22. Hukuk Dairesi 2017/22692 E. , 2019/11531 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, iş akdine haklı bir neden olmadan son verildiğini öne sürerek davacının kıdem ve ihbar tazminatları ile bir kısım işçilik alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere göre bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre davacının aşağıdaki bendin dışındaki temyiz itirazlarının reddine,
2-Taraflar arasında davacının aldığı ücret konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununda 32 nci maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.
İş sözleşmesinin tarafları, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, Borçlar Kanunun 323 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçilere o işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir.
4857 sayılı Yasanın 8 inci maddesinde, işçi ile işveren arasında yazılı iş sözleşmesi yapılmayan hallerde en geç iki ay içinde işçiye çalışma koşullarını, temel ücret ve varsa eklerini, ücret ödeme zamanını belirten bir belgenin verilmesi zorunlu tutulmuştur. Aynı yasanın 37 nci maddesinde, işçi ücretlerinin işyerinde ödenmesi ya da banka hesabına yatırılması hallerinde, ücret hesap pusulası türünde bir belgenin işçiye verilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır. Usulünce düzenlenmiş olan bu tür belgeler, işçinin ücreti noktasında işverenden sadır olan yazılı delil niteliğindedir. Kişi kendi muvazaasına dayanamayacağından, belgenin muvazaalı biçimde işçinin isteği üzerine verildiği iddiası işverence ileri sürülemez. Ancak böyle bir husus ileri sürülsün ya da sürülmesin, muvazaa olgusu mahkemece resen araştırılmalıdır.
Kural olarak ücretin miktarı ve ekleri gibi konularda ispat yükü işçidedir. Ancak bu noktada, 4857 sayılı Kanunun 8 inci ve 37 nci maddelerinin, bu konuda işveren açısından bazı yükümlülükler getirdiği de göz ardı edilmemelidir. Bahsi geçen kurallar, iş sözleşmesinin taraflarının ispat yükümlülüğüne yardımcı olduğu gibi, çalışma yaşamındaki kayıt dışılığı önlenmesi amacına da hizmet etmektedir. Bu yönde belgenin verilmiş olması ispat açısından işveren lehine olmakla birlikte, belgenin düzenlenerek işçiye verilmemiş oluşu, işçinin ücret, sigorta pirimi, çalışma koşulları ve benzeri konularda yasal güvencelerini zedeleyebilecek durumdadır. Çalışma belgesi ile ücret hesap pusulasının düzenlenerek işçiye verilmesi, iş yargısını ağırlıklı olarak meşgul eden, işe giriş tarihi, ücret, ücretin ekleri ve çalışma koşullarının belirlenmesi bakımından da önemli kolaylıklar sağlayacaktır. Bu bakımdan ücretin ispatı noktasında delillerin değerlendirilmesi sırasında, işverence bu konuda belge düzenlenmiş olup olmamasının da araştırılması gerekir.
Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
Somut olayda; şehir içi dolmuş şoförü olarak çalışan davacı 2010 yılının 6. ayına kadar çalıştığını ve en son günlük 65,00 TL net ücret ile çalıştığını iddia etmiş, davalı davacının asgari ücret aldığını savunmuştur. Mahkemece, iş akdinin 17.06.2008 tarihinde son bulduğu ve davacının asgari ücret ile çalıştığı kabul edilmiş ise de; ücret bakımından varılan ve temyize konu edilen sonuç, dosya içeriğine uygun düşmemektedir.
Dosya içerisinde ücretin kararlaştırıldığı yazılı bir belge bulunmamaktadır. Davacının yaptığı işe uygun olarak yapılan emsal ücret araştırması sonucu gelen yazı cevabında aylık ücretin işçi işe işveren arasındaki sözleşmeye göre değişebileceği bildirilmiştir. Davacı tanıklarından davacı ile birlikte davalıya ait dolmuşta şoförlük yapan ..., davacının en son işten ayrıldığı tarihte net 50,00 TL günlük ücret ile çalıştığını; diğer davacı tanığı ise davacının ücreti konusunda bilgisi olmadığını beyan etmişlerdir. Davalı tanıklarından davalının kardeşi olan ..., davacının asgari ücret ile çalıştığını beyan etmiş ise de; diğer davalı tanığı ... davacı ile aynı işi yaptığını, çalıştıkları dönemin son 10-11 ayında birlikte çalıştıklarını, davacının ayrıldığı tarihte kendisinin günlük net 55,00-60,00 TL yevmiye aldığını, davacının davalıya ait işyerinden ayrıldıktan sonra 9-10 ay dava dışı davalının kardeşinin dolmuşunda çalıştığını beyan etmekle davacının davalıya ait işyerinde fesih tarihi ve öncesinde asgari ücret ile çalışmadığı bizzat davalı tanığının anlatımı ile sabit hale gelmiştir. Davacının 17.06.2008 tarihinden sonraki çalışmasının davalının kardeşine ait dolmuşta devam ettiği ve davacının 19.11.2015 tarihli ıslah dilekçesinde 2008 yılının 6. ayında 50,00 TL net günlük ücret ile çalıştığını beyan ettiği; davacının 1.10.2014 tarihli ... İş Kurumu Genel Müdürlüğü ... Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü"ne yaptığı şikayet başvurusunda günlük 50,00 TL yevmiye ile çalıştığını bildirdiği hususları ile birlikte tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde, davacının asgari ücret ile çalıştığı kabulünün hatalı olduğu davacının fesih tarihinde günlük 50,00 TL yevmiye ile çalıştığının kabulü gerektiği kanısına varılmak ile mahkemece bu kabule göre sonuca gidilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 23.05.2019 gününde oybirliği ile karar verildi.