarlarının arttığı, zaman zaman ise düştüğü görülmekle birlikte, hesabın kapatılmadığı ve hesapta bakiyenin bulunduğu açıktır.), diğer hesapları olan kardeşleri …ile …'nun hesaplarının 2013 yılı Aralık ayından 2016 yılı Temmuz ayına kadar aktif olarak kullanıldığı ve hesaplarda bakiyelerin bulunduğunun görüldüğü (bu bakiyelerin zaman zaman miktarlarının arttığı, zaman zaman ise düştüğü görülmekle birlikte hesabın kapatılmadığı ve hesapta bakiyenin bulunduğu açıktır.), sonuç olarak; davacının Bank Asya'da hesabının olmadığı görülmekle birlikte, aile bireylerinden olan eşi ve kardeşlerinin hesaplarının bulunduğu ve bu hesaplarda, FETÖ/PDY lideri tarafından talimatın verildiği 25/12/2013 tarihinden, bankanın TMSF'ye devir edildiği 29/05/2015 tarihine kadar (hatta sonraki dönemlerde de), para yatırma ve açılmış olan hesaplardaki mevduat tutarlarını artırma hareketine devam edildiği, bir başka ifade ile, davacının eşi ile iki kardeşinin 25/12/2013 ile 24/12/2014 tarihleri arasında (kardeşlerinin ise sonrasında da) aktif olarak mevduat hesaplarını kullandıkları ve yoğun olarak değişik bankacılık işlemleri yaptıkları gibi, davacının eşinin bir adet de kredi kartının bulunduğu ve bu kredi kartının aktif kullanıldığının görüldüğü, bu durumda Dairelerince yapılan ara kararları uyarınca gönderilen bilgi ve belgeler ile yukarıda yapılan açıklamaların birlikte değerlendirilmesi sonucunda, davacının aile bireylerinin yoğun bankacılık işlemleri ile kardeşi …hakkında açılmış olan davanın niteliği ile süreci dikkate alındığında anılan örgütle irtibat ve iltisak düzeyinde ilişkisinin olduğu sonucuna ulaşıldığından, 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 4/1-g maddesi uyarınca kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin olarak tesis edilen işlemin hukuka uygun olduğu, aksi yönde verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmadığı, davacının mahkeme kararının işlem nedeniyle yoksun kaldığı maddi zararlarının ödenmesi istemi yönünden karar verilmesine yer olmadığına, manevi tazminat isteminin reddine ilişkin kısmına yönelik istinaf istemi yönünden ise, dava konusu işlemin Dairelerince hukuka uygun bulunarak reddine karar verilmesi karşısında davacının istinaf isteminin reddi gerektiği sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle, davacının istinaf isteminin reddine, davalı idarenin istinaf isteminin kabulüne, İdare Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından; savunması alınmadan ve disiplin süreci yürütülmeden kamu görevinden çıkarılmasına karar verildiği, hakkındaki ceza soruşturmasında FETÖ/PDY terör örgütüyle ilgisinin bulunmadığı yönünde gerekçelerle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, FETÖ/PDY terör örgütüyle iltisak ve irtibatını ortaya koyan hiçbir somut delilin dava dosyasına sunulamadığı, eşinin Bank Asya'da bulunan mevduatının 2014 yılı Ocak ayı içerisinde çekildiği ve hesapta 50,43 TL bakiyenin kaldığı, kardeşlerinin Bank Asya hesaplarında örgüt talimatıyla artış olması gibi bir durumun söz konusu olmadığı, kardeşi hakkında açılan ceza davasının hükme esas alınmasının suç ve cezaların şahsiliği ilkesine aykırılık teşkil ettiği, gerçeğe aykırı varsayımlara dayalı hatalı değerlendirmeler yapıldığı, adil yargılanma hakkının ihlal edildiği, Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından; 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 4/1-(g) maddesinde, terör örgütleri veya Milli Güvenlik Kurulunca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplar ile üyeler arasındaki bağın sübut derecesinde ortaya konulmasının aranmadığı, idarece yapılacak değerlendirmenin yeterli görüldüğü, benzer nitelikteki davalarda da mahkemelerce ret kararı verildiği, dava konusu kararın zorunlu, acil ve orantılı tedbir niteliğinde olduğu belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 17. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacının duruşma istemi yerinde görülmeyerek gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY ve İLGİLİ MEVZUAT:
Türkiye'de 15 Temmuz 2016 gecesi, kendilerini “Yurtta Sulh Konseyi” olarak isimlendiren bir grup Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) mensubu tarafından, demokratik biçimde halk tarafından göreve getirilen Türkiye Büyük Millet Meclisini (TBMM), Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ve Cumhurbaşkanı'nı devirmek ve anayasal düzeni ortadan kaldırmak amacıyla darbe teşebbüsünde bulunulmuş, bu teşebbüs Türk Milleti tarafından akamete uğratılmıştır.
