
Esas No: 2022/5245
Karar No: 2022/6098
Karar Tarihi: 16.05.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/5245 Esas 2022/6098 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/5245 E. , 2022/6098 K."İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 9. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Orhangazi 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre ve diğer temyiz şartları yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının 17.10.2014 tarihinden 23.07.2018 tarihine kadar aylık 2.756,00 TL net ücrete ilaveten bir kısım sosyal haklar karşılığında pres operatörü olarak görev yaptığını, haftanın 5 günü 08:00-l8:00 saatleri arasında çalıştığını, hafta içi 08:00-16:00 saatleri arasında çalıştığı zaman haftada 6 gün çalıştırıldığını, işverence fazla çalışma ücretlerinin ödenmediğini, İznik'e taşınması gerektiği için davalıdan servis tahsisi veya yol parası verilmesini talep ettiğini, bu talebinin olumsuz karşılanması üzerine iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini, işyerinde uygulanan toplu iş sözleşmesine göre ödenmesi gereken yıllık izin ücretinin ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı, fazla çalışma ücreti ve yıllık izin ücreti alacaklarının faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde, taleplerin zamanaşımına uğradığını, davacının iş sözleşmesinin disiplin kurulu tarafından toplu iş sözleşmesinin 36 ncı maddesinin 27 nci bendi ile 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 25 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre haklı nedenle feshedildiğini, davacının tazminat alacağı olmadığını, davacının 17.10.2014 tarihinde pres operatörü olarak çalışmaya başladığını, 16.07.2018-21.07.2018 tarihleri arasında yıllık izin kullandığını, iş sözleşmesinin yıllık izin bitiminde işe gelmemesi üzerine 03.08.2018 tarihinde haklı sebeple feshedildiğini, davacının belirttiği sebebin haklı nedenle fesih gerekçeleri ile örtüşmediğini, davacının fazla mesaiçalışma ve yıllık izin alacağı da olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının babasının vefatı üzerine yerleşim yerini Orhangazi'den İznik'e alması ve buna bağlı olarak işyerine geliş gidişlerde sıkıntı yaşamasının davacı açısından haklı neden oluşturmadığı, davacı her ne kadar ücret veya servis talebinde bulunduğunu ve işverene bildirdiğini ancak işverenin kendisine olumsuz cevap verdiğini belirtmiş ise de bu hususta işyerine başvuruda bulunduğuna ilişkin dosyada herhangi bir delil bulunmadığı, bu nedenle davacının kıdem tazminatına hak kazanamayacağı, sunulan ücret bordroları ile puantaj kayıtlarına göre fazla çalışma ücretinin yasaya uygun olarak ödendiği, dinlenen tanık beyanlarında da fazla çalışma ücretlerinin ödendiğinin belirtildiği anlaşıldığından fazla çalışma ücreti talebinin reddi gerektiği, dosya içerisinde bulunan toplu iş sözleşmesinin 43 üncü maddesindeki "yıllık ücretli izne ayrılan işçilere, izne ayrılmadan üç gün önce Ek Liste III'de belirtilen miktarda izin yardımı yapılır.” hükmüne göre, 09.07.2018 tarihinde yıllık izne ayrılan davacıya yıllık izin yardım ödemesi yapılması gerekmesine rağmen yapılmadığı anlaşıldığından 13.09.2019 havale tarihli bilirkişi raporunda hesaplanan alacağın kabulü gerektiği sonucuna varılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; iş sözleşmesi davacı tarafından haklı sebeple feshedilmesine rağmen kıdem tazminatının ödenmediği, davacının fazla çalışma yaptığı, bu çalışmaların karşılığı olan fazla çalışma ücretlerinin usulüne uygun olarak ödenmediği, mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; işyeri uygulaması olmayan veya toplu iş sözleşmesi ya da iş sözleşmesiyle hüküm altına alınmayan ve mevzuatın zorunlu kılmadığı bir menfaatin sağlanmadığı gerekçesiyle iş sözleşmesinin feshedilmesi halinde feshin haklı bir nedene dayanmadığı, davacının kıdem tazminatı talebinin reddedilmesinin isabetli olduğu, davalı tarafından sunulan ücret bordroları, dinlenen taraf tanıklarının beyanları dikkate alındığında, tüm bordrolarda fazla çalışma ücreti tahakkuku bulunduğu, davacının bu ücretlerden daha fazlasını hak ettiğini usulünce kanıtlayamadığı ve davacının ödenmeyen alacağı olmadığından fazla çalışma ücreti talebinin reddinin dosya kapsamına uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; davacının iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini, fazla çalışma ücretine yönelik talebinin kabulü gerekirken gerekirken aksi yönde karar verilmesinin hatalı olduğu, İlk Derece Mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak iş sözleşmesinin davacı tarafından haklı sebeple feshedilip edilmediği ve davacının ödenmeyen fazla çalışma ücreti alacağı bulunup bulunmadığına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 4857 sayılı Kanun'un “İşçinin haklı nedenle derhal fesih hakkı” kenar başlıklı 24 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendine göre, işverenin işçinin ücretini kanun hükümleri veya sözleşme şartlarına uygun olarak hesap etmemesi veya ödememesi işçi açısından haklı bir fesih nedeni oluşturur.
2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) “İspat yükü” kenar başlıklı 6 ncı maddesi şöyledir:
“Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.”
3. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı kanun) “İspat yükü” kenar başlıklı 190 ıncı maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir."
3. Değerlendirme
Bir üst başlıkta yapılan açıklamalar ile dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, Bölge Adliye Mahkemesi kararındaki gerekçenin dosya kapsamına uygun olduğu görülmüştür.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
16.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.