10. Hukuk Dairesi 2013/4496 E. , 2013/4771 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Davacı, sigorta başlangıç tarihinin tespitini, yurt dışında Türk Vatandaşı olarak geçen süreleri 3201 sayılı Yasa kapsamında ve 5510 sayılı Yasanın 4/1-a maddesi kapsamında borçlanması gerektiğinin tespitini istemiştir.
Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı Kurum Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava, sigortalılık başlangıç tarihinin, ... sigortasına giriş tarihi olan 29.01.1985 tarihi olduğunun tespiti ile, yurtiçi çalışması ve sigortalılık tescili bulunmayan davacının, yurt dışında Türk Vatandaşlığı döneminde geçen süreleri 3201 sayılı Yasa kapsamında ve 5510 sayılı Yasanın 4/I-a maddesi kapsamında borçlanabileceğinin tespiti istemlerine ilişkindir.
Mahkeme, davacının ilk sigortalılık başlangıcının, ... sigortasına giriş tarihi olan 28.01.1985 olduğunun tespitine, borçlanma istemini reddeden kurum işleminin iptaline ve talep tarihinde Türk Vatandaşı olma şartı aranmaksızın yurt dışında Türk Vatandaşı olarak geçen sürelerin 5510 sayılı Yasanın 4/I-a maddesi kapsamında borçlanılabileceğinin tespitine karar vererek, davayı kabul etmiştir.
Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalı Kurum’un sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
Yurtiçi sigortalılık kayıt ve tescili bulunmayan, 24.07.2000 tarihi itibarıyla da izinle çıkarak Türk Vatandaşlığını kaybeden davacı, 3201 sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun hükümlerinden yararlanmak üzere davalı Kuruma 27.10.2011 tarihinde başvurarak, Almanya’da geçen 29.01.1985 – 01.01.1995 tarihleri arası yurt dışı hizmetlerini borçlanmak istemiş, ancak bu istem, talep tarihinde Türk Vatandaşı olmadığı gerekçesiyle red edilmesi üzerine, eldeki bu dava açılmıştır.
A- Uyuşmazlık tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 17.04.2008 tarihli 5754 sayılı Yasanın 79’uncu maddesiyle değişik 3201 sayılı Yasının 3’üncü maddesi “Bu Kanunun 1 inci maddesinde belirtilenler ile yurt dışında çalışmakta iken veya yurda kesin dönüş yaptıktan sonra ölenlerin Türk vatandaşı olan hak sahipleri sigortalının Türkiye’de hiçbir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışması yoksa Sosyal Güvenlik Kurumuna, Türkiye’de çalışması varsa en son tabi olduğu sosyal güvenlik kuruluşuna müracaat etmek suretiyle bu Kanunla getirilen haklardan yararlanırlar.
Sosyal güvenlik sözleşmeleri uygulanmak suretiyle kendilerine veya hak sahiplerine kısmi aylık bağlanmış olanların borçlanma işlemleri aylık aldıkları sosyal güvenlik kuruluşunca yapılır.”hükmünü içerirken;
Yine aynı Yasayla 3201 sayılı Yasanın 5’inci maddesine 4’üncü fıkra hükmü olarak eklenen ek fıkra ile de; “Yurtdışı hizmet borçlanmasına ait süreler 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre hangi sigortalılık haline göre geçmiş sayılacağının belirlenmesinde; Türkiye’de sigortalılıkları varsa borçlanma talep tarihindeki en son sigortalılık haline göre, sigortalılıkları yoksa aynı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak kabul edilir.” Hükmü getirilmiştir.
Anılan 5754 sayılı Yasa ile, 3201 sayılı Yasada yapılan değişiklikler ve getirilen ek düzenlemelere birlikte bakıldığında; başvurulacak kuruluşların belirlenmesinde, eski 3’üncü maddede öngörülen değişik hallerden tümüyle vazgeçilmiş ve sadece; Türkiye’de sigortalılıkları varsa borçlanma talep tarihindeki en son sigortalılık haline göre, sigortalılıkları yoksa aynı Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak değerlendirileceği öngörülmüştür. Yasanın bu açık hükmü karşısında, artık borçlanılan sürelerin, mülga diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında bir sigortalılık süresi olarak değerlendirilmesi imkanı ortadan kalkmıştır. Yani, Türkiye’de hiçbir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışması bulunmayan kişilerin, 3201 sayılı Yasaya dayalı borçlanma sürelerinin 5510 sayılı Yasanın 4/1-b kapsamında sigortalılık süresi olarak değerlendirilmesi yasal bir zorunluluk haline gelmiştir.
Anılan açıklamalar karşısında; yurtiçi sigortalılık kayıt ve tescili bulunmayan davacının, Almanya’da Türk Vatandaşlığı döneminde geçen yurtdışı sürelerini 5510 sayılı Yasanın 4/1-b madde kapsamında borçlanması mümkün olup; bunun aksini öngören mahkeme kabulü yerinde değildir.
B-Davacının, ... sigortasına giriş tarihi olan 28.01.1985 tarihinin Türkiye’de sigorta başlangıcı olarak tespit edilmesi istemine gelince;
... Cumhuriyeti ile ... Cumhuriyeti arasında imzalanan Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin, konuya ilişkin 29’uncu maddesinin 4’üncü bent hükmü, bir kimsenin Türk sigortasına girmeden önce, ... sigortasına girmiş bulunması halinde, rant sigortasına giriş tarihinin, Türk sigortasına giriş tarihi olarak kabul edileceğini öngörmüştür.
Ancak, anılan sözleşme hükmünün uygulanabilmesi; davacı tarafa yöntemine uygun şekilde verilecek mehille, ... sigortasına giriş tarihini içerecek şekilde(somut olayda 29.01.1985) yurt dışı borçlanmasının usulünce yapılmasının sağlanması halinde mümkün olup, bu husus gözetilmeksizin, yazılı şekilde sigorta başlangıcına hükmedilmesi isabetli görülmemiştir.
C) Öte yandan kabule göre de, 29.01.1967 doğumlu olan davacının 18 yaşını ikmal ettiği 29.01.1985 tarihinin sigorta başlangıcına esas alınması gerekirken; 18 yaşın ikmali öncesi olan 28.01.1985 tarihinin başlangıç olarak tespiti isabetli görülmemiştir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, 14.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.