Anayasa'nın olay tarihinde yürürlükte bulunan 118. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca Milli Güvenlik Kurulu (MGK) tarafından 20/07/2016 tarihli toplantıda yapılan değerlendirmede, darbe teşebbüsünün TSK içindeki Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensupları tarafından başlatıldığı, bu örgütün kuruluş aşamasından itibaren etkisi altına aldığı eğitim kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, medya kuruluşları, ticari kuruluşlar ve kamu görevlileri aracılığıyla Milleti ve Devleti kontrol altında tutmayı amaçladığı belirtilmiştir.
MGK'nın anılan toplantısında "demokrasinin, hukuk devleti ilkesinin, vatandaşların hak ve özgürlüklerinin korunmasına yönelik tedbirlerin etkin bir şekilde uygulanabilmesi amacıyla" Hükûmete olağanüstü hâl ilan edilmesi tavsiyesinde bulunulması hususu kararlaştırılmıştır. Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu 20/07/2016 tarihinde, ülke genelinde 21/07/2016 Perşembe günü saat 01.00'den itibaren geçerli olmak üzere doksan gün süreyle olağanüstü hâl ilan edilmesine karar vermiştir. Anılan karar 21/07/2016 tarih ve 29777 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiş ve aynı gün TBMM tarafından onaylanmıştır.
Anayasa'nın olay tarihinde yürürlükte bulunan 121. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca Cumhurbaşkanı’nın başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu tarafından, 23.07.2016 tarihli ve 29779 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin 3. maddesinde yargı mensupları ile bu meslekten sayılanlardan; 4. maddesinde ise bunlar dışındaki tüm kamu personelinden (işçiler dâhil) “terör örgütlerine veya MGK’ca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara” üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilenlerin meslekten veya kamu görevinden çıkarılmalarına karar verileceği düzenlenmiştir.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası bünyesinde uzman olarak görev yapan davacı, 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 4. maddesinin 1. fıkrasının (g) bendi uyarınca Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Yönetim Komitesinin ... tarih ve ... sayılı kararıyla kamu görevinden çıkarılmıştır.
Bunun üzerine, anılan kararın iptali ile bu karar nedeniyle uğradığı maddi kayıplarının yasal faiziyle birlikte ödenmesi ve 5000 TL manevi tazminata hükmedilmesi istemiyle temyizen incelenen davayı açmıştır.
Diğer yandan, davacı hakkında silahlı terör örgütüne üyelik suçundan yürütülen ceza soruşturması sonucunda …Cumhuriyet Başsavcılığının …tarih ve Soruşturma No:…, Karar No:…sayılı kararıyla kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği ve anılan kararın davacı yönünden kesinleştiği anlaşılmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 4. maddesi uyarınca terör örgütlerine veya MGK'ca Devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen kamu görevlilerinin, “meslekten veya kamu görevinden çıkarılmasına" ilişkin kararlar, adli suç veya disiplin suçu işlenmesi karşılığında uygulanan yaptırımlardan farklı olarak terör örgütleri ile millî güvenliğe karşı faaliyette bulunduğu kabul edilen yapıların kamu kurum ve kuruluşlarındaki varlığını ortadan kaldırmayı amaçlayan “olağanüstü tedbir" niteliğindedir.
AİHM "demokratik bir devletin, memurlarından anayasal prensiplere sadakat göstermesini isteme hakkı bulunduğunu" belirtmektedir (Sidabras ve Džiautas/Litvanya, B. No: 55480/00 ve 59330/00, 27/07/2004, § 52; Volkmer/Almanya (k.k.), B. No: 39799/98, 22/11/2001; Petersen/Almanya, B. No: 39793/98, 22/11/2001). AİHM'e göre "kamu çalışanlarının devlete sadık kalmaları genel yararı korumakla ve güvence altına almakla yükümlü devlet otoriteleri ile çalışmalarının doğasında bulunan bir şarttır." (Sidabras ve Džiautas/Litvanya, B. No: 55480/00 ve 59330/00, 27/07/2004, § 57; Žičkus/Litvanya, B. No: 26652/02, 07/04/2009, § 28).
Terör örgütleri ile millî güvenliğe karşı faaliyette bulunduğu kabul edilen yapılara üyelik, mensubiyet, iltisak veya bunlarla irtibat, kamu görevlilerinin devlete sadakat yükümlülüğünü yitirildiğini ortaya koyan ve bahse konu olağanüstü tedbirin uygulanmasını gerektiren hâllerdir. Yukarıda yer verilen yapılara üyelik ve mensubiyet olmasa da bu yapılara iltisaklı veya bunlarla irtibatlı bulunulması hâli de anılan tedbirin uygulanabilmesi için yeterlidir.
Anayasa Mahkemesi 14/11/2019 tarih ve E:2018/89, K:2019/84 sayılı kararında iltisaklı kavramını ''kavuşan, bitişen, birleşen'', irtibatlı kavramını ise ''bağlantılı'' olarak tanımlamıştır. Bu kavramlar ile kişilerin cezai sorumluluğunu gerektiren örgüte üyelik ve mensubiyet kavramlarına nazaran terör örgütleri ile daha az yoğun ve atipik bir bağlantının vurgulandığı açıktır. Bu kapsamda kişilerin terör örgütleri ile irtibat ve iltisaklarının ortaya konulabilmesi için, örgütün amaçlarının gerçekleştirilmesi ya da örgütten yarar sağlamak maksadıyla gerek örgütten gelen talimatlar doğrultusunda gerekse inisiyatif alarak bulundukları hal ve hareketler neticesinde örgüte veya kendilerine yarar sağladıkları ya da örgüt ile amaç birliği veya sosyal birliktelik görünümü içinde oldukları yönünde kanaat oluşması yeterli olacaktır.
Bununla birlikte iptal davaları idarî işlemlerin yetki, şekil, sebep, konu ve maksayönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan davalardır. İdari işlem ise idarenin kamu gücü kullanarak tek taraflı olarak tesis ettiği hukuki sonuç doğuran işlemdir. İdareyi işlem yapmaya sevk eden maddi ve hukuki etkenler ise idari işlemin sebep unsurunu oluşturmaktadır.
667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 4. maddesinin öngördüğü üzere terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen kamu görevlileri hakkında “meslekten veya kamu görevinden çıkarılmasına karar verilir" hükmü gereğince davacı hakkında dava konusu işlem tesis edilmiştir.
Bu kapsamda davacı hakkındaki terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu yönünde davalı idarece yapılan değerlendirmenin de kuşkusuz keyfilikten uzak olması gerekir.
Dava konusu işlemin sebep unsuru yönünden hukuki denetiminin yapılabilmesi; bu değerlendirmeyi haklı kılan maddi sebeplerin yargılama esnasında davalı idarece ortaya konulmasına ve izah edilmesine bağlıdır. Bu konudaki yükümlülük şüphesiz öncelikle dava konusu işlemi tesis eden davalı idareye aittir. Bununla birlikte idari yargı mercilerince 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 20. maddesinde öngörülen resen araştırma ilkesi uyarınca uyuşmazlığın çözümü için her türlü inceleme ve araştırmanın yapılması da mümkün hatta olayın niteliğine göre gereklidir.
Dava dosyasının incelenmesinden; davalı idarece, davacının 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 4. maddesi uyarınca kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin işlemin gerekçesi olarak davacının terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu yönündeki değerlendirme gösterilmiş ise de; bu değerlendirmenin dayanaklarının yargılama esnasında davalı idarece dosyaya sunulmadığı gibi hem İdare Mahkemesince hem de Bölge İdare mahkemesince bu yönde yeterli araştırma yapılmayarak karar verildiği görülmüştür.
Öte yandan Bölge İdare Mahkemesi tarafından, davacının eşi ve kardeşlerinin Bank Asya'da hesaplarının bulunması ve bu hesaplarda FETÖ/PDY lideri tarafından talimatın verildiği 25/12/2013 tarihinden, bankanın TMSF'ye devir edildiği 29/05/2015 tarihine kadar (hatta sonraki dönemlerde de), para yatırma ve açılmış olan hesaplardaki mevduat tutarlarını artırma hareketine devam edilmesi, davacının eşi ile iki kardeşinin 25/12/2013 ile 24/12/2014 tarihleri arasında (kardeşlerinin ise sonrasında da) aktif olarak mevduat hesaplarını kullanmaları ve yoğun olarak değişik bankacılık işlemleri yapması, davacının eşinin bir adet de kredi kartının bulunması ve bu kredi kartının aktif kullanılması, davacının kardeşi …'nun (FETÖ/PDY) silahlı terör örgütüne üye olma suçundan ceza yargılamasının devam etmesi hususları ret kararına gerekçe olarak esas alınmış ise de davacının kardeşlerinin Bank Asya'da hesaplarının bulunması ve bu hesaplarda FETÖ/PDY lideri tarafından talimatın verildiği 25/12/2013 tarihinden, bankanın TMSF'ye devir edildiği 29/05/2015 tarihine kadar para yatırma ve açılmış olan hesaplardaki mevduat tutarlarını artırma hareketine devam edilmesi ile davacının kardeşi …'nun (FETÖ/PDY) silahlı terör örgütüne üye olma suçundan ceza yargılamasının devam etmesi hususlarının tek başına davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibat ve iltisakını ortaya koyan bir delil olarak değerlendirilemeyeceği; davacının eşinin hesap hareketlerinin incelenmesinden de Bank Asya'da bulunan hesaplarının Aralık 2013 tarihinde 9539,41 TL olan bakiyesinin Mart 2014 tarihinde 51,23 TL'ye düştüğü, Bank Asya'da bulunan hesaplarından farklı tarihlerde para çekmek suretiyle banka nezdindeki hesaplarının bakiyesini azalttığı, hesap hareketlerinin örgüt talimatının tersi yönde olduğu bu nedenle bu hususun da davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibat ve iltisakını ortaya koyan bir delil olarak değerlendirilemeyeceği anlaşıldığından Bölge İdare Mahkemesi kararının gerekçesi yerinde görülmemiştir.
Bu nedenlerle, Mahkemece öncelikle; davalı idareye, davacı hakkında terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara iltisakı yahut irtibatı olduğu yönünde değerlendirme yapılmasına dayanak teşkil eden tespitlerin sorulması, öte yandan 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 20. maddesi uyarınca uyuşmazlığın çözümü için;
"Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı ile Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanlığından; davacının FETÖ/PDY terör örgütüne ait örgüt içi iletişim programı (ByLock) kullandığına ya da ankesörlü telefon görüşme kaydı bulunduğuna ilişkin tespit olup olmadığının sorulmasına, var ise tespitlere ilişkin belge ve raporların, (mahiyetleri ve kullanım bilgileri yer alacak şekilde) FETÖ/PDY soruşturmaları kapsamında var ise davacının adının geçtiği ifade tutanaklarının,
Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğünden; davacının FETÖ/PDY terör örgütüne ait özel öğretim kurum ve kuruluşlarına ilişkin eğitim kaydı ile özel öğrenci yurtları vb. ilişkin kayıt bilgileri (istihbari olanlar dâhil) olup olmadığı sorularak var ise tespitine ilişkin belge ve raporların,
İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğünden; davacının FETÖ/PDY terör örgütüne ait olduğu gerekçesiyle kapatılan dernek ya da sendika/federasyon/konfederasyonlarda yönetim/denetim/genel kurul üyelik/aidat bilgisi olup olmadığı sorularak var ise ilgili belge ve raporların, (şahıs, tarih aralığı ve ilgili kuruluş yer alacak şekilde)
Vakıflar Genel Müdürlüğünden; davacının FETÖ/PDY terör örgütüne ait olduğu gerekçesiyle kapatılan vakıflarda üyeliği ya da mütevelli heyeti üyeliği olup olmadığı sorularak var ise ilgili belge ve raporların, (şahıs, tarih aralığı ve ilgili kuruluş yer alacak şekilde)
…İçerik Hizmetleri ve Prodüksiyon Anonim Şirketinden; davacının …aboneliğinin bulunup bulunmadığı, aboneliği bulunuyorsa bu aboneliği iptal ettirip ettirmediği, iptal ettirmiş ise hangi tarihte iptal ettirdiği, var ise müşteri hizmetleri ile yapılan görüşmenin çözümü ve diğer bilgi ve belgelerin birer örneğinin istenilmesine" yönelik yapılacak ara kararı neticesinde davalı idare ile yukarıda anılan kurum ve kuruluşlarca gönderilecek bilgi ve belgeler davacıya tebliğ edilerek karşı beyanlarının da alınmasından sonra davacının terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara iltisakı yahut irtibatının bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Kuşkusuz yukarıda anılan değerlendirme yapılırken davacı hakkındaki ceza soruşturması ve varsa ceza kovuşturmasındaki (kesinleşmiş takipsizlik ya da beraat kararı ile sonuçlanmış olsa dahi) tespitlerin de irtibat ve iltisak noktasında göz önüne alınması gerekmektedir. Zira olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamesi uyarınca bir kamu görevlisi hakkında terör örgütüne üyelik ve mensubiyeti olmasa da bu terör örgütü ile iltisaklı ve irtibatlı olması nedeniyle kamu görevinden çıkarılmasına yönelik olağanüstü idari tedbirin uygulanabilmesi karşısında, anılan kamu görevlisi hakkında ''silahlı terör örgütüne üye olmak'' suçundan yürütülen ceza soruşturması neticesinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş olmasının, ilgili hakkında anılan olağanüstü tedbirin hukuka uygunluğu yönünden yürütülen yargılama faaliyeti için bağlayıcı olmayacağı açıktır.
Bu itibarla, Dairemizce yukarıda belirtilen nedenlerle uygun görülmeyen gerekçeyle ve belirtilen hususlarda araştırma yapılmaksızın, eksik incelemeyle davalı idarenin istinaf başvurusunun kabulü, mahkeme kararının kaldırılması, davanın reddi yönünde verilen Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. Yukarıda özetlenen gerekçeyle dava konusu işlemin iptaline ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak davalı idarece yapılan istinaf başvurusunun kabulü, mahkeme kararının kaldırılması, davanın reddi yolundaki temyize konu …Bölge İdare Mahkemesi …İdare Dava Dairesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın …Bölge İdare Mahkemesi …İdare Dava Dairesine gönderilmesine, 27/12/2021 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.



(X) K A R Ş I O Y :
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde belirtilen nedenlerin hiçbirine uymadığından, istemin reddi ile temyize konu …Bölge İdare Mahkemesi …İdare Dava Dairesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının onanmasına karar verilmesi gerektiği oyuyla çoğunluk kararına katılmıyorum.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi